Fatma TEMEL

28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sonrasında öldürülen Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi davasının yedinci duruşması Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, Elçi’nin avukatlarının tüm taleplerini reddetti.

Sanık polisler Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan'ın "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek”, firari sanık Uğur Yakışır'ın ise “olası kastla ölüme sebebiyet vermek” suçlamalarıyla yargılandığı duruşma öncesi adliye binası çevresinde ve duruşma salonunda yoğun güvenlik önlemleri alındı. Duruşmayı Türkiye Barolar Birliği, 16 baro, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Halide Türkoğlu, Hafıza Merkezi, MLSA, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu, Brüksel, Lyon, Paris, Amsterdam Barosu yetkilileri ve Almanya Büyükelçiliği takip etti.

KAMERA KAYDI MUAMMASI

Tutuksuz yargılanan sanık polislerin bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada ilk olarak Mardin Kebap Evi sahibi Cihan E. tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanı, tanığı yanına çağırarak dükkanın içerisinde yer alan paravanın fotoğrafını göstererek, “Ne zaman yapıldı” diye sordu. Paravanın 2012 ile 2013 yılları arasında yapıldığını söyleyen tanık, paravanın sonradan sökülmediğini, kapının halen durduğunu söyledi. Avukat Mahsuni Karaman’ın sorularını yanıtlayan tanık, “Silah sesinden sonra kendimizi üst katlara attık. Görüntü kaydı olan oldu mu, olmadı mı bilmiyorum” dedi. Tanığa abisinin çektiği görüntü hatırlatıldı. Abisinin olaydan yaklaşık 3-4 ay sonra intihar ettiğini söyleyen tanık, abisinin telefonunun hastanede kendilerine verildiğini, telefon eski olduğu için attıklarını söyledi. Kamera kayıtlarının arızasız olarak çalıştığını söyleyen tanık, dış mekanı gösteren kameranın bulunmadığını ileri sürdü.

İDDİA MAKAMINA AVUKATLARDAN ELEŞTİRİ

Sanıkların ve avukatlarının konuşmadığı duruşmada Türkan Elçi’nin vekili avukat Tuğçe Duygu Köksal söz aldı. Tanığın “dışarıyı gören kamera yoktu” beyanına karşın dosya içeriğinde dış cepheyi gören bir kamera görüntüsünün mevcut olduğunu söyleyen Köksal, tanığın abisinin intiharına dikkat çekti. O tarihlerde keşfe çıkıldığını hatırlatan Köksal, tanığın abisinin intiharının şüpheli olduğunu söyledi. Tanığın abisinin ölümüyle ilgili dosyanın ve otopsi raporunun intikal ettirilmesini talep eden Köksal, “Elimizde 27 Mart 2020 tarihli hedef süre belgesi var. Diyor ki; 330 günde yargılamanın tamamlanması planlanıyor. Biz yargılamanın otopsisini yaptık. Olaydan tam 7 ay sonra ilk duruşma gerçekleşti. Yılda 2 celse görülüyor. Bir önceki duruşma ile bu duruşma arasında 8 ay süre verildi. Bu 8 aylık süreçte ne yapıldığına bakıyoruz, hala rapor bekleniyor. Keşif taleplerinin değerlendirilmesini istiyoruz. Sorumlu amir Vedat Gönen bugüne kadar neden dinlenmedi? Keşifte tanıklar ve sanıklar hazır bulundurulmalı” diye konuştu. Köksal ayrıca soruşturma makamının bu dosyada ifade almak dışında bir şey yapmadığını söyledi.

Köksal’ın ardından söz alan avukat Deniz Özbilgin, bu celseye çok ciddi bir çelişkiyle başlandığını söyledi. Mardin Kebap Evi kamerasının olay yerini gördüğünü ve bu cihazdaki görüntülere hala ulaşılamadığını hatırlatan Özbilgin, “Mahkeme de cihaz üzerinde oynama olduğunu biliyor. Biz kameranın niye açılamadığını öğrenmek istiyoruz” dedi. Polis kamerasındaki 12 saniyelik boşluğa da dikkat çeken Özbilgin, “8 yıl olacak hala kamera kaydı kovalıyoruz. Niteliksiz bir iddianame üzerinde çırpınıp duruyoruz” ifadelerini kullandı.

EREN’DEN DAVUTOĞLU’NA ÇAĞRI

Duruşmada söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Mahkeme başkanına seslenerek, “Zaman zaman karşı karşıya geldik. Kararlarınızı eleştirme hakkına sahibiz. Sizinle uyuşamadığımız, anlaşamadığımız noktalara vurgu yapmamız gerekiyor. Sizin önünüze Dört Ayaklı Minare’nin dışına taşan bir dosya gelmedi. Biz size, ‘savcılığın soruşturma aşamasında yapmadığını kovuşturma aşamasında yapalım’ dedik. Biz bunları size anlattık ama sizin bize karşı bir ön yargınızın olduğunu düşünüyoruz, bunu gidermemiz lazım” dedi.

Kamuoyu baskısı olmasa mahkemenin iddianameyi kabul etmeyeceğini söyleyen Eren, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu dosyada sanık olan kişinin tapelerini ‘dosyayla ilgisi yok’ diyerek reddettiniz. Her basın açıklamamızda bu cinayetin siyasi olduğunu söyledik. Bizim de dile getirdiğimizi dile getiren dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu dinlemekten vazgeçtiniz. Dönemin başbakanının bu açıklamayı neden yaptığını merak etmiyor musunuz? Buradan kendisine sesleniyorum. Madem ki mahkeme dinlemiyor, o halde kendisi kamera karşısına çıkıp bildiklerini anlatsın.”

Tahir Elçi cinayeti öncesinde bir televizyon programıyla başlayan lince değinen Eren, Tahir Elçi’nin o program sonrasında yaptığı açıklamaların tümünde ölüm tehditleri aldığına yönelik beyanda bulunduğunu söyledi. Bu dosyanın sıradan bir cinayet davası olmadığına dikkat çeken Eren, “Sanıkların yüzlerini bile göremiyoruz. Duruşmada hazır olmalarını talep ediyoruz” dedi.

TÜM TALEPLER REDDEDİLDİ

Duruşmaya verilen 2 saatlik aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, TÜBİTAK’TAN beklenen raporun akıbetinin sorulmasına, sanıklar hakkındaki adli kontrolün devamına, keşif talebinin TÜBİTAK’TAN rapor geldikten sonra değerlendirilmesine, Mardin Kebapevi sahibi Cihan E.'nin abisinin ölümüyle ilgili soruşturma dosyası ve otopsinin getirilmesiyle ilgili talebin reddine, teftiş heyeti ve istihbaratçılar ile ihbarcıların dinlenmesi talebinin reddine, olay yerinde bulunan polis memuru Vedat Gönen'in keşifle birlikte verilecek nihai kararla değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı 29 Kasım'a erteledi.

Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Duruşma hakkında verilen bilgilerin ardından "Soruşturma savcısının cezasızlıkla yaklaştığını görüyoruz. Hakikatin ortaya çıkması için mücadelemiz devam edecek" denildi.