Göçerler hayvanlarıyla, yaylada kara yakalandı
Göçerler hayvanlarıyla, yaylada kara yakalandı
İçeriği Görüntüle

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, Van’da 27 Eylül’de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolan ve 15 Ekim’de cansız bedeni bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümü ile ilgili Meclis Araştırması için önerge verdi. Cupolo, “Bir üniversite öğrencisinin şüpheli ölümünün ardındaki cinsel istismar gerçeğini gizlemeye çalışan, raporları çelişkili hale getiren ve soruşturmayı sürüncemede bırakan Adli Tıp Kurumu, Savcılık makamları ve manipülatif medya aktörleri silsilesi, Türkiye'de suçu örtbas etmeye çalışan kurumsal bir refleksin varlığını; sistemik çürümeyi sürdürmede "mükemmel bir koordinasyonu" bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu durum, salt devlet kurumlarının kadın ve çocukların yaşam hakkını korumadaki yetersizliğini değil yanı sıra TBMM’nin denetim işlevinin etkisizliğini de acı biçimde ortaya koymaktadır” dedi.

“YURT MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN İHMALİ”

Önergede, Rojin Kabaiş davası detaylarına dikkat çeken Cupolo “Kamuoyunda infial yaratan ve soruşturma aşamasındaki skandallarla hafızalara kazınan Narin Güran cinayetinden kısa bir süre sonra kayıp haberi basına yansıyan Rojin’in de soruşturma süreci üzerinde oluşan şüphe ve ihmaller silsilesi, kimi haber ajanslarınca kamuoyunda ısrarla yaratılmaya çalışılan intihar algısı hem ailesini hem toplum vicdanını derinden yaraladı.
Adalet arayışı devam eden baba Nizamettin Kabaiş; ‘Rojin bir gece boyunca yurda gitmedi, öbür gün saat 12'ye çeyrek kala beni aradılar.’ diyor ‘çocuğun gelmemiş’. Benim haberim nasıl olsun çocuğumun gelip gelmediğinden. Kenarda tel örgü yoktu, kamera yoktu, ışık yoktu. Çocuk demiş ki; ‘Gideceğim biraz çakıl taşı toplayacağım’ Benim tahminim serseriler orada görmüşler, çocuğuma zarar vermişler’ diyerek etrafında olağan güvenlik önlemlerinin dahi olmadığı anlaşılan üniversite kampüsünde bulunan Yurt Müdürlüğünün ihmaline dikkat çekmiştir” dedi.

“ARAMA ÇALIŞMASININ VE KONTROLÜN OLMADIĞI GÖZLEMLENMİŞTİR”

Ceylan Akça Cupolo’nun önergesinin gerekçe kısmı şöyle: “Kabaiş’in kaybolduğu/kaybettirildiği ilk andan itibaren olayın takipçisi olan Van Barosu tarafından yapılan açıklamada “Pazar günü kayıp haberini öğrenmemiz üzerine Rojin KABAİŞ'in eşyalarının bulunduğu alana gidilmiş ve arama çalışmalarının yetersiz olduğu gözlemlenmiştir. Arama çalışmaları STK'ların da yaptığı kamuoyu baskısı üzerine artırılmışsa da aynı gün akşam 20.00 sularında kaybolduğu alan ile sınır olan Bardakçı köyüne gidilmiş ancak ne kampüs giriş-çıkışlarında ne de köyde hiçbir arama çalışmasının ve kontrolün olmadığı gözlemlenmiştir.

“8 GÜN BOYUNCA TELEFON AÇILMAMIŞ VE İNCELENMEMİŞTİR”

Aynı gün nöbetçi savcıyla görüşme yapmak üzere adliyeye gidilmiş ve nöbetçi savcıya ulaşılamamıştır. Tarafımızca Savcılık ile yapılan görüşmelerde dosya ile ilgili eksiklik ve yetersizlikler ısrarla dile getirilmesine ve savcılıkla defalarca görüşülmesine rağmen savcılıkça tarafımıza dosya ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmemiştir. 30 Eylül günü savcılıkla yaptığımız görüşmede Rojin'in kaybedilmesinin üzerinden 3 gün geçmiş olmasına rağmen dosyanın nöbetçi savcıda olduğu, henüz kendi savcısına tevzi edilmediği ve yalnızca acil işlemlerin yapıldığı bilgisi edinilmiştir. 1 Ekim günü yapılan savcı görüşmesinde arama köpeklerinin bir sonraki gün çalışmalara dahil edileceği bilgisi verilmiştir. Yine 1 Ekim günü savcılıkla yapılan görüşmede Rojin'e ait telefondaki bilgilere ulaşılıp ulaşılmadığı sorulmuş, savcılıkça telefonun bir sonraki gün incelemeye alınacağı söylenmiştir. 9 Ekim günü yeniden aynı konu sorulmuş ve savcılıkça telefonun Ankara'ya gönderildiği söylenmiş ve ayrıntılı bilgi verilmemiştir. 8 gün boyunca telefon açılmamış ve incelenmemiştir.

“GİZLİLİK KARARI BULUNDUĞU GEREKÇESİYLE BİLGİ PAYLAŞIMI YAPILMADI”

11 Ekim Cuma günü Rojin'e ait bir başörtüsünün Van Gölü sahilinde bulunduğu bilgisinin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından Twitter'da paylaşılması üzerine tarafımızca yeniden dosya savcısı ile görüşme yapılmıştır. Ancak savcı, dosyada gizlilik kararı verildiğini ve başörtüsü hususu da dahil dosya ile ilgili hiçbir bilgi veremeyeceğini bildirmiştir. Edindiğimiz bilgilere göre bu süreçten sonra Van Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin arama çalışmalarına katılmasına izin verilmiştir. 15 Ekim Salı günü saat 15.45 sularında kampüste aile ziyareti yaptığımız esnada Rojin'in babası polisler tarafından başka bir alana götürülmüş, aynı esnada Rojin'in cansız bedeninin bulunduğu bilgisi Bakan Ali Yerlilaya tarafından sosyal medya hesabından paylaşıldığı görülmüştür. Rojin'in cansız bedeni eşyalarının bulunduğu yerden 15-20 km uzakta olan Mollakasım Köyü sahilinde bir işçi tarafından bulunmuştur. Ardından olay yeri incelemesi yapılmış ve Rojin'in cansız bedeni Adli Tıp Kurumuna getirilmiştir. Yaptığımız tüm müzakereler sonucunda aile adına vekaleten otopsiye katılmamıza savcılık tarafından izin verilmemiş, yalnızca bir uzman hekim bulundurma talebimiz kabul edilmiştir. 8 saat süren otopsi sonucunda hazırlanan ön raporun bir örneği tarafımızla paylaşılmamış ve dosyada gizlilik kararı bulunduğu gerekçesiyle bilgi paylaşımı yapılmamıştır” denmektedir.

AİLE VE BAROYA VERİLMEYEN RAPOR ŞÜPHELİ ŞEKİLDE TV’DE PAYLAŞILDI”

Yine Van Baro Başkanı Sinan Özaraz’ın basına yansıyan bir diğer açıklamasında dosyaya gizlilik kararı verildiği, ön otopsi raporunun da gizlilik kararı gerekçesiyle aileye ve kendilerine verilmediği ifade edilmiştir. Ancak ne aileye ne Van Barosu'na verilmeyen ön otopsi rapor sonucuna şüpheli şekilde CNN Türk ulaşarak kamuoyuyla paylaşmıştır. Haberde cesedin uzun süre suda kalması sebebiyle otopsi işleminin güçlükle yapıldığı, Rojin'in kesin ölüm nedeninin belirlenemediği anlaşılan ön otopsi raporundan sonra, ölümünün/öldürülüşünün ardındaki sır perdesini aralayacak detayların yer alacağı adli tıp raporu sonucu beklenmeden kimi haber ajanslarınca Rojin’in olduğu söylenen son Google aramasına istinaden, profil uyumluluğu olmadığı halde peş peşe intihar haberleri yapıldığı görülmüştür.

“ROJİN’İN CİNSEL İSTİSMARA UĞRADIĞINI KANITLAMIŞTIR”

Geldiğimiz aşamada nihayet Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi Merkezi tarafından hazırlanan rapor, 10 Ekim 2025 tarihinde dosyaya girmiştir. 06 Kasım 2024 tarihli ATK 1. İhtisas Kurulu raporuyla, Van Cumhuriyet Başsavcılığı görevlilerinin bulaş riskinin bertaraf edildiği beyanlarıyla beraber onlarca çelişki ve eksikliği açığa çıkaran bu son rapor; biri göğüs bölgesinde diğeri ise vajina içinde olmak üzere erkek DNA profilini tespit ederek Rojin’in cinsel istismara uğradığını kanıtlamıştır.

“SUÇU GİZLEMEDE ‘MÜKEMMEL BİR KOORDİNASYON’ SERGİLEMİŞTİR”

Cupolo’nun verdiği önergenin sonuç bölümünde şu ifadeler yer aldı “Kampüs çevresinde gerekli güvenlik önlemlerini (kamera, tel örgü, ışık) almayarak, Rojin’in kayıp olduğu en kritik ilk 16 saat içinde ne aileyi ne kolluk makamlarını bilgilendirmeyen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yurt Müdürlüğü yetkilileri, dosyaya gizlilik kararı getirerek, Baro’dan bilgi ve vekaleten otopsi iznini esirgeyerek, arama ve delil toplama işlemlerini (telefon incelemesi dâhil) kritik günlerde geciktirerek soruşturmanın etkin yürütülmesini kasıtlı olarak engelleyen Savcılık ve Adliye mekanizması, soruşturmadaki hayati bilgiyi gizleyen ve çelişkili raporlar düzenleyen Adli Tıp Kurumu, Rojin'e ait bir başörtüsünün bulunduğu bilgisini aile/avukat/Baro ile paylaşmak yerine X (eski Twitter) hesabı üzerinden duyurup hemen üzerine siyasi baskıyla soruşturmada ‘gizlilik’ kararı alınmasına sebep olan İçişleri Bakanı, gizlilik kararı olan bir soruşturmada, aile/avukat/Baro dahil kimseyle paylaşılmayan bilgilere nereden edindikleri muamma bilgilerle ve kesin ölüm nedeni belli olmadan ısrarla "intihar" algısı yaratarak kamuoyunun gerçekleri sorgulamasının önüne geçmeye çalışan, soruşturmayı manipüle eden, kamuoyunu yanıltan haber ajansları/medya kuruluşları, Rojin’i korumada değil; suçu gizlemede ve sistemik çürümeyi sürdürmede ‘mükemmel bir koordinasyon’ sergilemiştir.

MECLİS ARAŞTIRMASI TALEBİ

Bu koordinasyon yalnızca münferit bir cinayetin soruşturulmasındaki bir dizi ihmal değil; TBMM’nin yıllardır süregelen yasama ve denetim mesaisine rağmen, devletin temel kurumlarının kadın ve çocukların hayatına kasteden suçlar karşısında nasıl koordineli bir şekilde kusur ürettiğini kanıtlamaktadır. Hükümsüz raporlar raflarda tozlanırken, adalet yerini bulamamaktadır. Bu nedenlerle salt adli ve idari soruşturma süreçlerinin reforma ihtiyaç duyulan noktalarının tespit edilmesi değil; yanı sıra Meclis’in bilhassa kadın ve çocukların hayatına kasteden suçlar konusunda etkisiz/verimsiz hükümet denetiminin de nedenlerinin araştırılması amaçlarıyla bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.”

Kaynak: HABER MERKEZİ