ÖZEL HABER-Ceren AKYIL

DEM Parti Ağrı Milletvekili ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Dr. Heval Bozdağ, gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e; Türkiye’de sağlık politikalarının geldiği noktayı, demokratikleşme konusunda yürütülen Meclis çalışmaları ve Kürt meselesine dair güncel tartışmalar bağlamında değerlendirdi. Sağlığın anayasal bir hak olmaktan çıkarılarak piyasa ilişkilerine terk edildiğini belirten Dr. Bozdağ, özellikle anadilinde sağlık hizmeti konusunun iktidar tarafından sistematik biçimde görmezden gelindiğini vurguladı.

“MEVCUT SİSTEMDE TOPLUMSAL SAĞLIK KURGUSU GERİ PLANA İTİLDİ”

Bozdağ, mevcut sağlık politikalarının koruyucu ve birinci basamak hizmetleri geri plana ittiğini, kamu kaynaklarının özel hastaneler ve şirketler lehine kullanıldığını belirterek, “Devlet kamusal yükümlülüğünü yerine getirmiyor, sağlık kar ve rant alanına dönüştürüldü. Bu koşullar altında bizim asıl konumuz olan mesele toplumsal sağlık ve sağlığın toplumsallaşması meselesi. Mevcut sistemde toplumsal sağlık kurgusu çok geri plana itilmiş durumda. Toplumsal sağlık, sağlığın toplumsallaşması dediğimiz mesele nasıl olacak? İçinde bulunduğumuz süreç de aslında bununla çok ilişkili. Çünkü bu sürecin sonunda toplumun hayal ettiği ya da en azından Kürt mücadelesinin nihai olarak varmak istediği şey demokratik özgür bir toplum. Çünkü özgür ve demokratik bir toplumda kişi kendini özne kılabilir, gerçekleştirebilir. Ve kişi kendini gerçekleştirebiliyorsa aslında tam bir iyilik halinden bahsedilebilir” dedi.

Dem Partili Vekilden, Anadilde Sağlık Hakkı Talebi2

“SAĞLIĞA ANA DİLİNDE ULAŞMAK ÖNEMLİ”

“Anadilinde olmayan sağlık ne eşit ne niteliklidir” diyen Bozdağ, Kürt illerinde tercüman aracılığıyla verilen hizmetlerin yanlış tanı, gecikmiş tedavi ve ciddi mağduriyetlere yol açtığını ifade etti. TÜİK verilerinde anne, bebek ve çocuk ölümlerinin yüksekliğine dikkat çeken Bozdağ, bunun nedenlerinden birinin de anadilinde sağlık hizmeti eksikliği olduğunu söyledi. Bozdağ, “Anadilinde yaşam meselesi zaten Kürt meselesinin ana ayaklarından biri ve burada bir çözüm üretilemeyecekse o zaman neyin çözümü bu? Sormak lazım. Kürt toplumunun ya da demokratik kamuoyunun mücadelesinin beklentileri aslında asgari beklentiler. Demokratik bir toplumda, demokratik bir ülkede olması gereken şeyler. Ama biz bundan buradan doğru da geride kalındığını görüyoruz” diye konuştu.

“DEM PARTİ’NİN SUNDUĞU KOMİSYON RAPORU İKTİDARLA UYUŞMUYOR”

Meclis’te yürütülen demokratikleşme çalışmalarına da değinen Bozdağ, DEM Parti’nin sunduğu raporlarla iktidarın yaklaşımının örtüşmediğini belirterek, “Toplum eşitlik, özgürlük ve kimliklerin tanınmasını istiyor. Anadilinde yaşam ve sağlık bu taleplerin temelidir” diye kaydetti.

CHP’liden CHP’liye: Kürtlerin inkarı tarih oldu
CHP’liden CHP’liye: Kürtlerin inkarı tarih oldu
İçeriği Görüntüle

“YENİ TOPLUMSALLIK DEMOKRATİK OLMAK ZORUNDA”

Bozdağ, “Sağlık toplumsal bir olgudur. Özgürleşmeyen toplum sağlıklı olamaz. Anadilinde üretilen ve toplumsallaşan sağlık bilgisi hastalıkları önler, demokratik toplumun temelini güçlendirir. Kürtler açısından bu sağlık bilgisi nasıl gelişecek ? Tabiki bu sağlık bilgisini en iyi nasıl anlayacağı, kavrayacağı, nasıl pratiğe dökeceği, nasıl kendisini katacağı ile ilgilidir. Buda anadilini kullanarak gerçekleşir. Geldiğimiz noktada sağlığın toplumsallaşması bir ödev olarak önümüzdeyse eğer şimdiye kadar yaratılan sağaltım süreçleri de binlerce yıllık birikim de değer kazanıyor aslında. Bu değer kişilerin ve toplumların özleriyle, kültürleriyle, yaşam biçimleriyle, dilleriyle anlam ve kavram yüklemeleriyle çok ilişkili. O yüzden yeni toplumsallık demokratik olmak zorunda ve geçmişle bugün arasındaki toplumların kendi öz bağlarını kurabilmelerini de kolaylaştıran, sağlayan bir yerde olmak zorunda. Çünkü toplumsal süreçlerin aksaması, kopması, burada bazı engellerle karşılaşılması toplumlar için travmatik süreçlerdir. Bu da tabii ki bizim bakış açımızla toplumu sağlıksızlığa iten ve sağlıksız kılan süreçlere tekabül ediyor. Özgürleşmeyen toplumlar maalesef ki sağlıksız toplumlar olmak durumunda kalıyorlar. O yüzden sağlık toplumsal bir olgudur. Toplumun faaliyetleri, toplumun ilişkileri sonrasında sağlık bilgisi üretilir. Yeniden bunun farkına varmış olup bu farkındalık ile hareket etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Ceren AKYIL