Almanya’nın Berlin kentinde faaliyet gösteren IMAGO Images adlı uluslararası fotoğraf Ajansı’nın online dergisi The Game Magazine, yayınladığı özel bir röportaj ile Diyarbakırlı fotoğraf sanatçısı Mehmet Masum Süer’i, abonelerine ve dünya medyasına tanıttı.  Bir süreden beri Hong-Kong merkezli SO-PA Images fotoğraf ajansına ve aralarında IMAGO’nun da olduğu bir ajans grubu için çalışan Süer, “Fotoğraflarımla Kürtlerin acılarının, sevinçlerinin, umutlarının ve isteklerinin tercümanı olmak istiyorum.” dedi.

IMAGO Fotoğraf Ajansı’nın pazarlama ekibinden İranlı kadın Gazeteci Fatemeh Roshan’ın yaptığı röportajda, EFIAP unvanlı uluslararası fotoğrafçı ve gazeteci Mehmet Masum Süer’in 1970 yılında çektiği ilk fotoğrafın da aralarında bulunduğu bazı fotoğraflarına da yer verildi. Gazeteci Fatemeh Roshan, röportajın girişinde Süer’i tanıtırken, fotoğrafla uğraşan gençlere,  “Sanatçı Süer, bu röportajda, kırk yılı aşkın bir süredir Kürt kültürünü çekme ve hikayelerini belgeleme konusundaki derin deneyimlerini ve tutkusunu ortaya koyuyor. Zorlu bir alanda nasıl profesyonel olduğunu keşfedin ve zanaatına olan sarsılmaz bağlılığından ilham alın” diye seslendi.

Mehmet Masum Süer, derginin sorularına yanıt verirken, fotoğrafa ve gazeteciliğe başladığı 1970’li yılların ortalarından başlayarak 80 ve 90’lı yıllarda medya haberleşme araçları ve fotoğraf endüstrisindeki  gelişmeleri ve o zaman yaşanan zorlukları da anlattı.

Mehmet Masum Süer

YAŞADIĞI ZORLUKLARI ANLATTI

Süer, “Bir telefon konuşması yapabilmek için bazen bir saat bazen daha fazla hatta bir gün bile beklediğimiz oluyordu. Haber ve yazılarımızı genel merkezimize göndermek için telex adı verilen büyük daktiloları kullanıyorduk. Fotoğraflarımızı ise gazete veya ajansların genel merkezlerine telefoto adı verilen küçük bir bavul büyüklüğünde ağır bir cihazla ulaştırıyorduk. Bu iki cihaz da telefon bağlantısı ile çalışıyordu.”

Röportajda bir soruyu cevaplarken, “Çektiğim fotoğraflarla bir Kürt olarak, halkımın sorunlarını ve yaşadıklarını dünyaya ulaştırmaya çalışıyorum.” diyen fotoğraf sanatçısı Süer, “Fotoğraflarımla Kürtlerin acılarının, sevinçlerinin, umutlarının ve isteklerinin tercümanı olmak istiyorum. Newroz fotoğrafları ve diğer kültürel fotoğraflarımla halkımın yok olmaya başlayan değerlerini belgeliyorum.” şeklinde konuştu.

Uluslararası fotoğraf sanatçısı Süer, derginin “Sizce fotoğrafçılığınızın toplumdaki rolü nedir?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Bana göre fotoğraf, en güçlü, kolay ve hızlı iletişim araçlarından birisidir. Fotoğraf,  mesajı herkesin anlayabileceği evrensel bir dilde ve zamanı dondurarak, çok hızlı bir şekilde hedefe ulaştırıyor. Bazen yüzlerce sayfa yazıda anlatamayacağınız bir konuyu bir tek fotoğrafta anlatabilirsiniz. Anı donduran fotoğrafın gücü bence video görüntülerinden de daha etkileyicidir. Çünkü videodaki görüntüyü izlersiniz, geçer ve biter ama fotoğraf kalıcıdır.

Fotoğrafçı Süer'in dergide yayınlanan fotoğraflarından biri. Diyarbakır, 2015 Newrozu

FOTOĞRAFLARINIM TEMELİNDE KÜRT KÜLTÜRÜ VAR

 Sanatın ve özellikle fotoğraf sanatının dili evrenseldir. Diğer bazı sanat eserlerini, ürünlerini anlamak için belki ait olduğu yabancı dili bilmek gerekiyor ama fotoğraf öyle değildir. Bir fotoğrafı anlamak için onu çeken fotoğrafçının ana dilini bilmek gerekmiyor. Fotoğraf, kendini anlatmaya yetiyor. çektiği konular bakımından her fotoğrafçı ‘ulusal fotoğrafçıdır’ ama anlatım dili bakımından ise evrenseldir. Fotoğraflarımın temelini, sahip olduğum Kürt kültürü oluşturuyor. Bu nedenle, ‘Her fotoğrafçı kendi öyküsünü anlatıyor” diyorum.” (HABER MERKEZİ)