Güneş OCAĞA/ÖZEL HABER

Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Ahmet Mullamuhammed, yaşanan savaşlar ve çeşitli nedenlerden kaynaklı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan mültecilerin yaşadığı hak ihlalleri, barınma ve ekonomik sorunlarına dair Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e açıklamalarda bulundu.

Diyarbakır’da düzenli mültecilerin yanı sıra, düzensiz mülteci sayısının da çok fazla olduğunu vurgulayan Mullamuhammed, “Kimlik kaydı için kayıt yaptıranlar, daha önce statüsünü sonlandırıp veya herhangi menşe ülkesine gidip daha sonra dönen, hakkında sınır dışı kararı verilip de tekrar ülkeye sığınan mülteciler düzensiz mülteci sıfatıyla kalmaktadırlar, bu nedenle düzensiz mülteci sayısı daha yüksek bir sayıya ulaşmış. Bilindiği gibi Türkiye’de iki yıldır Suriye'den gelen mültecilere geçici koruma statüsü tüm iller açısından başvuruya kapalıdır. Dolayısıyla İl Göç İdaresi’ne yapılan geçici koruma başvuruları sebepsiz yere bekletiliyor veya resen başvurucuları zorunlu bir şekilde geçici barınma merkezlerine sevki yapılmaktadır. Geçici barınma merkezleri ise ayrı bir travma yeri olmak üzere, mültecileri aylarca orada bekletilerek, menşe ülkelerine dönmeleri için zorlayıcı bir neden oluşturulmaktadır. Kimisi de resen sınır dışı edilmektedir. Kentte 30 binin üzerinde bir mülteci sayısı olduğu düşünülüyor” diye konuştu.

‘CUZİ BİR FON VERİLİYOR’

Mullamuhammed, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Diyarbakır’da yaşayan mültecilerin çoğu Suriye'den gelme. Diyarbakır açısında entegre olma konusunda herhangi bir sorun yaşamıyorlar. Türkiye’de yaşayan mültecilerin elbette ki birçok sorunu var. Örneğin Almanya’ya göç edildiğinde orada dil kursu zorunluluğu var. Fakat Türkiye’de dil kursu zorunluluğu yok. Bu da mültecilerin entegrasyonu için bir sorun teşkil etmektedir.”

Mültecilerin daha çok ekonomik ve barınma sorunları yaşadığına dikkat çeken Mullamuhammed, şöyle devam etti:

“Türkiye’de mülteciler herhangi bir yardım almıyor. Avrupa Birliği’nin sağladığı bir fon var. Bu fon da sadece 18 yaşın altında olan üç ve daha fazla olan ailelere sağlanıyor. Bu da cüzi bir miktar zaten. Birçoğu inşaatta çalışıyor. Hurdacılık, sanayide, serbest mesleklerde, Tabi diplomasıyla kendi işini kurmuş bir kesim de var. Onlar da vergilerini veriyorlar.”

DEPREMİN ETKİSİNDE DE KALDILAR’

Mültecilerin yaşadığı barınma sorunlarına da dikkat çeken Mullamuhammed, “Bilindiği gibi 6 Şubat’ta Maraş merkezli bir deprem felaketi yaşandı. 11 il depremden sarsıldı ve bu deprem mültecileri de ağır bir etkisi oldu. Depremin vurduğu illerde mültecilerin yaygın olarak yaşadıkları yerlerdi. Savaş'tan kaçıp Türkiye'ye gelen mültecileri ne yazık ki, deprem felaketi etkisinde de kaldı. Diyarbakır’da en çok yapıların hasar gördüğü ve yıkıldığı semtler Bağlar, Şehitlik ve Huzurevleriydi. Mültecilerin çoğu da zaten buralarda yaşıyor. Dezavantajlı konumda olan mülteciler ne yazık ki, depremden nasibi alarak büyük zorluklar ve mağduriyetler yaşadı. Depremden etkilenen aileler, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanında kurulan konteyner kentte kalıyor” dedi.

SEÇİM SÜRECİNDE PROPAGANDA KONUSU HALİNE GETİRİLDİ

Mültecilere karşı yürütülen nefret söylemlerine de değinen Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Ahmet Mullamuhammed, son olarak şunları söyledi: “14 Mayıs 2023’te gerçekleşen seçimler için çalışmalarını yürüten kimi politikacılar özellikle de seçim kampanyalarını Suriyeli mültecileri göndermek üzerinden propaganda yaptılar. Bahse konu insanlar zaten zorunlu olarak mülteci konumunda burada yaşıyorlar. Kaldı ki, kimse evini ve yurdunu terk etmek istemez. Mülteciler ve sığınmacıların hakları, bu kişilerin başka bir ülkeye nasıl ve neden gittiği fark etmeksizin uluslararası hukuk tarafından korunmaktadır. Mülteciler herkesle aynı haklara sahiptir. Eşit bir şekilde onlara davranmalıyız.”

Editör: Ali Çekdar KORKMA