ÖZEL/Fuat BULUT
Adıyaman’ın tozlu sokaklarında başlayan bir hayat, Ankara’nın zorlu cezaevlerinde şekillendi, İstanbul’un sinema salonlarında yankı buldu, Diyarbakır meydanlarında tarih yazdı. Bu, ne sıradan bir siyasetçinin ne de yalnızca bir sanatçının hikâyesi. Bu, Sırrı Süreyya Önder’in sahneler arasında mekik dokuyan “film gibi” hayatı.
BİR FOTOĞRAF DÜKKANINDA BAŞLAYAN YOLCULUK
1962 yılında Adıyaman’da dünyaya gelen Sırrı Süreyya Önder, daha çocuk yaşta hayatın sert yüzüyle tanıştı. Babasını kaybettiğinde henüz 8 yaşındaydı. Türkiye İşçi Partisi'nin Adıyaman İl Başkanı olan babasından kalan miras sadece bir isim değil, aynı zamanda mücadeleydi. Dedesinin yanında çocuk yaşta kentin tek fotoğrafçısında çıraklık yapmaya başladı; o küçük dükkânda hem objektifin arkasını hem de toplumun hikâyelerini görmeyi öğrendi. Sinema tutkusunun kökü belki de bu küçücük karanlık odadaydı.
12 EYLÜL VE DEMİR PARMAKLIKLAR
1978'de Adıyaman Lisesi ikinci sınıf öğrencisiyken Maraş Katliamı'nı protesto ettiği için tutuklandı. Tahliyesinin ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazandı. Ancak 1980 darbesi genç idealistlerin yoluna demir bariyerler koydu. Gözaltına alındı, yıllarca cezaevinde kaldı. O yıllar, hayatının en karanlık ama aynı zamanda en keskin dönemiydi.
PERDE AÇILIYOR: SANATLA DİRENİŞ
Cezaevinden çıktıktan sonra yazdı, çekti, oynadı. Siyasetten kopmadı ama sinemayı da elinden bırakmadı. 2006’da yazıp yönettiği Beynelmilel filmi, 12 Eylül’ün sıkıyönetim gölgesinde müzik yapan yerel sanatçıların hikâyesini anlattı. Film Türkiye ve yurtdışında büyük ilgi gördü, ödüller kazandı. Adıyaman’da başlayan küçük bir hikâye, artık büyük perdelerde alkışlanıyordu.
“Emret Komutanım”, “O... Çocukları”, “İtirazım Var” gibi filmlerde kalemini ve yüzünü kullandı. Direnişi, mizahı, halkı anlatan bir sanatçı oldu.
MECLİS KÜRSÜSÜNE UZANAN YOL
2011 yılında, BDP destekli bağımsız aday olarak Meclis'e girdi. Ardından HDP ve DEM Parti çatısı altında İstanbul ve Ankara milletvekilliği yaptı. TBMM Başkanvekilliği görevini üstlendi. Ancak onu siyasi sahnede asıl özel kılan, barış sürecindeki rolüydü. 2013 Newroz’unda Diyarbakır’da Abdullah Öcalan’ın mektubunu okuduğunda, meydandaki sessizlik tarihe geçmişti.
Sürecin sona ermesinin ardından yaptığı bir konuşma nedeniyle 43 ay hapis cezası aldı. Ancak Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Serbest kaldı, susmadı.
YİNE VE YENİDEN: 2024’TE SÜRECE DÖNÜŞ
2023’te DEM Parti listesinden yeniden Meclis'e girdi. 2024’te yeniden başlayan barış görüşmeleri kapsamında İmralı heyetinde yer aldı. Sistem içinde ama sisteme mesafeli, muhalif ama uzlaşmacı kimliğiyle ön plana çıktı.
Radikal, BirGün, Özgür Gündem, T24’te film ve dizi eleştirileriyle sinema meraklılarına seslendi.
15 Nisan’da rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede kalbi durdu. 1 saatlik kalp masajıyla hayata döndürülen Önder, yoğun bakımdaki 18 günlük yaşam mücadelesini saat 16.10’da kaybetti.