T24’e konuşan Demirtaş’ın açıklamaları özetle şöyle:

DEM PARTİ’YE MESAJ

“Siyasete çöreklenmiş bazı zihniyetler, benim buradan siyasi mücadele yürütmemden çok rahatsızlardı. Dışarıda olsam yanımda iki cümle kurmaya cüret edemeyecek tipler, nasılsa cezaevinden cevap veremem diye arkamdan atılmadık iftirayı, edilmedik hakareti bırakmadılar. Çıktığımda hepsiyle yüzleşeceğiz elbette ancak halkımız bilmeli ki bizi bunca yıl içeride tutup ağır cezalar verilebilmiş olunmasının bir nedeni de bu siyaset tüccarlarıdır.
Aktif siyaseti bırakmamın bir nedeni de bahsettiğim siyaset keneleri ve ne yazık ki bu kenelere halen bazı durumlarda değer verilmesidir. Ancak biz halkımızın öz evlatları ve bu hareketin yetiştirdiği siyasetçiler olarak partiyi de mücadeleyi de bu zihniyete teslim etmeyeceğiz. Genel Merkezimiz daha hassas ve dikkatli olursa kimse mücadelemize, birliğimize zarar veremez.


“BİZİM BOYNUMUZ BÜKÜLMEZ, DİZİMİZ ÇÖKMEZ”

Mahkemenin açıkladığı karar, yıllar öncesinden bizzat iktidar ve ortakları tarafından verilmiş ve miting meydanlarında defalarca ilan edilmişti. Mahkemedeki ağır ceza heyeti, sadece şekli bir görevi yerine getirerek siyasetin verdiği kararı okumuş oldu.


Kararı hücremizde televizyondan izledik. Benim için de Selçuk Hoca için de sürpriz olmadı. Zaten öngörüyorduk, her yönüyle hazırdık. Güçlü ve moralli karşıladık.
Biz halk için tüm gücümüzle direnirken morali de yine halkımızdan alıyoruz. Kimse merak etmesin; bizim boynumuz bükülmez, dizimiz çökmez. Halkımız nasıl dimdik ve onurlu şekilde duruyorsa biz de onlara layık olacağız ve halkımızı asla mahcup etmeyeceğiz.


“ELBET BİR GÜN BERAAT EDECEĞİMİZDEN KUŞKUM YOK”

Elbette biz değil bir insanı öldürmek veya yaralamak, bir karıncayı bile incitmedik. Bunu devlet de hükümet de mahkeme heyeti de çok iyi biliyor. Ancak yıllarca bizi “katil, terörist” diye yaftalayıp bunun üzerinden hem kamplaştırma yaratarak seçim malzemesi yaptılar hem de 6-8 Ekim’de katledilen insanların gerçek faillerini gizleyip korumuş oldular. Buradan da anlaşılıyor ki ölümlerin çoğunun failleri bir şekilde devletle bağlantılıydı ki onları koruyup bizi hedef göstermiş oldular.


Dosyada zaten sıfır delil vardı, bizi cinayetle suçlayanlar da bunu biliyordu ancak açıkça yalan söyleyip halkın bir kesimini kandırmayı başardılar.
Tekrar ifade etmek istiyorum ki 42 yıl cezanın tamamı konuşmalarımdan dolayı verildi ki o konuşmaların tamamının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında ifade özgürlüğü kapsamında olduğu tespit edilmişti. Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı uygulansaydı bu dava beraatle sonuçlanmalıydı. Elbet bir gün, hepimizin beraat edeceğimizden kuşkum yok.


Sayın Ahmet Türk başta olmak üzere ceza verilen tüm arkadaşlar için çok üzgünüm. Arkadaşlarımıza verilen cezaların tümü hukuk dışıdır ve siyasi intikam cezalarıdır. Elbette bu cezaları kayyım atamaya gerekçe yapabilirler. Umarım öyle bir şey olmaz ama bu tehlike maalesef ki var.


“ÇÖZÜM SÜRECİNİ BUZDOLABINDAN ÇIKARMAK GEREK”

Çözüm sürecini buzdolabından çıkarmak gerekiyor. Demokratik, barışçıl bir çözümü savunmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bundan sonra hangi adımları atar, daha da mı sertleşir yoksa tüm bu hukuksuzluklara, çatışmalara son verecek girişimleri mi başlatır, göreceğiz. Ancak bizim barışçıl duruşumuz ve diyaloga açık tavrımız bellidir. Halka karşı sorumluluğumuzun gereği olarak bu ilkeli duruşumuzdan geri adım atmayız, atamayız.

Kaynak: T24