HABER-Güneş OCAĞA/Ceren AKYIL
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ev sahipliğinde, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal hafızasında önemli bir yere sahip olan “Doğu Raporu’nun 30. Yılında: Dünden Bugüne” başlıklı program düzenlendi.
Programda, Doğu Raporu’nun hazırlandığı dönemin siyasal ve toplumsal koşulları, aradan geçen 30 yılda yaşanan dönüşümler ve raporun günümüze yansımaları ele alındı. Akademisyenler, gazeteciler ve araştırmacıların katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, Türkiye’nin demokrasi, Kürt meselesi ve toplumsal barış tartışmaları farklı boyutlarıyla değerlendirildi.
Meral Danış Beştaş’tan, Diyarbakır’da Türklere çağrıhttps://t.co/p4GfKzWulH pic.twitter.com/yE6bIQDSdo
— Güneydoğu Ekspres (@ekspreshaber_) December 27, 2025
“GEÇMİŞTEKİ ÇALIŞMA BUGÜNE MESAJDIR”
Programın açılışını yapan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, önemli bir panel düzenlediklerini ifade etti. Kaya, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Geçmişte yapılan bir çalışmayı yalnızca yad etmek için değil, bugüne de açık bir mesaj verdiği için bu paneli düzenledik. Aramızda 1990’lı yılları bizzat yaşamış olanlar var. Faili meçhul cinayetlerin yaşandığı, son derece yakıcı bir süreçti. İşte tam da bu koşullarda, 1995 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Doğu raporunu kamuoyunun ve karar vericilerin önüne koydu.

“ÇOK ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMAYDI”
Bugünden geriye baktığımızda, o dönemde yapılan bu çalışmanın ne kadar büyük ve cesur bir adım olduğunu daha net görüyoruz. Güvenlikçi politikaların egemen olduğu, her şeyin bu perspektiften tartışıldığı bir dönemde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği açıkça bir Kürt meselesi olduğunu vurguladı. Bu yaklaşım, alışılmışın dışında bir bakış açısı sunması bakımından son derece önemliydi.
“KÜRT SORUNU YENİDEN TARTIŞILIYOR”
Bugün de Kürt sorununun yeniden yoğun biçimde tartışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Böyle bir dönemde, bu raporun ortaya koyduğu yaklaşımın ne kadar güncel ve gerekli olduğu ortadadır. Bu mesele, günlük siyasetin çok ötesinde bir konudur. Ekonomik sorunların çözüldüğü iddia edilse de, teşvik yasalarına baktığımızda bölgenin güvenlik politikaları nedeniyle yalnızca yüzde beş oranında yararlandığını, buna karşılık batı illerinin yüzde 60 oranında pay aldığını görüyoruz.

“BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMEYEN BİR YAKLAŞIM VAR”
Çözüme doğru bir sürecin başlatıldığı ifade edilirken, ısrarla bakış açısını değiştirmeyen politikaların sürdüğüne tanık oluyoruz. Tek sloganlı, tek sesli bir Suriye politikası izleniyor. Oysa geçen hafta Şam’da yaptığımız görüşmeler, orada farklı bir sürecin ve dikkate alınması gereken dinamiklerin varlığını açıkça gösteriyor.
“KÜRTLER DE ARTIK İŞSİZLİK VE EKONUMİYİ ÖNCELİKLİ SORUN OLARAK GÖRÜYOR”
Yapılan araştırmalar, işsizlik ve ekonomik sorunların artık Kürtler tarafından da en öncelikli meseleler olarak dile getirildiğini ortaya koyuyor. Tam da bu noktada, güvenlikçi politikalardan çıkıp komşularla diyalog kuran, barış dilini esas alan bir yaklaşım benimsenmelidir.
“RAPOR ZOR KOŞULLARDA HAZIRLANDI”
1995 yılında son derece zor koşullarda hazırlanan Doğu raporu, bugün hâlâ bu ihtiyaca işaret ediyor. Aradan geçen onca yıla rağmen, bu çalışma bize aynı net mesajı vermeye devam ediyor.”
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ’TAN ÇAĞRI
Ardından söz alan DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, sürecin geldiği aşamayı, umut veren gelişmeleri ve umutsuzluk yaratan durumları değerlendirdi. Danış Beştaş konuşmasında şunları söyledi:
“Bir çağrı var ve bu kişisel bir çağrı. Kürt ve Türk kardeşliği olarak ifade ediliyor. Biz ise bunun eşit kardeşlik temelinde ve yasal zeminde olması gerektiğini söylüyoruz. Çağrım şu: Kardeşler kardeşlerin dilini bilir. Biz Türkçeyi biliyoruz; Türk arkadaşlarımızı da Kürtçe öğrenmeye davet ediyoruz ki karşılıklı Kürtçe konuşabilelim.

EN ÇOK SORULAN SORULAR?
Gittiğimiz her yerde bize en çok sorulan sorular şunlar: ‘Umutlu musunuz, güveniyor musunuz, olmazsa ne olacak?’ İnsanlar ‘Destekliyoruz ama adım atılmıyor’ diyor. İzmir’de de Hakkâri’de de aynı sorular soruluyor ve bu sorulara hala net yanıtlar verilemiyor. Kürt meselesine gelindiğinde hala aynı noktadayız. Meclis’te bir kesim sürece güvenlikçi, bir kesim ise utangaç bir yaklaşımla yaklaşıyor.
“RAPORLAR UMUT KIRICI”
Milli Komisyon raporları açıklandı ve bu raporlar umut kırıcı olarak tanımlanıyor. Elbette umut veren gelişmeler de var. Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ortada. MHP’nin duruşundaki değişim, Öcalan’ın çağrısı ve 11 Temmuz’da silahların yakılması ile Türkiye sınırları dışına çekilme süreci umut verici adımlar. İlk kez Meclis’te sorunun muhatabı olan siyasetçiler konuşuyor. Bu kadar farklı düşünen partilerin kavga etmeden, olgunlukla bu meseleyi tartıştığına ilk kez tanık oluyorum.
“OLUMSUZ VE UMUT KIRICI DURUMLAR”
Ancak umut kırıcı ve olumsuz durumlar da var. Öncelikle dil değişmiyor ve barış dilini oluşturmakta zorlanıyoruz. Israrla ‘beka sorunu’ denilerek suistimal edilen bir yaklaşım siyasi zeminde ne yazık ki sürüyor ve bu raporlarda da yer alıyor. Oysa bizzat şahit olduğum kadarıyla, partililer raporda yazılanları olduğu gibi düşünmüyor.

“MUHALEFET ÜZERİNDE BASKI VAR”
Bir diğer umut kırıcı durum muhalefet üzerindeki baskılar. Halen 10 belediyemizde kayyumlar görevde, CHP’de de üç belediyeye kayyum atanmış durumda. Türkiye’nin en büyükşehir belediyesinin başkanı cezaevindedir. Eşitlik isteyenlerin bir arada durması engelleniyor. CHP ise yanlış bir yerde duruyor. Sürekli iktidarı bekleyen, sözünü çekingen söyleyen bir muhalefetten bir şey beklenemez. Ayrıca İmralı’ya da gitmediler.
“DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ BIRAKILMIYOR”
Diğer yandan iktidar, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı serbest bırakmıyor. Yeni çıkan yargı paketinde hasta tutukluların bırakılmasına dair düzenleme yapılmadı.
“KAZANMA MÜCADELESİ VERİYORUZ”
Öcalan bu rolü oynamasaydı bugün bunları konuşamazdık. Dünya tarihinde ilk kez fesih çağrısı yapan bir liderden söz ediyoruz. Bu süreci başarıya ulaştırmak için hepimiz var gücümüzle çalışıyoruz. Biz barışı ve demokrasiyi kazanma mücadelesi veriyoruz.
“HERKESLE GÖRÜŞÜYORUZ”
İktidar, muhalefet ve toplumun tüm kesimleriyle sürecin olumlu ilerlemesi için görüşmeler yapıyoruz; içeride ve dışarıda toplantılar düzenliyoruz. Umutsuz değiliz. Ocak ayının ilk haftasında beş kişiden oluşan bir yazım komisyonu, raporlarda ortaklaşılan noktaları birleştirecek. Somut adımların ve umut hakkına ilişkin düzenlemelerin Ocak ayı bitmeden tamamlanmasını bekliyoruz.”
PANEL SUNUMLARLA DEVAM EDİYOR
Panel, Siyaset Sosyoloğu Prof. Dr. Doğu Ergil, Yazar Ruşen Çakır, Gazeteci Mümtazer Türköne ve SAMER Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç’in sunumlarıyla devam ediyor.




