ÖZEL HABER / Mehmet Rumet SOYLU – Veli BALTACİ
600 yıllık geçmişiyle ayakta kalma mücadelesi veren kilise, hem bakımsızlık hem de definecilerin kazılarıyla her geçen gün yok oluyor.
1515 yılında inşa edilen Surp Sarkis Kilisesi, bir dönem Diyarbakır’daki iki büyük okuldan biri olarak teoloji eğitimi veriyordu. Ancak 1915 sonrası boşaltılan yapı, zamanla çeltik fabrikasına, deve ahırına ve tahıl ambarına dönüştürüldü. Uzun yıllar boyunca yoksul bir ailenin barındığı kilise, 2015’te yaşanan hendek çatışmalarıyla birlikte ağır tahribat aldı. Son kalan bazalt taşlar ve sütunlar da defineciler tarafından yerinden söküldü.
İÇLER ACISI GÖRÜNTÜ
Kilisede bugün içler acısı bir manzara hâkim. Sütunlar yıkılmış, kemerler çökmüş, defineciler yapının her köşesini kazmış durumda. Ahşap kirişleme sistemi ve toprak dam da çökmenin eşiğinde. Uyuşturucu bağımlılarının mesken tuttuğu yapının bir zamanlar kadınlar mahfili olan bölümü, artık tamamen kullanılamaz hâlde.
600 YILLIK MİRAS TEHLİKEDE
Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi olan Surp Giragos’un vakfına ait olan yapı için Diyarbakır Valiliği “özel mülkiyet” gerekçesiyle kamu müdahalesi yapmıyor. Surp Giragos Ermeni Vakfı’nın restorasyon için, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası ve Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi ile ortak bir proje hazırlanarak, Avrupa Birliği’ne başvuru yapıldı. 600 yılı aşkın bir süredir ayakta kalan bu tarihi değere sahip çıkmanın gerekliliği tüm Diyarbakırlıların ortak düşüncesi.
Sur İlçesi’nin Alipaşa Mahallesi’nde bulunan tarihi yapı, Diyarbakır’ın çokkültürlü geçmişinin yaşayan bir tanığıydı. Ancak bugün ne koruma altına alınıyor ne de restore ediliyor. Uzmanlar, bu hızla devam ederse birkaç yıl içinde Surp Sarkis Kilisesi’nden geriye hiçbir şey kalmayacağı konusunda uyarıyor.