AHMET SÜNBÜL - ÖZEL

Diyarbakır'da bir dönem yaptıkları mesleklerle anılan işin erbabı olan taşıyıcılar, makineleşme ile birlikte artık yok. Deveciler, faytoncular, katırcılar, eşekçiler kentin sayılı erbapları arasında yer alırlardı. Birçok aile yaptıkları bu işle birlikte anılırdı. Çünkü yaptıkları meslek sayesinde kent dokusunun ayrılmaz bir parçası ve ekonominin ulaşımda ana görevini görüyorlardı. Develerin yerini kamyonlar, eşek ve katırların yerini traktör ve kamyonetler, faytonların yerini ise taksiler aldı. Ulaşım ve yük taşımacılığı için kullanılan yöntem, motorlu taşıtların günlük hayata girmesiyle birlikte tek tek yok olmaya başladılar.

KENT DOKUSUNUN TAŞIYICILARI

Onlarca medeniyete ev sahibi yapmış olan Diyarbakır, mimari dokusu yanında, sosyal, kültürel, inançsal dokusunu çeşitliliği ile günümüze taşımıştır. Binlerce yıldan süzülüp gelen kent dokusunun taşıyıcıları doğal olarak meslek erbaplarıdır.  Bu meslekler ve erbapları yetenek ve ilgilerinin yanı sıra geleneksel olarak etnik ve inançsal özelliklerini, dillerini icra ettikleri mesleklerle de sürdürmüş ve korumuşlardır. Suriçi, kadim Diyarbakır’ın bizzat kendisidir ve dokusu ve meslek grupları ilişkisi de eskidir. Bu ilişki, farklı yapı, etnik gruplar vb. olsa da Cumhuriyet dönemi öncesinde de kendisini ortaya koymaktadır.

Farklı uygarlıkların yaşam alanı olmuş kentin dört bir yanını saran Surlar, Diyarbakır sakinlerini ve yöneticilerini dış saldırılara karşı koruma görevi görüyordu tarihte.

DİYARBAKIR ZOR BİR KALE

Kale kent Diyarbakır’ın kapıları her gece kapatılıp sabah tekrar açılırdı, hatta eğer istenirse yıllarca açmadan kalınabilecek özelliklere sahipti. Çünkü kentin su ihtiyacı, surların altından akan "Anzele" ismi verilen yer altından çıkan suyla karşılanırdı. Gıda ihtiyacı ise geniş sur içi tarla ve bahçeleriyle korunaklı burçlar sayesinde karşılanırdı. Surların iç kısmını çevreleyen bu tarla ve bahçelerde meyve, sebze ve buğday gibi tahıl ürünleri yetiştirilirdi. Bu özellikleriyle tarih boyunca ele geçirilmesi zor bir kale kent idi Diyarbakır.

Diyarbakır'da Cumhuriyet ile birlikte kentin barınma ve mesken dokusu hızla değişime uğrar. Surların hemen yanı başında balçıktan evler çoğalır.

Tarihi kesme taşlı, tavanı toprak iki katlı evlerin yerini çok katlı harman tuğlalı ve beton yığma evler almaya başlar. Harman tuğla ve kum taşıyıcılar kentin Suriçi’ni tarihi ve mimari dokusuna dönemin belediye başkan ve yakınlarının ihtiras ve izinleriyle bozarken aynı zamanda surların hemen dışında 2–3 katlı, bahçeli modern evlerin ve ilk binaların yapılmasına sebep olur.

TAŞIYICI MESLEK GRUPLARI

Araştırmacı yazar Ramazan Ergin'in "Eski Diyarbakır'da taşıyıcılar, kum taşıyıcıları, eşekçiler" adlı makalesinde Cumhuriyet döneminde eski mahallelere eklenen yeni mahalle adlarından Diyarbakır’a geliş tarihleri anlaşılan ve yeni meslekler edinen veya bazı eski meslekleri sürdürenler ve yaşadıkları semtler şunlardır:

Öncelik sırasına göre Kelekçiler baştadır. Onlara bağlı çalışan Katırcılar ise Kelekçilerin Dicle nehri üzerinden getirdikleri yasal ve kaçak odunları Dicle nehri kıyısından Saray Kapı-Kurşunlu Camii civarında odun tüccarlarına taşımaktı. O zamanlar taşkın Dicle nehri üzerinde sayıları elliyi bulan Kelekçilerin getirdikleri odunlar makineleşme ve yol olmadığından ancak Katırlarla taşınabiliyordu.

Keleklerle taşınan bu odunlar Ermeni kadayıfçılar ile ekmek fırınlarına, askeri birliklere ve halka satılırdı. İlk olarak yerleştikleri Yeni Kapı ve Saray Kapının alt kısımlarından odun getiren Ermeni Kelekçilerin yerini alanlar çoğunlukla Eğil ilçesindendirler. Aynı şekilde Bingöl'den gelip kente yerleşen ve Ermeni kadayıfçı ile fırıncıların yanında çalışanların çocuklarının bugün aynı işi yaptıklarını ve bu konuda marka sahibi olduklarını görmek mümkün.

Deveciler:

Develerle uzak diyarlardan Diyarbakır’a mal alıp getirirlerdi. Uzun yolculuklar- Hac gibi- deve kervanları ile yapılırdı. Develerin kendileri azalsa da Diyarbakır da bu işi yapan aile bireylerinin (Mala Deveciyan) Deveci Ailesi- olarak tanınması ve itibarla bahsedilirler. Develer uzun yıllar yük ve taşıma işinde kullanıldılar. En son, 1950'lere kadar değirmen dinglerinde çalıştırıldılar. Buralarda katır ve eşeklerin kullanılması ile devecilik mesleği de tarihe karıştı bir anlamda.

Faytoncular:

Bir dönem taksiler olmadığı için aynı görevi gören Faytoncular iki at ile kentin ana sokaklarında hasta taşıma işini de yaptıkları söylense de Hançepek Mahallesi’nden aşağı olduğu için “Aşağı Mahalle” denilen mahalleye müşteri taşıma işinde kullanıldılar yıllarca. 1980’li yıllardan sonra yavaş yavaş faytonların yerini ticari taksiler almaya başladı. 1990’lı yıllarda tamamen ve hiç yokmuşlar gibi meslekleriyle birlikte kendileri de sırra karıştılar.

Eşekçiler:

Dicle nehrinin yatak kenarlarında suların taşma ve çekilme izleri bugünün katları ile ifade edildiği yıllarda batağa bulaşmamış kum ocaklarından kum getirme imkânları azdı. Suriçi ara ve ana sokakların temizliği için çöp taşımacılığı, değirmenlere un götürüp getirme, tuğla ve kum taşıma için en pratik ulaşım aracı eşekti. Ulaşım imkânsızlığı nedeniyle eşek başına iki yük hesabıyla kumlar taşınırdı.

Diyarbakır’ı terk eden, terk etmek zorunda bırakılan gayr-ı Müslimlerden alınan eski evlere, briket-harman tuğla evlerin benzeri evler Suriçi’nde bazen eskiler tamamı ile yıkılarak, bazen 3–4 ailenin kalacağı bölmelere ayrılarak tahrif edilmeye başlanır Cumhuriyetin ilk yıllarında. Suriçi’nde beton yeni evlerin kat sayıları artarak çoğalan binalar yükseltilir. Belediyeler çok katlı ruhsatlar vermeye başlayınca Eşekçilere büyük iş düşer.

Doğal olarak 3–8 arası eşeği olan kum taşıyıcılar çoğalır. Bu tahribatlar başlangıcında kum taşıyıcıların etkisi olmasına rağmen makineleşme ile motorlu araçların çoğalması 1970’li yılların ikinci yarsından sonra katlanarak devam eder.

EŞEKLER ÇÖP TAŞIMADA KULLANILIRDI

Taşıyıcılık mesleğini eşeklerle yapanlar arasında en profesyoneller kum ve çöp taşıyıcılarıydı. Bunların 2–8 arası eşekleri vardı. Genellikle müteahhit üzerinden belediyenin çöp taşıma işlerinde çalışanlar ile kendi eşekleri ile kum taşıyanlardı. Toplanan çöpler sonradan Surda açılan, Sancılı Ziyaret ile Alpaslan İlköğretim Okulunun arasındaki Sur'da açılan delikten dökülürdü. Çöp dökme alanı motorlu araçlar kullanılmaya başlandıktan sonra Kırklar dağının alt kısmına Dicle Nehri'ne dökülmeye başlandı.

Diyarbakır'da eşekler yalnız çöpçülük de değil, diğer hizmet alanlarında da kullanılırdı, Hevsel Bahçeleri’nden getirilen sebze ve meyveler bunların sırtında girerdi şehre, çay önünden odun bunlarla getirilirdi kente.

Hevsel Bahçeleri’nde bahçeden yetiştirdiklerini toplayıp aynı adla anılan pazara götürmek için kendi eşekleri vardı. Tuğla ve odun taşına işleri de eşeklerle yapılıyordu. Aynı şekilde eşekler değirmenlere yük taşıma işinde de kullanılıyordu.

MAKİNELEŞME İLE BU MESLEK ERBABLARI DA TARİHE KARIŞTI

Diyarbakır kent yaşamında Cumhuriyet ile birlikte gelişen modernleşme sürecinde kent dokusuna kırsal kesimden gelenlerin kendilerine göre yeni meslekler ve meslek grupları oluşmuştur. Bu yeni meslek grupları kültürel, sosyal ve siyasal hayata önemli oranda etki etmişlerdir. Modernleşme sürecinde şehrin yeniden yapılanmasında rol oynayarak kadim yapının dokusunun, biçiminin farkında olmadan değişimine hizmet etmişlerdir. Ancak devamında modernleşme hem bu mesleklerin hem de meslek sahiplerinin dönüşmesine neden olmuştur. Kum taşıyıcıları özellikle mimari alanda Suriçi’nin çarpık yapılaşmasında rol oynayan beton binaların yükselmesine katkı sunmuşlardır. Motorlu araçların çoğalması ve gittikçe küçülmesi nedeniyle şehrin dar sokaklarına girebilecek duruma gelmesi, şehrin sur içinden taşması da bu kentte bazı mesleklerin ortadan kalkmasına neden olmuştur.

Şehrin her sokağını, her gelen ve gidenini, çeşitli ve farklı eşrafını tanıma imkânına sahip bu meslek gruplarındaki bazı aileler sivrilerek şehrin yeni biçimlenmesinde kendilerine yeni yerler tutarken (deveciler, katırcılar gibi...), bazıları ise tutunamayarak şehri terk etmek ve başka geçim alanlarına yönelmek zorunda kalmışlardır

Editör: Ahmet SÜNBÜL