Fatma TEMEL/Veli BALTACI

Güneydoğu Ekspres- 2016 yılında 672 sayılı KHK ile meslekten ihraç edildikten sonra çeşitli mesleklerde çalışan Melek Demir, Diyarbakır’ın tarihi Suriçi’nde sanat atölyesi açtı. Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Demir, kendini ifade etme biçiminin üretim olduğunu söyledi. Sanat atölyesinde, seramik, resim, takı ve kıyafet tasarımı alanlarında üretim yapan Demir, ileride Suriçi’ndeki çocuklarla sanatsal çalışmalar da yapmak istediğini belirtti.

Kırşehir’e sürgün edilen Kürtlerden olduklarını anlatan Melek Demir, “Ve ister istemez bir bağdan kopuşta oldu. Kürt kimliği, bilinci, kültüründen kopuş oldu. Farklı bir yerde farklı bir kimlikle yaşamakla başladı hayatım. Köyden öğretmenlik yapmak için ayrıldım. Okul öncesi öğretmenliği yaptım. İlk görev yerim Mardin oldu. Daha sonra Hatay’da öğretmenlik yaptım. 7 yıllık bir çalışma geçmişim oldu. Sonrasında 672 sayılı KYK ile 1. Eylül Dünya Barış Günü’nü umutla, heyecanla beklerken listelerde ismimiz çıktı ve ihraç edildik. Görevden neden uzaklaştırıldığımızı bilmediğimiz bir süreç yaşadık. Mahkemelerimiz sürüyor.  Süreç sonrası yeni bir yaşam kurma sürecim başladı. Çünkü bir hayatım vardı. Öğrencilerim, okulum belli bir düzenim vardı. Ve bir KYK çıkıyor, hayatın sosyal ve ekonomik anlamda tamimiyle değişmek zorunda kalıyor. Yeniden bir adaptasyon, uyum ve kendini bulma aşamasına girmek zorunda kalıyorsun. Ne yapabilirim üzerine düşünme sürecim oldu. Hem sosyal hem ekonomik anlamda. Mücadelem direnişim hala devam ediyor. Eğitim-Sen’liyim. İhraç edildiğim süreçlerde de kadın sekreterliği ve çeşitli sendikal haklar üzerinden de çalışmalarımı da yürütüyordum ve hala yürütüyorum” dedi.

ÇİFT DİPLOMALI İŞSİZ

İhraç edildikten sonra çeşitli meslek gruplarında çalışan Demir, sanat atölyesini açma sürecinden de şöyle bahsetti:

“Hem ekonomik getirisi olan hem de yapabileceğim neler var? Sınırlarım neler? Gibi sorunlar sordum kendime. Sonrasında birçok alanda iş yapmaya başladım. Sevdiğim şeyleri yapıyordum. Evde tasarım ürünler yapıyordum. Dikiş nakış, mum yapma, kıyafetler, çantalar tasarlıyordum. Resim yapmaya çok ilgim vardı. Köyden yaşamanın getirdiği bir güzellik diyebiliriz. Diyarbakır’da yaşadığım süreçte bunun eğitimini almak için üniversiteye başvurdum. Şuan 2. Diplomam da var. Çift diplomalı işsizim artık. Sanatla uğraştım. Biraz kendimi bulma, tanıma olayı açığa çıktı. Atölyede sanatın yanında yapabildiğim birçok şeyi de yapıp sergilemek sonra da satışını yapmak. Daha çok kendimi dışa vurmak olarak tanımlayabileceğim çalışmalar yapıyorum. Alanım resim, sulu boya ve kara kalem çok sevdiğim tarzlardan. Kıyafet tasarlıyorum. Yelekler, çantalar. Resimlerimi onlara aktarıyorum. Mumlarım var. Doğal ürünlerden yapıyorum. Limon, portakal, deniz kabuklarında yaptığım mumlar. Doğayla dekorasyonu birleştirmeye çalışıyorum. Seramikle uğraşıyorum. Özgün olan takılar yapmaya çalışıyorum. Kültürü hayata endeksleyen şeyler yapıyorum. Birçok kalemim var. Peyder pey geçiyor. Ürettikçe ne kadar mutlu olduğunuzu gösteriyor. Bu çabaların sonucunu gördükçe kendinizi çok daha farklı bir yerde hissettiriyor.”