ÖZEL HABER/Güneş OCAĞA-Ceren AKYIL

Kamuoyunda büyük yankı uyandıran sosyal medyadaki paylaşımlar, Haziran 2015’te Diyarbakır’da İlahiyat Fakültesi öğrencisi Nur Sena Düzgün’ün yaşamını yitirmesiyle de gündeme gelmiş, Düzgün’ün bıraktığı notta bir akademisyene işaret edilmişti. Üniversitelerde yaşanan ihlallere karşı sessizlik kültüre yönelik eleştiriler, #MeToo hareketi ile farklı bir boyuta taşındı.

AİLELERDE KAYGIYI ARTIRDI

Konuya dair Güneydoğu Ekspres’e konuşan Diyarbakırlı Pedagog ve Aile Danışmanı İnci Aydın, son dönemlerde yaşanan olayların ailelerde ciddi düzeyde kaygı oluşturduğunu belirterek, ebeveynlerin gençlerle kuracağı sağlıklı iletişimin önemine vurgu yaptı.

Üniversitelerdeki Cinsel Saldırı Ve Şiddet Ifşaları4

ÖĞRENCİ-ÖĞRETMEN İLİŞKİSİ

Öğretmen ve öğrenci ilişkisine değinen Aydın, şunları ifade etti: “Öğrenci ve öğretmen ilişkileri, yapısı gereği belirgin bir güç dengesizliğini barındırıyor. Öğretim üyesi; not verme, yönlendirme, referans sağlama ve akademik geleceği etkileme gücüyle öğrencinin hayatında son derece belirleyici bir konumda. Bu nedenle bu ilişkide sınırların net, güvenli ve profesyonel olması yalnızca etik bir gereklilik değil, aynı zamanda psikolojik bir zorunluluk.

Böylesi bir sınır aşımı, öğrencide öncelikle güvensizliğe ve yoğun strese yol açıyor. Öğrenci, gücün öğretim üyesinden yana olması nedeniyle rahatsız olduğu bir davranışa ‘hayır’ diyemeyebiliyor. Bu durum zamanla, güven duyduğu eğitim ortamının tehdit edici bir alana dönüşmesine neden olabilir.

Üniversitelerdeki Cinsel Saldırı Ve Şiddet Ifşaları2

Sınır ihlallerinin bir diğer etkisi ise öğrenciyi duygusal manipülasyona açık hale getirmesi. Öğretim üyesiyle kurulan sağlıksız bir ilişki dinamiği, öğrencide bağımlılık, suçluluk ya da ‘öğretmene karşı bir yükümlülük’ hissi oluşturabilir. Bu tür ilişkiler, kişinin hem akademik motivasyonunu hem de benlik algısını olumsuz etkiliyor.
Sonuç olarak, akademik ortamlarda profesyonel sınırlar, hem öğrenciyi hem de öğretim üyesini koruyan temel bir güvenlik çizgisi. Sınırların belirsizleştiği her durumda, öğrencinin ruh sağlığı ciddi risk altına giriyor. Bu nedenle üniversitelerin, güvenli ilişkiler ve etik tutum konusunda güçlü bir kurum kültürü oluşturması, bugün her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor.”

ENDİŞELER DERİNLEŞTİ

Aydın, ailelerin çocuklarını üniversiteye yalnızca eğitim almak için değil, sosyalleşmeleri ve güvenli bir ortamda yetişkinliğe geçmeleri için gönderdiklerini hatırlatarak, yaşanan taciz ve istismar vakalarının endişeyi derinleştirdiğini söyledi. Aydın, “Gençler herhangi bir sorun yaşadıklarında ailesiyle paylaşmazsa, aile çocuğunun kimlerle görüştüğünü bilmezse kaygı kendiliğinden artıyor. Bu nedenle iletişimin güçlü olması son derece önemli” dedi.

Üniversitelerdeki Cinsel Saldırı Ve Şiddet Ifşaları3

“ZARAR HER ZAMAN GÖRÜNMEZ OLABİLİR”

Kötü niyetli kişilerin gençlere karşı rol yaparak yaklaşabileceğini belirten Aydın, en küçük şüphenin bile aileyle paylaşılması gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:

Diyarbakır’da gündem olmuştu, Kent Konseyi toplanıyor
Diyarbakır’da gündem olmuştu, Kent Konseyi toplanıyor
İçeriği Görüntüle

“Kimden zarar geleceğini bilemeyen gençlerimiz de olabilir. Bu yüzden en ufak sorunda bile ailelerine bilgi vermeleri önemli. Gençlerin kendi baş etme becerilerinin gelişmesi, çözemediğinde destek isteyebilmesi gerekiyor.”

“ELEŞTİREL TUTUM GENCİ İÇİNE KAPATIYOR”

Üniversite öğrencilerinin yetişkinliğe adım attığını hatırlatan Aydın, ailelerin yargılayıcı ve cezalandırıcı tutumlardan kaçınması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“‘Ne yaptın, nasıl böyle davranırsın?’ gibi suçlayıcı ifadeler iletişimi zedeler. Gencin ailesine kapanmasına yol açar. Oysa anlayışlı ve destekleyici bir aile ortamı, yaşanan sorunların paylaşılmasını ve çözüm üretilebilmesini sağlar.”

“HUKUKİ SÜREÇ AİLELERİN PSİKOLOJİSİNİ ETKİLİYOR”

Cinsel istismar ve taciz vakalarında hukuki yaptırımların ailelerin kaygı düzeyini doğrudan etkilediğine dikkat çeken Aydın, delil yetersizliği nedeniyle sonuçsuz kalan dosyaların güvensizlik oluşturduğunu dile getirdi. Aydın, “Aileler, ‘Benim çocuğumun başına bir şey geldiğinde karşı taraf ceza almayabilir’ kaygısını taşıyor. Bu durum psikolojik yükü artırıyor” dedi.

“GENÇ KENDİNİ YALNIZ HİSSETMEMELİ”

Aydın, öğrencilerin adli süreçlerde aileleriyle birlikte hareket etmesinin özgüvenlerini güçlendirdiğini belirterek, aile desteğinin önemini şu sözlerle özetledi: “Çocuk ne yaşarsa yaşasın, aile ‘ben senin arkandayım’ hissiyatını vermeli. Bu destek gençlerin psikolojik dayanıklılığı için çok kıymetli.”

Muhabir: Güneş OCAĞA / Ceren AKYIL