Türkiye; 2025 yılına 1 Ekim 2024 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli’nin Meclisin açılış programında Halkların Eşitlilik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanlarının elini sıkması ve Suriye’de yaşanan değişikliklerin yankıları ile giriş yaptı. Özellikle Kürt Meselesinin demokratik çözümüne ilişkin tartışmaların yoğun yaşandığı 2025 yılına girerken, Türkiye’deki “çözüm” tartışmaları her ne kadar umut verse de, insan hakları alanında ihlaller önceki yılları aratmadı. 2025 yılının ilk günlerinden itibaren başlayan insan hakları ihlalleri, yılsonuna kadar aralıksız bir şekilde yaşanmaya devam etti. İktidarın elinde adeta bir “Demokles'in Kılıcı” gibi salladığı yargı makamları ile birlikte insan hakları ihlalleri daha da ağır sonuçlar doğurdu. 2025 yılı bu anlamda insan hakları ihlallerinin bilançosu Olağanüstü Hal (OHAL) dönemleri ile yarışan bir yıl olurken, yargı bağımsızlığından söz etmenin mümkün olmadığını gelişmeler ortaya koydu. Devlet içindeki kadrolaşma kavgaları ile beraber yargı makamları, yeri geldi iktidardan talimat almadan hareket edemezken, yeri geldi kendi içinde iktidar kavgası ile halkın adalet taleplerine koyduğu mesafeyi daha da açtı.

Her Şey, Bahçeli’nin Dem Parti Eş Genel Başkanlarının Elini Sıkmasıyla Başladı5

2025 yılında cezaevleri insan hakları ihlallerinin yaşandığı başlıca merkezler oldu. Bunun yanı sıra sokaklarda hak arayanlara dönük saldırılar, kolluk eliyle gerçekleştirilen yaşam hakkı ihlalleri, işkence ve kötü muamele, medya sansürü, düşünce ve ifade özgürlüğü ihlalleri, örgütlenme özgürlüğü ihlalleri, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden kaynaklanan nefret suçları, mültecilere dönük nefret saldırıları, kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, çocuklara dönük ihlaller süregelen ihlaller oldu. 2025 yılı aynı zamanda iktidarın 2016 yılından bu yana sürdürdüğü kayyım politikalarının da devam ettiği bir yıl olarak geride kalırken, yaşanan ihlallere karşı güçlü bir mücadelenin de ortaya konulduğu bir yıl olmayı başardı. Kürt meselesinin çözümü için önemli adımların atıldığı 2025 yılında kötü muamele, işkence, haksız tutuklamalara karşı mücadele verilirken, iktidarın karşısında duranlar, kadınlar, emekçi ve işçiler de sokaklarda mücadelelerini sürdürdü.

YAŞAM HAKKI İHLALLERİ

Türkiye’de 2025 yılında polis ve jandarmanın silah kullanması sonucu en az 3 kişi hayatını kaybederken, 5 kişi de yaralandı. Zırhlı araçların çarpması sonucu yaşanan ihlaller 2025 yılında da devan ederken, yıl içinde en az 3 kişi zırhlı araç çarpması sonucu yaralandı. Yine 2025 yılında bir kişi gözaltında, 2 kişi de mültecilerin hapsedildiği geri gönderme merkezlerinde hayatını kaybetti. Tabutların çıkmaya devam ettiği cezaevlerinde ise, yaşanan ihmaller sonucu en az 17 kişi hayatını kaybetti, 200 kişi ise yaralandı. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) raporuna göre; 2025 yılının 11 ayında bir kişi nefret suçu sonucunda öldürülürken, 20 kişi de nefret suçları kapsamında yaralandı. Yine aynı rapora göre; zorunlu ya da muvazzaf olarak askerlik yaparken de en az 26 kişi şüpheli şekilde hayatını kaybetti.

Her Şey, Bahçeli’nin Dem Parti Eş Genel Başkanlarının Elini Sıkmasıyla Başladı3

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

Türkiye’de 2025 yılında işkence ve kötü muamele de eksik olmadı. Muhalifler ve mülteciler işkence ve kötü muameleye maruz bırakılanlarda başı çekerken, kolluk güçleri sokak ortasında gençlere işkence uygulamaktan geri durmadı. İHD ve TİHV raporuna göre; toplantı ve gösteri hakkını kullanan en az 2 bin 345 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Polisin müdahalesi sonucu en az 140 kişi ise çeşitli yerlerinden yaralandı. Bunun yanı sıra geri gönderme merkezleri ve karakol nezarethanelerinde 41 kişi işkenceye maruz kaldı. Mardin’in Kerboran (Dargeçit) ilçesinde çok sayıda polisin 4 genci sokak ortasında darp ettiği de kameralara yansıdı. Kamuya açık alanlarda en az 83 kişi polis şiddetine maruz kalırken, 37 kişi de kaçırılma ve ajanlaştırma şikayeti ile İHD’ye başvuruda bulundu.
KAYYIM VE BELEDİYE BAŞKANLARININ TUTUKLANMASI
2025 yılında Türkiye kayyımları konuşmaya devam etti. 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra yeniden başlayan kayyım atamalarına 2025 yılının Ocak ayında Akdeniz Belediyesi ve Siirt Belediyesi, Şubat ayında Kars Kağızman Belediyesi ve Van Büyükşehir Belediyesi ile devam edildi. İlerleyen aylarda ise, CHP’li Şişli Belediyesi kayyım ataması ile yüz yüze kaldı.

Kayyım atamalarının yanı sıra seçilmiş belediye başkanlarına dönük operasyonlar da yürütülen 2025 yılında; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, İzmir Büyükşehir Belediye eski Başkanı Tunç Soyer, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Avcılar Belediye Başkanı Caner Çaykara, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara tutuklanan belediye başkanları oldu. Ayrıca Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün tutuklanmasının ardından yerine vekaleten seçilen Ahmet Şahin de tutuklandı.

AHİM’de İmamoğlu ile ilgli önemli gelişme!
AHİM’de İmamoğlu ile ilgli önemli gelişme!
İçeriği Görüntüle

Her Şey, Bahçeli’nin Dem Parti Eş Genel Başkanlarının Elini Sıkmasıyla Başladı2

HAKSIZ GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR

2025 yılında Türkiye’de haksız gözaltı ve tutuklamaların ardı arkası da kesilmedi. Kayyım atamaları ve belediye başkanlarının tutuklanması, Kürt sorununun demokratik çözümü, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, Newroz kutlamaları ile işçilerin ve kadınların hak talepleri, Gazze’deki soykırımın sonlandırılması yönündeki talepler, ekolojistlerin eylemleri polis şiddeti ile karşılandı. İHD verilerine göre; Türkiye’de 2025 yılında 21 kentte 29 defa eylem ve etkinlikler yasaklandı. En az 245 barışçıl toplantı ve gösteriye müdahale edilirken, eylemlere yapılan müdahaleler ve ev baskınlarında 3 bin 840 kişi gözaltına alındı, 340 kişi tutuklandı, 77 kişiye ev hapsi olmak üzere 908 kişiye adli kontrol uygulandı.

CEZAEVLERİ

Hak ihlallerinin merkezlerinden biri olan cezaevlerinde de 2025 yılında ihlaller devam etti. Adalet Bakanlığı verilerine göre; Türkiye’de 403 cezaevi bulunuyor. 2 Aralık 2025 tarihli verilere göre; 305 bin 286 kişilik kapasitesi olan bu cezaevlerinde 433 bin 543 tutuklu ve hükümlü tutuluyor. Ayrıca denetimli serbestlik şeklinde adli tedbir uygulananların sayısı 460 bin 921 olarak verilere yansıdı. Çıplak arama, sağlık hakkının engellenmesi, tecrit koşulları ve daha birçok ihlalin yaşandığı cezaevlerinde ÖHD ve İHD tarafından hazırlanan raporlara göre; 2025 yılında en az 321 kişi işkence ve kötü muamele gördüğü için şikayette bulundu. Cezaevlerinden en az 17 cenaze çıkarken, 267 kişi çeşitli nedenlerden dolayı yaralandı.

Türkiye’de cezaevlerinde 230’u tek başına yaşamını idame ettiremeyecek olan 335’i ağır bin 412 hasta tutsak bulunuyor. Ayrıca 2025 yılında yüzlerce tutsağın da Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu kararları ile infazları yakılarak tahliyeleri engellendi. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Konseyi’nin “Umut hakkı” ile ilgili kararını dikkate almaması nedeniyle 2025 yılında başta Abdullah Öcalan olmak üzere 4 bin tutsak cezaevlerinde tutulmaya devam etti. Ayrıca Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına rağmen İmralı’da tecridin sürdürüldüğü bir yıl oldu.

Her Şey, Bahçeli’nin Dem Parti Eş Genel Başkanlarının Elini Sıkmasıyla Başladı3

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK İHLALLER

2025 yılı basın özgürlüğünün en ağır saldırılar ile karşı karşıya kaldığı yıllardan biri olurken, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) tarafından hazırlanan raporlara göre; Türkiye cezaevlerinde en az 24 gazeteci bulunmakta, 79 gazetecinin de davaları devam etmekte. 2025 yılında 101 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınırken, 52’si tutuklandı. 2 gazeteciye ev hapsi, 25 gazeteciye de adli kontrol uygulandı. Gazetecilerin 28’i peyderpey serbest bırakıldı. 28’i hakkında 32 dava açıldı.

2025 yılında gazeteciler, şiddetin de hedefi oldu. DFG raporlarına göre; 2025 yılında hazırladığı “Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporları”na göre ise, Türkiye’de 2025 yılında bir gazeteci (Hakan Tosun) uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybederken, Aziz Köylüoğlu Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik 27 Ocak’ta düzenlenen SİHA saldırısında, gazeteci Egîd Roj da 16 Şubat’ta Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırısında yaşamını yitirdi. DFG raporlarına göre; 2025 yılının ilk 11 ayında 25 gazeteci fiziki saldırıya uğrarken, 14 gazeteci kötü muameleye maruz kaldı. 22 gazetecinin haber takibi engellendi, 11 gazeteci tehdit edildi, tutuklu gazetecilerden biri de cezaevinde hak ihlaline maruz kaldı. Evrensel Gazetesi İzmir Bürosu'na da silahı saldırı düzenlendi.

İHD ve TİHV’in raporlarına göre; 2025 yılının ilk 11 ayında en az 28 bin 900 içeriğe ve 71 internet sitesine ve 19 gazetecinin sanal medya hesaplarına erişim engeli getirildi. 2025 yılında 11’i televizyon, 6’sı dijital platform, 2’si radyo ve 1’i Youtube kanalı olmak üzere 20 yayın kuruluşuna milyonlarca lira para cezası, 22 kez yayın durdurma cezası verildi. Ayrıca 2 televizyon kanalına kayyım atandı, 3 televizyon kanalı ise TMSF’ye devredildi. Bir televizyon bürosuna polislerce baskın düzenlendi. En az 6 kitap ve 2 dergi nüshası hakkında toplatma kararı verildi. 1 filmin gösterimi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yasaklandı. 8 gazetenin resmi ilan yayınlama hakları durduruldu.

NEFRET, AYRIMCILIK VE IRKÇILIK

İHD ve TİHV’in verilerine göre 2025 yılında nefret suçları, ayrımcılık ve ırkçılık nedeniyle de çok sayıda ihlal yaşandı. Kürtçe konuştukları ve şarkı söyledikleri gerekçesiyle 12 kişi uğradıkları saldırılarda yaralandığı. En az 11 Kürtçe konser, kitap, afiş, billboard ve kültür faaliyeti yasaklama ile karşılaştı. Amed Spor’a Kürtçe reklam sloganı nedeniyle para cezası kesildi. Kürt Dili Edebiyatı bölümünde görevli bir akademisyen hakkında Kürtçe şiir okuttuğu için soruşturma açıldı. Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 6'sı çocuk olmak üzere en az 20 kişi “örgüt propagandası yapma” iddiasıyla gözaltına alındı, 2'si tutuklandı. LGBTİ+’lara nefret içerikli saldıralar sonucu 1 kişi yaşamını yitirdi, 3 kişi yaralandı. Mültecilere dönük nefret içerikli saldırılar sonucu en az 1 çocuk yaşamını yitirdi, 2 çocuk ise yaralandı.

İŞ CİNAYETLERİ VE Ç0CUK HAKLARI

İşçi cinayetlerinin de artış gösterdiği 2025 yılında İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre; 11 ayda Türkiye’de en az bin 956 işçi, iş cinayetine kurban gitti. 2 grev yasaklandı. Net veriler olmamakla birlikte Türkiye’de 2025 yılında yaklaşık bin işçinin işine gerekçesiz son verilirken, dünya genelinde ise sadece teknoloji sektöründe 100 binden fazla işçinin işine son verildi.

Ayrıca 2025 yılının 11 ayında İSİG’in tespitlerine göre; en az 85 çocuk çalışırken yaşamını yitirirken, Adalet Bakanlığı verilerine göre de cezaevlerinde bin 259’u hükümlü, 3 bin 407’si tutuklu olmak üzere toplam 5 bin 94 çocuk bulunuyor. Yine 2025 yılının 11 ayında Türkiye’de yaklaşık 25 bin çocuk cinsel, fiziksel şiddet ve istismara maruz bırakıldı. Riha’nın Hewag (Bozova) ilçesinde staj yaptığı marangoz atölyesinde H.A. isimli kişi tarafından işkence edilerek katledilen çocuk, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

KADIN CİNAYETLERİ

JİNNEWS’in çetelesine göre; Türkiye’de 2025 yılının ilk 11 ayında 268 kadın erkekler tarafından öldürülürken, 214 kadın da şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Bianet’in raporuna göre ise; 2025 yılının ilk 11 ayında 60 çocuk öldürüldü.

YARGISAL ADALETSİZLİK

Türkiye’de 2025 yılında yargının bağımsızlığı bir kez daha tartışmaların odağına oturdu. HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay, DEM Partili Belediye Başkanları, CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nın yargılandığı dosyalar başta olmak üzere birçok dosyada yargının iktidarın talimatları ile hareket ettiği gündeme geldi.

Anayasa Mahkemesi’nin TİP Milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmesi gerektiği yönündeki kararı Meclis’te okutulmasına rağmen iktidarın müdahalesi ile okutulan karar Meclis tutanaklarına yazılmayarak, Can Atalay’ın tahliyesi gerçekleştirilmedi. AİHM tarafından eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında ihlal kararı vermesi ve tahliye edilmesine dönük verdiği karar da kesinleşmesine rağmen iktidarın müdahalesi ile uygulanmayan bir karar olarak 2025’in “bağımsız yargı” hanesine yazıldı. Yine Wan’da yerine kayyım atanan DEM Partili Miks (Bahçesaray) Belediye Başkanı Ayvaz Hazır hakkında kayyım atanmasına gerekçe yapılan davada beraat kararı verildi. Karar kesinleşmesine rağmen belediyeye atanan kayyım geri çektirilmedi.

PKK’nin çalışmalarını sonlandırmasına rağmen "örgüte yardım ve yataklık etmek", "örgüt propagandası yapmak", "örgüt üyesi olmak" ya da "örgüt adına suç işlemek" gibi gerekçeler ile 2025 yılında en az 707 kişi gözaltına alındı, 284 kişi tutuklandı. Ayrıca 2025 yılında 26 kişi Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla haklarında açılan davalarda yargılandı. Aynı gerekçeyle 1’i çocuk, 1’i İsveç vatandaşı olmak üzere en az 14 kişi gözaltına alındı, 11 kişi tutuklandı. Farklı dernek, vakıf, sendika, meslek örgütü, inisiyatif ve platformların üye ve yöneticisi olan en az 131 kişi iktidar karşıtı açıklamaları sonrasında gözaltına alındı, 60 kişi tutuklandı, 24’ü ev hapsi tedbiri olmak üzere 42 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Kaynak: MA