Özel Haber: Mehmet TÜRK
Diyarbakır Sur içi, Hazreti Süleyman Camii karşısındaki tarihi sur üzerinde açılan kafenin tüm tepkilere rağmen faaliyetini sürdürmesi, “Bu işletmeye kim göz yumuyor?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Diyarbakır Surları üzerinde ya da bitişiğinde herhangi bir ticari faaliyetin, ilgili koruma kurulları ve yetkili kurumlar olmaksızın yürütülmesi hukuken mümkün değilken, söz konusu kafenin uzun süredir açık olması dikkat çekiyor. Bölgedeki yurttaşlar ve sivil toplum temsilcileri, “Bu cesaret kimden alınıyor?” diye soruyor.
KORUMA KURULLARI NEREDE?
Tarihi eser statüsündeki Diyarbakır Surları, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Sur Belediyesi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü gibi birçok kurumun yetki ve sorumluluk alanında bulunuyor. Buna rağmen, sur üzerinde açılan ve ticari faaliyet yürüten kafe için bugüne kadar herhangi bir müdahalenin yapılmaması kamuoyunda soru işaretleri yaratıyor.

DİCLE NEHRİ ÖRNEĞİ HAFIZALARDA
Öte yandan, Diyarbakır Barosu ve Kent Konseyi’nin, Dicle Nehri kıyısında açılan kafe ve tesislerle ilgili daha önce hukuki ve idari süreçlerde aktif rol aldığı biliniyor. Dicle Vadisi’nde benzer yapılaşmalar için karar alma süreçleri işletilirken, Sur içindeki bu kafe için sessiz kalınması “çifte standart mı uygulanıyor?” sorusunu gündeme getiriyor.
DAHA ÖNCE DE GÜNDEME GELMİŞTİ
Tarihi surlar üzerindeki müdahaleler, daha önce de çeşitli basın organlarında haber olmuş; uzmanlar ve meslek odaları, ticari işletmelerin tarihi dokuya geri dönülmez zararlar verdiğini defalarca dile getirmişti. Ancak Hazreti Süleyman Camii karşısındaki bu kafe özelinde, somut bir yaptırımın hayata geçirilmemiş olması, “koruma mı, görmezden gelme mi?” tartışmasını derinleştiriyor.
KAMUOYUNUN BEKLENTİSİ NET
Kentliler, yetkili kurumlardan şu sorulara açık yanıt bekliyor:
Bu kafe için hangi kurumdan, hangi izinler alındı?
Tarihi surlar üzerinde ticari faaliyete hangi mevzuata dayanarak izin verildi?
Eğer izin yoksa, neden işlem yapılmıyor?
Dicle Nehri üzerindeki tesisler için işletilen süreç, Sur içi için neden işletilmiyor?
Diyarbakır’ın binlerce yıllık mirası üzerinde yükselen bu sessizlik, yalnızca bir kafe meselesi değil; kentin kültürel mirasının nasıl korunduğu sorusunun da özeti niteliğinde.



