ÖZEL HABER/Ceren AKYIL-Mehmet Rumet SOYLU
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 8 kadından biri meme kanseri tanısı alıyor. Türkiye’de ise bu oran hemen hemen aynı seyrediyor; ancak en büyük fark, hastalığın çok daha genç yaşlarda görülmesi. 1-31 Ekim meme kanseri farkındalık ayı dolayısıyla gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Meme Radyoloğu Uzman Doktor Derya Deniz Altıntaş, meme kanserinin artışına dikkat çekerek, önemli uyarılarda bulundu.
Diyarbakırlı uzmandan uyarı: Meme kanserinde erken tanı yaşatıyorhttps://t.co/ZzOdTE7PFA pic.twitter.com/1JF688nvvA
— Güneydoğu Ekspres (@ekspreshaber_) October 23, 2025
“HER 8 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİ TANISI ALIYOR”
Altıntaş, dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu belirterek, “İnsanlar sadece kadın hastalığı olarak düşünüyor ama 100 hastamızdan biri de erkek hasta oluyor. Erkeklerde daha hızlı ve agresif sergiliyor. Günümüzde ise Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 verilerine göre 8 kadından biri 1’i meme kanseri tanısı alıyor. Bu oran ülkemizde çok farklı olmamakla birlikte aslında ülkemizdeki en büyük fark aynı oranlarla tanı almak. Ülkemizde çok daha genç dönemde tanı alınıyor. Aslında erken tanı ile yüzde 99’un üzerinde iyileşilebilen bir hastalık. Bölgede yeterli bilinç ve farkındalık olmadığı ve bizim hastalarımızın yüzde 50’sinden fazlası geç tanı ile geldikleri için meme kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Bizim isteğimiz bir şekilde meme kanserinin ne olduğunu, erken tanının nasıl alınabileceğini anlatarak insanlarda farkındalık oluşturmak ve erken tanı alarak hayatlarının şifasına vesile olmak” dedi.
“TARAMA SİSTEMLERİ SAYESİNDE ÖLÜMLER YÜZDE 25 ORANINDA AZALDI”
Toplumda hastalık ile ilgili yanlış algılara dikkat çekip tarama sistemlerinin önemine vurgu yapan Altıntaş, şöyle devam etti:
“İnsanlar hekimden bilgi almaktan çok yanlarında olan anneleri, teyzeleri, kız arkadaşları tarafından çoğu zaman yönlendirmek yerine ‘dokunursan dağılır’ şeklinde hiçbir tutarlı tarafı olmayan şekilde bilgilendiriliyorlar. Diyarbakır’daki insanlar ise genellikle ellerine kitle geldikten sonra bile öteliyorlar. Fakat bizim önerimiz dokunulduğunda ele kitle geldiğinde hiç beklemeden doktora gelmeleridir. Ama bununla birlikte bizim erken tanı dediğimiz şey elimize kitle gelme süreci değil. Biz aslında o kitle oluşmadan tanı koymak istiyoruz. Bunun için dünyada ve ülkemizde tarama sistemleri var. Bu tarama sistemleri sayesinde meme kanserlerinden ölümler yüzde 25 oranında azaldı. Aslında bu taramaların zamanında yaptırılması bile erken tanı alınmasına en büyük vesile olarak karşımıza çıkıyor. Tarama programları normalde 40 yaşından sonra başlanıyor. 40 yaşından sonra her kadının mutlaka tarama programına katılması gerekir. Dediğimiz tarama programlarında mamografi kullanılıyor. Ve mamografiler KETEM’de tüm halka yönelik ücretsiz olarak yapılabiliyor. Ama bununla birlikte 40 yaşından önce de tanı konuyor ve özellikle bizim bölgemizde daha sık görünüyor. 20 yaşından sonra kendi kendine muayenelerini yaptırmalarını öneriyoruz.”
“KEMOTERAPİ SÜREÇLERİNE MARUZ KALMADAN ÇÖZMEK İSTİYORUZ”
Kadının genelde vücudunu en iyi bilecek kişinin kendisi olduğunu vurgulayan Altıntaş, son olarak şöyle dedi:
“Özellikle adet ayının 5’inci ve 7’nci günlerinde meme dokusu daha yumuşak oluyor. Kendi kendilerine meme dokularını daha rahat pelpe edebiliyorlar ve bir şey olduğunda onlar çok daha rahat fark edebiliyorlar. Aynı şekilde gözlemlemeleri de çok kıymetli. Erken tanı dediğimiz şey aslında sizin elinizde fark edemediğiniz şeyi bizim görüntüleme yöntemiyle fark ederek çok erken süreçte tanı almanızı sağlayarak ve gereksiz kemoterapi süreçlerine maruz kalmadan çözmektir. Tanı aldıktan sonraki süreçte ise aslında multi disipliner yönetilebilecek bir süreç oluyor. Yani bir genel cerrah meme radyoloğu ve onkoloğun birlikte karar verdiği tedavi süreci ile tedavilerini yaptırmalarını öneriyoruz.”