ÖZEL HABER/Güneş OCAĞA-Ceren AKYIL

Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, yüksek oranda risk taşıyan ve çok önemli bir atık grubu olan tıbbı ve kimyasal atıklar nedeniyle Diyarbakır'ın risk altında olduğunu söyledi.

Kentte atık yönetimi konusunda ciddi eksikliklerin olduğunu vurgulayan Ülgen, "Mevcut durumda hastaneler gibi bazı kurumlarda lokal önlemler alınsa da, bu çözümler yeterli değildir. Üstelik bu atıkların akıbeti konusunda da ciddi bir belirsizlik söz konusudur. Yakılıyor mu, geri mi dönüştürülüyor, yoksa diğer evsel atıklarla birlikte mi atılıyor? Bu sorulara dair yetkililer tarafından kamuoyunu bilgilendirecek şeffaf bir açıklama yapılmamaktadır" dedi.

Dto Başkanı Veysi Ülgen3

"SAĞLIKLI ÇEVRE ÇOK ÖNEMLİDİR"

Çevre sağlığının insan, hayvan ve bitkilerin sağlığı için önemli olduğunu dile getiren Dr. Ülgen, şöyle devam etti: "Sağlık yalnızca bireyin fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olmasıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda çevre sağlığı, hayvan sağlığı ve doğadaki denge de insan sağlığıyla doğrudan ilişkilidir. Bu üç alan aslında bir bütündür ve birbirinden bağımsız düşünülemez. Temiz bir çevrede yaşamak, temiz hava solumak, temiz su içmek ve dengeli beslenmek; yalnızca insan sağlığı için değil, hayvanların sağlığı ve doğadaki ekosistemin sürdürülebilirliği açısından da çok önemlidir. Bu açıdan bakıldığında, özellikle de tıbbi ve kimyasal atık sorunu, yaşadığımız ilde çevre sağlığını önemli oranda tehdit etmektedir. Bazı ülkelerde atıklar kaynağında ayrıştırılmakta; plastik, tıbbi, organik ve diğer atıklar ayrı sistemlerde toplanmaktadır. Ancak atıkların ayrıştırılmadan aynı yerde toplanması çevreye ciddi zararlar verir."

"TIBBİ ATIKLARIN SAÇTIĞI TEHLİKELER"

Tıbbi atıkların doğru bir şekilde ayrıştırılmadığı takdirde büyük tehlikelere neden olabileceğini vurgulayan Dr. Ülgen, "Tıbbi atıklar ayrıştırılmadığı takdirde, su kaynaklarına ve toprağa karışır. Bu kirlilik, toprakta yetişen otlar, meyveler ve sebzeler aracılığıyla besin zincirine girer. Böylece, bu kirli atıklar hem bitkisel hem de hayvansal gıdalar yoluyla insanlara geri döner. Ancak bu geri dönüş sağlıklı değil, aksine hastalık riski taşıyan bir döngüdür. Yani aslında, daha önce kullanıp attığımız zararlı maddeleri yeniden tüketmiş oluruz. Bu da doğal döngüyü bozan ciddi bir durumdur. Bu nedenle tıbbi ve kimyasal atıkların doğaya karışmaması hayati önem taşır. Bu tür atıkların uygun tekniklerle ayrıştırılarak sanayiye kazandırılması gerekmektedir. Özellikle ilaçlardan ve kimyasal maddelerden kaynaklanan atıkların, çevreye değil, kontrollü süreçler aracılığıyla endüstriye yönlendirilmesi gerekir. Böylece bu atıklar enerji üretimi gibi alanlarda değerlendirilerek hem çevre korunur hem de ekonomik katkı sağlanır. Bu sürecin sağlıklı işlemesi ise etkili bir atık yönetim politikası ile mümkündür. Bu politika, sadece bir kurumun değil, birden fazla bakanlık ve ilgili kuruluşun koordineli çalışmasıyla yürütülmelidir. Böylelikle hem toprak ve su kaynaklarının kirlenmesi önlenmiş olur hem de bu atıklar dönüştürülerek ülke ekonomisine kazandırılır. Ne yazık ki ülkemizde bu konuda henüz istenilen düzeyde bir uygulama yok. Bu nedenle sürekli uyarılarda bulunuyor, farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Ancak bu konu kamuoyunda yeterince gündeme gelmiyor. Çünkü çoğu zaman günübirlik yaşıyoruz ve uzun vadeli çevresel tehditleri göz ardı ediyoruz" diye konuştu.

Dto Başkanı Veysi Ülgen2

Diyarbakır'da faciadan dönüldü
Diyarbakır'da faciadan dönüldü
İçeriği Görüntüle

"DİYARBAKIR RİSK ALTINDA"

Diyarbakır’da atık yönetimi konusunda ciddi eksikliklerin yaşandığına dikkat çeken Dr. Ülgen, şunları söyledi:

"Şehir genelinde atıkların ayrıştırılmasına yönelik herhangi bir sistem bulunmamakta ve vatandaşlara bu konuda yeterli bilinçlendirme yapılmamaktadır. Evler ecza deposu gibi, biriken ilaçlar evsel çöplerle birlikte atılıyor. Halk bu konuda bilinçlendirilmeli. Mevcut durumda hastaneler gibi bazı kurumlarda lokal önlemler alınsa da, bu çözümler yeterli değildir. Üstelik bu atıkların akıbeti konusunda da ciddi bir belirsizlik söz konusudur. Yakılıyor mu, geri mi dönüştürülüyor, yoksa diğer evsel atıklarla birlikte mi atılıyor? Bu sorulara dair yetkililer kamuoyunu bilgilendirecek şeffaf bir açıklama yapılmamaktadır. Diyarbakır, bu anlamda ciddi riskler altındadır. Bu durum yalnızca insan sağlığını değil, aynı zamanda hayvanların yaşam alanlarını ve doğal dengeyi de tehdit etmektedir. Çöplerin kontrolsüz bir şekilde çevreye bırakılması, fare, böcek gibi zararlı canlıların çoğalmasına ve salgın hastalıkların yayılmasına yol açmaktadır. Ayrıca, artan sıcaklıklarla birlikte bu atıklar çevre üzerinde çok daha yıkıcı etkilere neden olmaktadır."

"TÜRKİYE'NİN ETKİLİ BİR ÇÖP POLİTİKASI YOK"

Türkiye'de etkili bir çöp politikasının olmadığına dikkat çeken Dr. Ülgen, "Öte yandan, bazı ülkeler atıklarını ayrıştırarak enerji üretirken, Türkiye'de çöp ithal edilmesi ve etkili bir çöp politikasının olmaması, bu sorunları daha da derinleştirmektedir. Ne yazık ki ulusal düzeyde sürdürülebilir ve şeffaf bir atık yönetimi politikası bulunmamaktadır. Ağaçların kesilmesi, ormanların yok olması, hayvanların doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi gibi faktörler, bu zincirin diğer halkalarıdır. Tüm bu gelişmeler, hem doğanın dengesini bozmakta hem de toplum sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir" dedi.

"SU KAYNAKLARI TİCARİ AMAÇLA KULLANILIYOR"

Kentteki su kaynaklarının da etkin şekilde kullanılmadığını vurgulayan Dr. Ülgen, "Örneğin şu anda ciddi bir susuzluk yaşıyoruz. Hava çok sıcak; insanların, hayvanların ve bitkilerin yaşamlarını sürdürebilmesi için suya ihtiyacı var. Ancak elimizdeki sağlıklı su kaynaklarını etkin şekilde kullanamıyoruz. Bunun temel sebeplerinden biri, su kaynaklarının kamu yararına değil, ticari amaçlarla kullanılmasıdır. Su, ticarileştirildiği için bilimsel temellere dayanan adil bir dağılım sağlanamıyor. Kaynaklar eşit şekilde dağılmıyor. Suya erişim, çoğu zaman maddi güce bağlı hale geliyor. Ekonomik durumu iyi olanlar suya daha kolay ulaşırken, dar gelirli aileler yüksek faturalar nedeniyle su kullanmaktan çekiniyor. Oysa su, yaşamın ve sağlığın vazgeçilmez bir parçasıdır. Sağlıklı bir toplum için suyun bilinçli ve planlı bir şekilde kullanılması gerekir. Bu nedenle, kentlerin su politikalarını geliştirmesi ve suyun toplum yararına yönetilmesi büyük önem taşımaktadır" dedi.

Muhabir: Güneş OCAĞA / Ceren AKYIL