Urfa’nın Siverek ilçesinde yaşayan Ahmet Usta (69), 45 yıldır Karacadağ'ın ünlü bazalt taşlarına sanat katıyor. İlerleyen yaşı ve hastalığı nedeniyle 6 yıl önce mesleğe ara veren taş ustası, şimdilerde evinde bazalt taşlarını yontarak aslan figürü, ev aletleri, el değirmeni gibi eserler yapıyor. 

Dünyada betonla yükselen gökdelenler ve devasalaşan kentler, taş sanatını müzelerde sergilenen birkaç esere hapsetti. Günümüzde taşı cisme dönüştüren, bir diğer adıyla taş ustası ya da yontmacıları azaldı. Geride kalanlar ise bir köşede unutuldu. Urfa’nın Siverek ilçesi hemen hemen her köşesinde taş ustalarının bazalt taşlardan yaptığı ev, kervansaray, cami ya da konağa rastlamak mümkün. Siverek’te yaşayan taş sanatı ustası Ahmet Usta, 45 yıllık meslek serüvenini ajansımıza anlattı.

Ermeni Yani’nin çırağı

Babasından bu mesleği öğrendiğini söyleyen Usta, babasının taş sanatı ile tanışmasını ise şöyle anlattı: “Babam bir gün sokaktan geçerken, ismi Yani olan bir Ermeni taş ustasının duvar ördüğünü görür. Bu ustayı izlemeye başlar. Ermeni usta babamı yanına çağırarak, ‘Sen beni izliyorsun. Duvar örmeye merakın var. Yarın gel yanımda çalışmaya başla. Seni usta yapacağım’ der. Babam ilk başta zordur diye kabul etmez. Usta ısrar eder. Babam ertesi gün Yani’nin yanında çalışmaya başlar. O zamanlar 15 gümüş para yevmiye ile çalışır. İlk yıl amelelik yapar. Babamın dediğine göre ilçede Êgop, Yani ve Moho adında 3 tane Ermeni taş ustası varmış. Onların yanında 55 taş yontmacısı çalışıyormuş. Babam 5 yılın ardında hem taş ustası hem yontmacısı olmuş. Yani usta ile babam daha sonra ortak oldu ve ortaklıkları 25 yıl sürdü. Ermenilerden bu mesleği ilk babam öğrendi.

Ermeni ustalar

Yani’nin bir süre sonra evinin talan edildiğini söyleyen Usta, “Babam ustasına çok saygı duyardı. İlçedeki taş yapıların bir çoğunu Ermeniler yaptı. 50 yıl öncesine kadar Müslümanların hepsi Ermenilerin öğrencileriydi. Babam, ‘Hangi meslek olursa olsun tüm mesleğin ustaları Ermenilerdi. Sanatı onlardan öğrendik’ derdi. Demirci, marangoz, fırıncı, bakırcı bunların hepsi Ermeniler tarafından ilçede yayılmış. Biz sanatı Ermenilerden öğrendik. Müslüman olarak sanatçı yoktu. Eskiden ilçede belki 100 tane usta vardı. Şu an benden başka taş yontmacılığı yapan yok. Eskilerden sadece ben kaldım. Bir tane Ermeni taş yontma ustası vardı. Büyüdüğümde Ermeniler çok az kalmıştı. Bu insanlar sanatı dedelerinden öğrenmişti. Hepsi ustaydı” dedi.

Sayısız yapı

Elinde taşa şekil verdiği materyalleri göstererek hepsinin Ermenilerden kendisine kaldığını söyleyen Usta, bu mesleğe 13 yaşında başladığını söyledi. İki erkek kardeşi ile birlikte taş ustası olduğunu söyleyen Usta, “Bir kardeşim bu mesleği çok erken bıraktı. Benim bir küçüğüm de usta oldu. Ama taş yontmayı bilmiyordu. Kışın evlerin kapı ve pencerelerine nahit yapardık. Yazın da duvar örerdik. 45 yıl boyunca bu işi yaptım. 6 yıldır kalbimden yaşadığım rahatsızlıktan dolayı bu mesleği bıraktım. İlçedeki Hasan Çelebi Cami’sinin yıkılan duvarlarını yaptım. O camiyi yapacak kimse yoktu. Yine ilçedeki Eyyubiye Camisi, Selim Pınar Camisi ve Bahçeli Evler Camisi’ni yaptım. Hatırladığım kadarı ile 5 ya da 6 camiyi yaptım. Bunun yanına restore ettiğim birçok cami ya da yapı var. Ankara ve İstanbul’da yaptığım yapılar var. Yaklaşık 25 fırın yaptım. Sayısız ev ve mezar yaptım” dedi.

‘Sanata saygı kalmadı’

Bölgede bulunan siyah taşları (Bazalt) kendi eliyle yontarak eserler yaptığını söyleyen Usta, “Bunları satmıyorum. Bunları yapmamdaki amacım, bir gün ölürsem arkamdan beni hatırlatacak bir eser olması. Şimdi sanata saygı yok. Artık beton var. 69 yaşındayım. Bu mesleğin yok olmasına üzülüyorum. 3 tane oğlum var, hiçbirine öğretemedim. Çünkü bu meslek öldü artık. Taş duvar bittikten sonra bu meslekte öldü. Bu meslek insanları doyuramayacak duruma geldi. Hükümet bu mesleğe sahip çıkmıyor. O kadar yıl çalıştık. Şimdi doğru dürüst maaş alamıyoruz. Emekli maaşı olan bin 800 lira olmasa aç kalacağız. Eskiden saygı vardı. Şimdi saygı yok” diyerek yakındı. (AJANSLAR)

Editör: TE Bilişim