Fuat Bulut / Özel Haber

DİYARBAKIR - İngiltere’de doğan ve küçük yaşlarda Türkiye’ye gelip oyunculuk alanında büyük başarılara imza atan Yeşilçam’ın emektar isimlerinden Suna Yıldızoğlu, 1-4 Haziran tarihleri arasında düzenlenen 1. Kısa Film Festivali’nde “Emek Ödülü”nü aldı. Suna Yıldızoğlu, dört günlük Diyarbakır izlenimini gazetemize verdiği mülakatta anlattı.

Sayın Suna Yıldızoğlu’na yönelttiğimiz sorula ve yanıtları şöyle:

*İlk olarak Diyarbakır’ı size sormak istiyorum. Dört gün boyunca kentimizde vakit geçirdiniz. Neler söylemek istersiniz?

Daha önce Batman ve Mardin’e gitmiştim. Ama ilk kez Diyarbakır’da bu kadar uzun süreli kaldım. Şöyle bir durum var.  Herkesin bir önyargısı var ya işte benim pek yoktur.  Sur’lardaki ağaçlandırmalar ilk dikkatimi çeken şey oldu. Çünkü ağaçları çok seviyorum. Hemen fotoğraf çekip sosyal hesaplarıma koydum. Arayan arkadaşlar dalga geçti. Sen İzmir’de misin, Paris’te misin? diye. Hakikaten insanların düşüncesi çok farklı. Daha ağır bir hava bekliyorlardı. O kadar acı, ağır bir hava yaşamasına rağmen hafif bir hava var. Sanatsal bir ortam var burada.

*Ağır bir hava derken…

Ülke genelinde ağır bir hava yok mu sizce. Karabulutlar dolaşıyor ülkemin üzerinde. Buraya geldiğimde hafif bir hava ile karşılaştım. Derinliği olmayan bir havayı kastetmiyorum. Yani yıkımdan sonra tekrar doğmak var ya sizlerde o var.  Sadece bir kez değil, birkaç kez yıkımlar yaşadınız. Anka kuşu gibi. Tekrar doğmak ve hafif doğmak. Bazen kelimelere dökmek zor oluyor. Ben resimlere döküyorum.

*Nereleri gezme fırsatı buldunuz, sizi en çok ne etkiledi?

On Gözlü Köprü’ye gittim. Orayı çok sevdim. Hatta düğün vardı. İnsanlar eğleniyordu. Resmen bir film sahnesi gibiydi. Keçi Burcu’na gittim. Oradaki Güneş Tapınağı’na hayran kaldım. Hanları gezdim. Kaldığım otelden Sur’un yıkım olan bölümlerini gördüm. Duvarda kurşun duruyor hala. Bosna Hersek aklıma geldi. İnsanlar birbirine saçma sapan şeyler yapıyorlar. Kızıyorum yaşanılanlara.

*Festivalde Sami Hazinses Emek Ödülü’nü aldınız. Merhum Hazinses ile bir anınız var mı?

Kendisi ile henüz oyuncu olmadan önce tanışıyorduk. Kayhan’ın arkadaşıydı. Aktif, esprili bir adamdı. Ben Sami’nin Diyarbakırlı olduğunu bilmiyordum, ödül alırken öğrendim. Komedi ağırlıklı filmlerde oynuyordu.

*Festival organizasyonunu ve gösterilen ilgiyi nasıl buldunuz?

Çok başarılı bir festivaldi. Gerçekten birinci festival gibi değildi. Hayretler içerisinde kaldım çok da sevindim. Kaliteli geçti diyebilirim.

*Günümüzün sinema sektörü hakkında neler söylemek istersiniz?

Aslında şu an Türk sinemasında alt alta bir hareket var. Türk sinemasının önemli bir yere doğru gittiğini görüyorum. Umutluyum.

*Son olarak ne söylemek istersiniz?

Kibarlık, nezaket var burada. İnsanları çok misafirperver. Diyarbakır’da uyuyamadım. 1 saat uyuyorum yine uyanıyorum. Çok iyiyim diyorum. Aşağı iniyorum. Tekrar yukarı çıkıyorum. Çok pozitifim. Burası bir enerji verdi bana. Diyarbakır’ın her yeri bir film sahnesi gibi. Bu yaşıma kadar buraları çok gezdim. Ama ilk kez uzun süreli kaldım. Eski, tarihi kent bir yer. 1980’de doğum günümü kutlamıştım Diyarbakır’da. Füsun Önal, Kamil Sönmez ve Çetin Alp ile birlikte. O günden bugüne çok değişmiş burası. Yakında yine beni çağırsınlar, tekrar gelmek isterim.

Editör: TE Bilişim