Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Serra Bucak, Konya Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde düzenlenen Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatının (UCLG-MEWA) 2025 Kongresi kapsamında gerçekleştirilen “Yerel Kalkınma için Çatışma Sonrası Toparlanma Planlaması” başlıklı üst düzey oturuma katıldı.
EŞBAŞKAN BUCAK: BARIŞ POLİTİKALARI ARTIK ERTELENEMEZ
Oturumda konuşan Eşbaşkan Serra Bucak, katılımcıları selamlayarak, barışın inşası ve çatışma sonrası toparlanma üzerine konuşmak için bir araya geldiklerini belirtti. Orta Doğu ve Batı Asya bölgesinin hala derin insani krizlerle sarsıldığını kaydeden Eşbaşkan Bucak, “Özellikle Gazze’de yaşanan soykırım, Lübnan’da onlarca yıldır çözülemeyen siyasi ve ekonomik krizler, Suriye’de on yılı aşan iç savaş ve milyonlarca insanın yerinden edilmesi, Irak’ta bitmeyen yeniden yapılanma sancıları ve Yemen’deki insani felaket, hepimize yerelden inşa edilen, çok-kültürlü ve ademi-merkeziyetçi, demokratik değerleri ve uzlaşıyı esas alan barış politikalarının artık ertelenemez bir aciliyet olduğunu gösteriyor. Bu krizler, günlük hayatı altüst ederken, halkların yaşam mücadelesi hayatın her alanında yaşanıyor ve yerel yönetimlere sorumluluklarını hatırlatıyor” dedi.
‘BARIŞI İNŞA EDEBİLİRİZ’
Bu acı tecrübelerin kendilerine çatışma sonrası toparlanma planlamasının yalnızca yıkılan binaları veya altyapı sistemlerini onarmak olmadığını öğrettiğini ifade eden Eşbaşkan Bucak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Toplumlarımızın toparlanması için aynı anda hem sosyal dokuyu güçlendirmeli hem kapsayıcı bir yönetişim tesis etmeli, hem de uzun vadeli bir dirençlilik inşa etmeliyiz. Yani barışı; bir araya gelerek, bir arada farklılıklarımıza rağmen durabilmeyi başararak, birbirimize karşı güveni yeniden tesis ederek ve her birimizin hak ve özgürlüklerini hep birlikte koruma altına alarak ve aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğine, kadının temsiliyetine saygı duyarak inşa edebiliriz.”
‘YEREL YÖNETİMLER BU SÜREÇTE KİLİT AKTÖRLERDİR’
Topluluk odaklı kalkınma yaklaşımlarının bu nedenle hayati önem taşıdığını vurgulayan Eşbaşkan Bucak, “Yerel yönetimler bu süreçte kilit aktörlerdir, çünkü halkın ihtiyaçlarını en yakından bilen, onlara en hızlı ve kapsayıcı çözümler üretebilen bizleriz. Halkımıza en yakın yönetim birimleri olarak, ulusal ve uluslararası çabaların yerele güçlü bir şekilde yansımasını sağlamak bizim görevimizdir. UCLG-MEWA’nın bu anlayışla hazırladığı konsept notunda da vurgulandığı gibi, yerelde barış inşasını güçlendirmek ve iyi uygulamaları paylaşmak için bugün bir araya geldik” diye konuştu.
“DİYARBAKIR’DA BARIŞIN TOHUMLARINI GÜNLÜK HİZMETLERİMİZDE YEŞERTMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı olarak, yaşadıkları deneyimlerin bu ilkelerin doğruluğunu kanıtladığını kaydeden Eşbaşkan Bucak, şöyle konuştu: “Biz Diyarbakır’da barışın tohumlarını günlük hizmetlerimizde yeşertmeye çalışıyoruz. Çünkü barış, en temelde halkın katılımıyla, halkın taleplerine kulak vermekle ancak gerçekleşeceğini iyi biliyoruz. On yıllarca yaşanan çatışmalar, kentimizi sosyolojik, psikolojik, ekonomik, hukuki ve daha birçok açıdan çok olumsuz etkiledi. Anne-babalar çocuklarını yitirdi, insanlar eşlerini, sevdiklerini kaybettiler, tıpkı bugün başka coğrafyalarda, komşularımızın coğrafyalarında yaşanan dramlar bizlerde de yaşandı, gençler umutlarını yitirme noktasına geldi. Bütün yaşanan bu zorlu sürece rağmen Diyarbakır halkı barış özlemini hep diri tuttu. Bu 12 bin yıllık kadim şehir Diyarbakır, farklı kültürlerin, inançların ve kimliklerin bir arada yaşadığı; Kürt’ün, Türk’ün, Ermeni’nin, Süryani’nin ve daha birçok halkın ve inancın iz bıraktığı bir kültür hazinesidir. İşte biz bu izlere tutunmak istiyoruz. Bu izleri yok saymak değil, bu izlerin yapmış olduğu hazineye tutunmak istiyoruz. Biz de belediye olarak sosyokültürel, etnik ve dinî farklılıkları, yerel yönetim politikalarında temel alıyor, bu zenginliği koruyup yaşatmaya çalışıyoruz. Birlikte yaşamın mayası işte bu çoğulculukta, birbirimize saygıda yatıyor.”
ÇOK DİLLİ BELEDİYECİLİK
Çok dilli belediyecilik anlayışının barışçıl bir toplumu inşa etmenin olmazsa olmaz bir prensibi olduğuna dikkat çeken Eşbaşkan Bucak, “Halkımıza hizmet sunarken dil engeline takılmamaları için anadilde hizmeti yaygınlaştırıyoruz. Örneğin, kısa süre önce 153 çağrı merkezi hattımızda ilk kez Kürtçe anadilinde hizmet vermeye başladık. Artık vatandaşlarımız şikâyet, talep ve önerilerini rahatlıkla kendi anadilinde iletebiliyor ve bu bir kolaylık sağlıyor, pragmatik bir bakışı getiriyor, anadilinde cevap alabiliyor. Bu, belki küçük gibi görünen ama aslında güven ve aidiyet duygusunu pekiştiren çok önemli bir adımdır. Görevli personelimiz gelen çağrıları Kürtçe karşılıyor; böylece vatandaşlarımız ‘kendi dilimde derdimi anlatabiliyorum’ diyebiliyor. Kürtçenin Kurmancî lehçesiyle başladık, fakat yakında Zazakî lehçesinde, Arapça ve İngilizce dillerinde de hizmet sunacağız. Amacımız, bu şehrin insanları kendini hangi dilde rahat ifade ediyorsa o dilde hizmet alabilsin. Çünkü biz biliyoruz ki dil, insana kimlik ve onur verir; anadilinde iletişim kurabilmek ise barış içinde bir arada yaşamanın temel şartlarındandır” dedi.
‘KADINLAR KAZANIRSA BARIŞ KAZANIR’
Toplumsal barışın inşa edilmesinin en önemli aşamasının toplumsal cinsiyet olduğunu vurgulayan Eşbaşkan Bucak, kadınların ve gençlerin güçlendirilmesinin barış inşasının vazgeçilmez parçası olduğuna dikkat çekti.
Diyarbakır’da bu noktada çok önemli somut adımlar attıklarını ifade eden Eşbaşkan Bucak, “Öncelikle, geçmişte kayyım döneminde kapatılan önemli bir kadın merkezimizi, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi, politikaları esas alan DİKASUM merkezimizi ve Alo Şiddet hattımızı yeniden açtık. Ayrıca belediyemiz bünyesinde Kadın Meclisi’ni yeniden kurduk. Diyarbakır Kent Konseyi içinde bir Kadın Meclisi oluşturuldu ve kadınlar artık kentin yönetiminde doğrudan söz sahibi olabiliyorlar. Biz de diyoruz ki: Eğer kadınlar kaybederse toplum kazanamaz. Kadınlar kazanırsa barış kazanır. Bu yüzden kadınların karar mekanizmalarına eşit katılımını sağlamak, her düzeyde eş temsil ilkesiyle çalışmak temel prensibimiz. Belediyemizde kadın birimlerimizi güçlendirdik, mahallelerde kadın buluşmaları organize ettik. Kadınların ekonomik hayatta, sosyal hayatta güçlenmesi için meslek edindirme kurslarından şiddet gören kadınlara danışmanlık hizmetlerine kadar pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. İnanıyoruz ki kadınların güçlü olduğu bir şehir, barış yolunda en sağlam adımları atacaktır” şeklinde konuştu.
‘GENÇLER İÇİN İMKÂNLAR YARATMAYA GAYRET EDİYORUZ’
“Gençlerimiz bizim geleceğimiz, yarınlarımızın umududur” diyen Eşbaşkan Bucak, çatışmalı süreçlerde, barışı tesis edemedikleri süreçlerde en büyük bedeli ödeyenlerden birinin de gençler olduğunu söyledi.
Eşbaşkan Bucak, “Bizim gençleri bir 100 yıl daha kaybetmeye hakkımız yok. Gençleri desteklemek yerel yönetimlerin en önemli sorumluluk alanlarından bir tanesidir. Diyarbakır’da gençler için belediye olarak güvenli alanlar ve imkânlar yaratmaya gayret ediyoruz. İlçelerimizde gençlik merkezleri açıyoruz, sportif ve kültürel faaliyetleri destekliyoruz. Gençlerimizin eğitim, kültür, sanat alanlarında kendini geliştirebilmesi, yeteneklerini ortaya koyabilmesi için, imkânlar dahilinde, gereken ne varsa yapıyoruz” dedi.
‘HALKIN FİKRİNİ ALIYORUZ’
Dezavantajlılaştırılmış grupların toplumsal yaşama katılımına yönelik çalışmalara değinen Eşbaşkan Bucak, konuşmasına şöyle devam etti: “Diyarbakır’da yoksullukla mücadele ve sosyal dayanışma çalışmalarına önem veriyoruz. Engeli olan bireylerin kent hizmetlerine erişimini kolaylaştırıyoruz; engelli merkezlerimiz, engelsiz ulaşım projelerimiz var. Yine çocuklar için kreşler, oyun evleri açıyoruz. Çatışma dönemlerinin sebep olduğun travmaları yaşamış veya bunlara tanıklık eden çocuklara ve ailelere psiko-sosyal destek sunuyoruz. Mahalle düzeyinde mahalle meclisleri ve halk buluşmaları yaparak, mahalle sakinlerinin sorunları birlikte tartışıp çözüm üretmesine destek oluyoruz. Birçok kararımızı halk toplantılarıyla şekillendiriyoruz; örneğin kentsel yenileme projelerinde, park yapımında o mahalledeki halkın fikrini alıyoruz. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi toplantılarını dönem dönem halka açık şekilde yapıyoruz. Halk kendi geleceğiyle ilgili kararlara dahil oldukça, aradaki duvarlar yıkılıyor, güven inşa ediliyor. Güveni inşa etmek, çatışma sonrası belki de en zor ama en elzem iş.”
‘ORTAK PROJELER GELİŞTİREBİLİRİZ’
Kaynakların adil dağılımı, teknik desteklerin sağlanması, iyi örneklerin paylaşılması için ağların güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Eşbaşkan Bucak, “UCLG-MEWA tam da bu nedenle kıymetli bir platform. Biz belediyeler, birbirimizden öğrenerek yol alıyoruz. Deneyimlerimizi paylaştıkça, ‘sürdürülebilir, kapsayıcı barış’ hedefimize daha hızlı ilerleyeceğiz. MEWA bölgesinde şehirler olarak ortak projeler geliştirebilir, gerektiğinde birbirimize destek olabiliriz” dedi.
YEREL DEMOKRASİ
Yerel demokrasinin güçlendirilmesinin önemine işaret eden Eşbaşkan Bucak, şöyle konuştu: “Barış inşası için yerel yönetimlerin halk iradesiyle uyumlu ve hesap verebilir olması şarttır. Halkın seçtiği yöneticiler, ancak halkın rızasıyla görevden ayrılmalıdır. Ben ve benim gibi birçok seçilmiş belediye başkanı, maalesef geçmişte halkın iradesini yok sayan uygulamalara maruz kaldık. Ancak biz her platformda şu ilkeli duruşu savunuyoruz: Seçimle gelen, seçimle gider. Halkın iradesi bizim için kutuptaki yıldız gibidir, asla gözden kaybetmeyeceğimiz bir kılavuzdur. Eğer yerel yönetimlerin seçiminde demokrasiyi hiçe sayarsak, barış çabaları ciddi zarar görür. Çünkü adil ve demokratik bir siyaset ve yönetim ile barış, bir madalyonun iki yüzü gibidir. Bu nedenle merkezi yönetimlere de çağrıda bulunuyoruz: Yerelin sesini kısan değil, tam tersine yerelin sözünü büyüten, yetkilerini genişleten politikalar benimseyin. Ancak o zaman yerel yönetimler olarak bizler, çatışma sonrası sürdürülebilir barışın inşasında ve bireysel ve toplumsal iyileşmede, adil ve hak temelli bir ekonomi ve yaşam kurmada tam kapasite rol oynayabiliriz. Belediye başkanları olarak bizim sorumluluğumuz büyük, fakat yetkilerimiz ve kaynaklarımız kısıtlı olursa beklenen etkiyi yaratmak zorlaşır. Oysa halkımıza en yakın birimler olarak doğru desteklendiğimizde mucizeler yaratabiliriz, bunu bölgemizde pek çok örnekte gördük.”
‘BARIŞI HAYAL EDİN’
Ortadoğu ve Batı Asya’nın geleceğinde, kentlerin savaşlarla değil, barış içindeki refah ve dayanışma ile anıldığı bir tablonun hayal edilmesini isteyen Eşbaşkan Bucak, “Bu hayal imkânsız değil. Bu hayal, burada bu salonda toplanan biz yerel yöneticilerin vizyonunda somutlaşıyor. Barış kentlerden başlar – mahalle aralarından, yerel meclislerden, belki küçük gibi görünen ama çarpan etkisi büyük adımlardan başlar. Her diktiğimiz fidanla barışa bir nefes veriyoruz, her açtığımız kültür merkeziyle insanlar arasında bir köprü kuruyoruz, her farklı dilde yaptığımız hizmetle farklılıkların bir arada yaşayabileceğini gösteriyoruz” dedi.
‘UMUT EN BÜYÜK DİRENİŞTİR’
Bugün Diyarbakır’dan Konya’ya, Konya’dan Gazze’ye uzanan bir barış köprüsünün inşa edilmesini isteyen Eşbaşkan Bucak, “Bizler birbirimizi anladıkça, acılarımızı paylaştıkça ve birlikte çözüm ürettikçe, savaşların yerini barışın alacağı günler gelecektir. Umut en büyük direniştir. Biz yerel yöneticiler umutlu olmaya ve umut edenlere destek vermeye devam edeceğiz. Halklarımız bizden hizmet beklerken aynı zamanda umut da bekliyor. Bu umudu boşa çıkarmamak için elimizden ne geliyorsa yapacağız.
Herkes için sürdürülebilir ve kapsayıcı toplumsal bir barış inşa edebilmek için tek yürek olalım. Gelin kentlerimizi barışın ve adil, özgür bir arada yaşamın merkezleri haline getirelim. İnançla, sevgiyle, sabırla bunu başaracağımıza eminim” şeklinde konuştu.