HDP, bu hafta sonu, iki güne yayılacak 'Demokratik Cumhuriyet Konferansı' düzenliyor. Duvar’dan Esra Çiftçi, konferansın amacını ve içeriğini, başından itibaren çalışmalarda görev alan HDP PM Üyesi Nuray Türkmen ve HDP MYK Üyesi Emir Ali Türkmen ile konuştu.

Nuray Türkmen konferansın amacını şu sözlerle anlattı:

“Savaş ve çatışma siyasetiyle hepimizin sadece bugünü değil, geleceğini de çalınıyor, ipotek altına alınıyor. Biz bu gaspa isyan ediyor, demokratik bir Cumhuriyetin inşa edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm kurumları demokratikleştirmenin, demokrasiyi toplumsallaştırmanın ve en önemlisi de devlet aklının radikal dönüşümünü gerçekleştirmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu olmadan, iktidarlar değişse bile demokratik bir ülkede yaşamanın mümkün olmayacağını biliyoruz. Bu konferans demokratikleşme mücadelesinin yürütülmesi ve ortaklaştırılması konusunda da bize ışık tutacak. O yüzden aslında biz bu konferansın bir Demokratik Cumhuriyet dalgasına ya da hareketine de vesile olabileceğini düşünüyoruz”

Emir Ali Türkmen de konferansta belirlenen ana başlıkların içerikleri ile ilgili detayları hakkında şu bilgileri verdi:

“Konferansın ilk gününde, Cumhuriyetin ilk yüzyılında neler oldu, neler yaşandı, nasıl bu duruma gelindi sorularına yanıtlar arayacağız. Anayasal süreçlerden darbelere Cumhuriyet’in kuruluş dinamiklerini, halkların ve inançların neler yaşadıklarını, hangi baskılara maruz kaldıklarını ve başka pek çok konuyu konuşup bir tür kolektif envanter çıkarmayı deneyeceğiz. İkinci gün, ikinci yüzyılda nasıl bir Cumhuriyet istediğimizi konuşmak istiyoruz. Eğer bu ülkede birlikte yaşayacaksak herkesin kendini özgürce ifade edebilmesi ve varlığını kendi istediği şekilde ortaya koyması gerekir. Sınıfsal, dinsel, cinsel, etnik, salt kişisel olan da dahil, hep birlikte nasıl bir geleceğe yürüyüş ritmi tutturacağımızı konuşacağız. Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, emekçilerin ne istediklerini konuşmak, toplumsal ve siyasal mücadele yürüten aktörlerle nasıl bir mücadele hattı üzerinden çalışma yürütmek gerektiğini konuşacağız. Konferans bu yönüyle de zengin bir programa sahip”

Türkiye’nin dönüştürücü dinamiklerinin nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediklerinin kolektif arayışı olmasının en büyük arzuları olduğunu söyleyen Nuray Türkmen de herkesin sesinin kısıldığı bir dönemde birlikte tartışmak, konuşmak, kapıyı birlikte aralamanın kıymetli olduğunu vurguladı. Türkmen, Ancak iki günlük sürenin tüm kesimlerin sorunlarını masaya yatırmak için yeterli olmadığını belirtti.

Emir Ali Türkmen şöyle konuştu:

"En başta şunu söylemek gerek, dünyanın hiçbir yerinde ulus devletlerin kuruluşları steril olmadı ve olmayacak. Bizdeki deneyimin de çok sorunlu, anti-demokratik, millet inşası hevesiyle toplumsal zenginlikleri, çokluğu ve çoğulculuğu genel olarak zorla homojenleştirme çabası içinde olduğu da açık. Yüzyıl boyunca farklı kimlikler, halklar ve inançların varlığı inkâr edildi, evrensel hakları yok sayılarak asimilasyon politikalarına maruz bırakıldı. Tek millet-tek mezhebe dayalı, erkek egemen bir zihniyet inşa edildi.”

“Sadece Kürt sorununa yaklaşımı bile düşünsek sorunların neden daha da karmaşık ve içinden çıkılamaz hale getirildiğine tanıklık edebiliriz. Son 20 yıl ise zaten herkesin malumu. Saydığımız sorunlardan kaynaklı, tam da bu yüzden tehlikeli bir şekilde faşist-ırkçı bir ittifaka evrilmiş bir Cumhuriyet’in sancılarını yaşıyoruz. Rant ve sermaye çıkarından başka bir şey bilmeyen, hukukun bütünüyle ayaklar altına alınarak koca bir ülkenin kifayetsiz muhterislerin yapboz tahtasına döndürdüğü bir hayatı yaşamak zorunda değiliz. Tek adamın temsil ettiği bir imaja maruz kalarak yaşamak, bunu kabul etmek zorunda değiliz. Yaşanabilir bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğimize inanıyoruz”

"AK Parti gitsin de ne olursa olsun kolaycılığına da düşmemek gerektiğini kayıtlara geçirmek gerek” diyen Nuray Türkmen de demokratikleşmenin basit bir iktidar değişiminden çok daha fazlası olduğunu vurguladı:

“Demokratik Cumhuriyet’in restorasyoncu Millet İttifakı ile kurulamayacağını da söylemek gerekiyor. Demokratik Cumhuriyet ve yaşanabilir bir ülke, barış, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen tüm toplumsal kesimlerin kolektif iradesiyle, çabasıyla ve ilmek ilmek umudu örmesiyle kurulacak. Özgürlük istikametinde bir yürüyüş için önümüzdeki seçimlerden çok umutluyuz. 15 Mayıs sabahı Demokratik Cumhuriyet’in kuruluşu yolunda taze bir nefesle yürüyüşün ilk günü olacak. Bu mücadele temelinde Demokratik Cumhuriyet’in hepimizin ortak geleceği ve kalıcı umudu olduğunu düşünüyoruz”

Editör: TE Bilişim