Özel Haber- Faruk BALIKÇI

Güneydoğu Ekspres- Bu haftaki söyleşimizin konuğu Gazeteci Eyüp Burç. Kendisiyle milletvekilliği seçim sonuçlarını, 2’nci tur Cumhurbaşkanlığı seçimini, Hüda-Par’ı ve Yeşil Sol Parti’nin neden oyun kurucu olamadığını konuştuk.

AK Parti ile ittifak yapan Hüda-Par’ın bir devlet projesi olduğunu ifade eden Burç, “AK Parti, Hüda-Par’ı yanına alarak onu kendi eliyle bürokratik ve rant olarak sağlayacağı imkanlarla yeni bir politik aktör olarak Kürt hareketinin karşısına çıkarma çabası var. Deyim yerindeyse Kürt hareketini tek olmasından çıkarıp güçsüz hale getirmek ve yeni bir Kürt alternatifi oluşturmaktır” değerlendirmesinde bulundu.

“YEŞİL SOL OYUN KURUCU OLAMADI”

*Yeşil Sol Parti’nin aldığı sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tarihi bir seçim yaşanıyor. Otoriter sistemden kurtulma çabası olarak da görmek gerekiyor bu süreci. Maalesef demokratik dönüşüme yol açacak bir ilk 14 Mayıs’ta sonuçlanamadı. HDP veya Yeşil Sol’un kısmi başarısızlığını 3 başlık altında toplamak gerekir. Birincisi ortak aday kararıydı. Şu anda çok net görüyoruz ki doğru bir karar değildi. Kendi adayıyla çıkacaktı. Ve ikinci tura kalınacaktı. İkinci turda da Kürt hareketinin ve demokratik güçlerin elinde kartlar güçlü hale gelecekti. HDP ve Yeşil Sol oyun kurucu iken oyun kurucu olmaktan çıktı. Demokratik siyasal aktör iken birinci turda bunu maalesef yitirdi. Yerine ırkçı-milliyetçi yeni oyun kurucular ikame edildi. İkincisi ittifak sorunuydu. TİP ile girdiği ittifaktan sonra çıkmaza girdi. Gültan Kışanak, TİP’in listeyi kendi başımıza yapacağız direncine ‘yolunuz açık olsun’ dedi. Hem ittifak üzerinden barajı aşacaksınız hem de kendi listenizden seçime girip aday çıkaracaksınız. Sonuçta Yeşil Sol’a 12 vekil kaybettirdi. Dolayısıyla kazandıran değil, kaybettiren oldu. Kürt seçmenin de tepkisine neden oldu. Seçimlerde bazıları bunu boykota kadar götürdü. Üçüncüsü ise aday listelerinin belirlenmesi ve adayların kentlere göre dağılımında hata yapıldı. Bu üç strateji hatanın yanında bir de sahada sıkıntılar vardı. Adaylar çok iyi tanınmıyordu. Sıralamalar yanlıştı. Halkında tepkisi vardı bu iyi anlatılmadı. Ceket koyarım seçtiririm mantığı işe yaramadı. Halk iradesine karşı da doğru bir mantık olmadığı ortaya çıktı.

faruk balıkçı haberi (12)

AK PARTİ - HÜDA-PAR İTTİFAKI

*AK Parti’nin Hüda-Par’ı ittifaka dahil etmesinin siyasi okuması nedir?

Devletin yeni Kürt konsepti içerisinde düşünmek gerekir bu durumu. Hüda-Par, bir devlet projesidir. AKP ile devlet artık özdeştir. Erdoğan gibi bir lidere ihtiyacı vardı bu devletin. Yeni ittihatçılık baltasını da Erdoğan’a verdiler. Devlet, azınlığın toplum üzerindeki hegemonyası olarak gelişti. Otorite devleti toplumsal karşılık hale getirirseniz faşizm olur. Birinci tur bize gösterdi ki milliyet-ırkçılık bu toplumda maya tutmuştur. Devlette zaten bunu arıyordu. Kürt illerindeki demokratik ve milli kimliklerine nasıl bertaraf edeceği çabası vardı. Hüda-Par’ın bu oyuna dahil edilmesinin bir devlet projesi olduğunu düşünmek gerekir. Oy projesi olarak düşünmemek gerekir. Devlet Hüda-Par’ı yanına alarak onu kendi eliyle bürokratik ve rant olarak sağlayacağı imkanlarla ehlileştirerek yeni bir politik aktör olarak Kürt hareketinin karşısına çıkarma çabası vardır.

*Seçim propagandalarında milliyetçilik söylemlerinin ön plana çıkmasına ne diyorsunuz?

Allah kimseyi Kılıçdaroğlu’nun durumuna düşürmesin. Türkiye’de en trajik durumda olan Kılıçdaroğlu’dur. Akademisyen arkadaşım Kılıçdaroğlu için, “Milli mutabakat esiri” diyor. Son zamanlarda kendine özgü esaret durumundan zincirlerini koparmak gibi bir sürecin içine girdiğine tanıklık ettik. Ancak, bu da devletin en büyük korkusu haline geldi. Kürt hem de Dersimli birini yüzüncü yılında Cumhurbaşkanı olarak görmek devlet için kabustu. Devleti rahatsız ediyordu. Birinci turdan sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapması gereken seçim öncesi kullandığı moderatör dilini devam ettirmesi gerekirdi. Türkiye’nin demokratikleşmesi, refah ve yolsuzluklara karşı mücadele söylemini devam ettirebilirdi. Ancak, Kılıçdaroğlu’nu, “milliyetçi söylem olmadan sen ikinci turu kazanamazsına” ikna ettiler. O insani, demokratik olan Kılıçdaroğlu kişiliği neonazist bir söyleme oturtuldu. Erdoğan’ın politik söyleminin çakmasını yaparsanız son 14 günde kim sana inanır. Belki çaresizlik onu o noktaya getirdi. Kılıçdaroğlu’nu bu şekilde tasfiye etme planının bir parçası da olabilir CHP içinde. Militarist ve milliyetçi bir söyleme oturttular. Temel sorun Türkiye’nin iki demokratik damarı vardır. Kürtler ve aleviler. Bu iki demokratik damarı küstürmek, sandığa gitmesini engellemek.

*İlk turda olduğu gibi 2’nci turda da Kılıçdaroğlu aynı desteği alabilecek mi?

Kılıçdaroğlu’na evet diyerek demokratik tutumumuza devam etmemiz gerekiyor. Bu bir referandumdur. Sandığa gidilmeli, bu tavrımızı biraz daha güçlendirmeliyiz. Bu bizim demokratik referandumumuzdur aynı zamanda. Ben demokratik gücümü biraz daha fazlalaştırarak sahneye çıkmak zorundayım. Bu totalitarizmin en büyük korkusudur. Halen iki demokratik damar devlet için kabustur. Bu iki damarın dağıtılması isteniyor. Artık Kılıçdaroğlu meselesi değil, totalitarizm ile demokrasi arasında bir referanduma dönüştürmek zorundayız.