ÖZEL HABER/Faruk BALIKÇI
PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında düzenlediği 12. Kongresi’nin ardından bugün fesih kararını açıkladı. Kamuoyunda geniş yankı bulan ve 41 yıl sonra tarihi bir karar olarak değerlendirilen adım, gözleri iktidara çevirdi. Peki bundan sonra ne olacak? İkinci aşamada PKK silahları mı teslim edecek yoksa devletten bir adım bekleyerek çözüm süreci paralel mi yürüyecek? Bunlar en çok merak edilen konular. Bu adımların karşılıklı görüşmeler kapsamında devam edeceği öne sürülüyor. DEM Partililer, sürecin hassasiyeti nedeniyle ön şart olarak yorumlanabilecek söylemlerden kaçınarak süreci dikkatli yürütmek istediklerini de belirtiyor.
SİLAHLAR KİME TESLİM EDİLECEK?
PKK kendini feshetmesinin ardından silah bırakmasıyla ilgili görüşmelerin önümüzdeki günlerde önemli gündemin oluşturacak. Silahların nereye ve nasıl teslim edileceği konusu henüz kesinleşmezken İmralı aracılığıyla örgüte taleplerin iletildiği de ifade ediliyor. BM tarafından yetkilendirilmiş uluslararası gözlemcilerin de hazır olduğu teslimatın Duhok’a bağlı Amediye, Erbil’in Binar ve Köysancak bölgeleri ile Süleymaniye’deki Seyid Sadık’ta yapılacağı öne sürülüyor. Teslimatta Irak, Türkiye ve Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği temsilcilerinin de bulunacağı öngörülüyor. Yapılacak görüşme ve temaslar sonrası bu konuda ortak bir karara varılabileceği belirtiliyor.
DEM 4 MADDE ÖNERMİŞTİ
DEM Parti yetkilileri, süreçle ilgili daha önce 4 maddelik “Barış ve Çözüm” bildirgesi açıklamıştı. PKK feshinden sonra gözler bu dört maddeye çevrildi.
1-Tecrit politikalarına son verilmesi: Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, özgür çalışma koşullarının sağlanması, toplumun barış ve demokratikleşme sürecine dair gelişmeleri doğrudan öğrenmesi, onurlu bir barışın sağlanması açısından hayati bir öneme sahiptir.
2-Demokratik yeni bir toplumsal sözleşme: Kürt halkının demokratik ve siyasi haklarının anayasal güvence altına alınması sağlanmalı; Türkiye’de demokratikleşmenin önünü açacak çoğulcu ve katılımcı kapsamlı bir inşa süreci başlatılmalıdır.
3-Ortak vatanda eşit yaşam: Türkiye’de yaşayan herkesin eşit haklara sahip yurttaşlar olarak ortak bir geleceği birlikte inşa etme hakkına sahiptirler. Kürtler, Türkler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Romanlar, Sünniler, Aleviler, Ezidiler, Hristiyanlar, Museviler ve diğer tüm halklar, inançlar ve kimlikler hiçbir ayrımcılığa uğramadan, anadilinde eğitim ve kültürel haklar başta olmak üzere tüm demokratik haklara sahip olmalıdır.
4-Türkiye’nin Ortadoğu’da savaş yerine diyalog ve barış politikalarını benimsemesi: Bölgedeki tüm halklarla eşit ve barışçıl ilişkilere dayalı diplomasi geliştirilerek, başta Kürtler olmak üzere bölge halklarıyla ilişkiler savaş ve imha temelinde değil, demokratik müzakere çerçevesinde ele alınmalıdır.