ANALİZ/Fuat BULUT

Amedspor Başkanı Nahit Eren’den Sakarya’daki saldırıya sert tepki
Amedspor Başkanı Nahit Eren’den Sakarya’daki saldırıya sert tepki
İçeriği Görüntüle

O sahada bir futbolcu değil, kimliğiyle hedefe konan bir insan vardı. O isim, Almanya’da doğmuş, aslen Şanlıurfa Viranşehirli Kürt bir ailenin çocuğu olan Deniz Undav’dı.

Maçın son dakikalarında İsmail Yüksek’le yaşadığı küçük bir gerginlik, maç sonrası büyük bir linç kampanyasına dönüştü. Saha soğuyunca, sosyal medya ateş aldı. “Kürtçü Undav’a haddini bildirdi”, “Terörist Undav” başlıklarıyla açılan yüzlerce paylaşım, birkaç dakikada yayıldı. Irkçı nefretin dili bu kez dijital tribünlerdeydi.

AYNI DOĞUM YERİ, FARKLI MUAMELE

Deniz Undav, tıpkı Mesut Özil gibi Almanya’da doğdu. Ancak fark şuradaydı: Özil’in Almanya A Milli Takımı’nı seçmesine kimse bir şey demedi. Ancak Undav’ın Almanya’yı seçmesi ise “ihanet” olarak damgalandı.

Birinin kimliği Türk’tü, diğerinin Kürt. Ve Türkiye’de milliyetçilik, bir etnik kimlik lehine işlediğinde meşru; diğerine dokunduğunda tahammülsüz oluyor.
Oysa Undav’ın tercihi, kimliğiyle değil, kariyeriyle ilgiliydi. Almanya’da yetişmiş, o sistemin içinde büyümüş bir futbolcu için Almanya Milli Takımı’nda oynamak doğal bir adım. Ama bu ülkede kimliğin “Kürt” olması, en masum tercihleri bile politikleştiriyor. Gol atsan da konuşsan da, hep kimliğin konuşuluyor.

Deniz Undav Ve Kimliğin Bedeli3

LİNÇİN DİLİ: SADECE NEFRET DEĞİL, İNKÂR

Maçtan sonra yapılan paylaşımlarda sadece Undav’a değil, ailesine de ağza alınmayacak küfürler yağdı. Bu sadece bir sporcunun değil, bir halkın kimliğinin hedef alınmasıydı. “Terörist” yaftasıyla başlayan her cümle, Türkiye’de Kürt olmanın hâlâ nasıl bir “risk alanı” sayıldığını bir kez daha gösterdi.
Futbol, ırkçılığın en kolay meşrulaştığı alanlardan biri. Renk, dil, kimlik üzerinden ayrımcılık, sporun evrensel dilini kirletiyor. Undav’a yönelen öfke, bir futbolcuya değil, bir kimliğe yönelmişti. Bu nefret, sadece tribünlerden değil, tarihsel bir inkâr siyasetinden besleniyor.

Deniz Undav Ve Kimliğin Bedeli2

KİMLİK DEĞİL, ADALET SORUNU

Deniz Undav bir simgeye dönüştü. O, sadece bir futbolcu değil; kimliğiyle var olmaya çalışan milyonlarca insanın temsili. “Kürt futbolcu” tanımı bile bu ülkenin aynasıdır aslında: çünkü Türk futbolcuya kimse “Türk futbolcu” demez. Ama Kürt olan, kimliğiyle birlikte anılmak zorundadır.
Asıl mesele kimlik değil, adalet. Çünkü adalet olsaydı, bir futbolcunun Kürt kimliği nefretin bahanesi olmazdı. Adalet olsaydı, kimliğini açıkça dile getiren biri alkışlanır, hedef gösterilmezdi. Ama biz, kimliğini saklamanın hayatta kalma refleksi olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Deniz Undav Ve Kimliğin Bedeli4

SAHA SADECE TOPUN DÖNDÜĞÜ YER DEĞİLDİR

Deniz Undav, attığı her golle “köklerimle gurur duyuyorum” diyebilen bir futbolcu. Onun bu cümlesi, tribünlerin nefretini değil, insanlığın alkışını hak ediyor. Çünkü saha sadece topun döndüğü yer değildir; bazen kimliğin, aidiyetin ve eşitliğin de mücadelesinin verildiği yerdir.
Bugün Deniz Undav’a edilen küfür, yarın başka bir çocuğun kimliğini saklamasına neden olur. Bu yüzden mesele bir maç, bir sarı kart ya da bir tartışma değil. Mesele, “biz” olmayı hâlâ öğrenemememizdir.

Bir futbolcuyu kimliğinden dolayı hedef almak, sadece o futbolcuya değil, insanlığa atılan bir tekmedir.

Muhabir: Fuat BULUT