Faruk BALIKÇI – ÖZEL

CHP Grup Başkan Vekili ve Manisa 1. Sıra Milletvekili Adayı Özgür Özel, bu haftaki söyleşimizin konuğu oldu. Diyarbakır’da seçim çalışmalarına katılan Özel, iktidarın korku siyaseti üzerinden seçim çalışmalarını yürüttüğünü söyledi. Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’na yapılan saldırıya dikkat çeken Özel, Kürt sorunu ile ilgili, “Kürtler sorunum var diyorsa, devletin görevi bunu kabullenmek ve çözmektir” diye konuştu.

“Roboski için devlet adına özür dilenecek”

*Yüzleşme olmadan hesaplaşma olmaz. CHP iktidara geldiğinde Roboski’nin hesabını soracak mı?

Genel Başkanımızın helalleşmeyle ilgili ilk açıklamalarında en önemli maddelerden bir tanesi de Roboski konusuydu. Roboski’de yaşanan meseleyle ilgili sadece soruşturmak, hesap sormak değil. Sayın Genel Başkanımız devlet adına özeleştiri yapmak ve bu konuda gerekli özrü dilemek, ailelerle helalleşmek, kucaklaşmak boynunun borcu olacaktır. Roboski’de son derece tartışmalı bir şekilde masum bir şekilde ekmeğinin peşinde olan köylüler, küçük yaşta, gencecik çocuklar birileri tarafından önce öldürülme talimatı verildi. Sonra bu talimatı vermekle övündüler. Ardından da olay ortaya çıktığında da tüm yönleriyle soruşturulması ve devletin bu konuda özür dilemesi gerçekleşmedi. Helalleşme vaadinde önemli bir adımdır.

“Demokratik siyasetten yanayız”

*İktidarın seçim kampanyalarında 6’lı masaya yönelik Öcalan ve FETÖ eleştirileri var. Ne diyorsunuz?

İktidar partisi, umut siyaseti yapmak yerine kendince kaygı ve korkuları yükseltecek bir siyaset yapmaya çalışıyor. Biz CHP olarak demokratik siyasetten yanayız. Halkın seçtiklerinin görevinin başında olmasından yanayız. Halkın seçtiği belediye başkanlarına kayyum atanmasını milletvekillerinin cezaevinde tutulmasını doğru bulmuyoruz. Onun dışında görülmüş, bitmiş, cezası kesinleşmiş bir dava üzerinden ‘CHP onu yapacak, bunu yapacak’ diye birtakım iddialarda bulunmak doğru değildir. Özellikle Türkiye’de belli bir grup seçmeni korkutarak siyaset yapmaya çalışıyorlar. Korku siyaseti yerine, umut siyaseti kazanacak. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kürt, Türk, Alevi, Sünni ayırmadan kökene, mezhebe, kimsenin inancına bakmadan tüm kesimlerim kaygılarını giderecek büyük bir birlikteliğin peşindeyiz. İktidarın bu açıklamaları tükenmişliğin çaresizliğidir.

“İktidar kaybettiğini anladı”

*Erzurum’da İmamoğlu’na yönelik saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erzurum’da İmamoğlu’na yapılan saldırı tam bir hafta önce seçim sonuçlarının Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti tarafından ilan edilmesi demektir. Kaybettiklerini görüyorlar. Kaybettiklerini gördükleri için geçtiğimiz seçimlerde olmayan şeyler olmaya başladı. Bu Türkiye’de seçim meydanlarında bir şehrin aynı şehrin insanlarına taş attığı hiç görünen bir şey değildir. Orada saldıranlar Erzurumlu değildir. Saldıranlar provokatör. Saldıranlar Hizbullah’ın yönlendirdiği, sağ partilerin temas halinde olduğu, illegal yapıların örgütlü yasa dışı unsurların harekete geçirdiği 200 provokatör, Erzurum’u da üzdü. Tüm Türkiye’yi de üzdü. Burada görülmesi tek şey var var. Seçimi kaybettiğini ve seçimi döndüremeyeceğini görenlerin çaresizliğidir. Biz son bir haftayı sakin bir şekilde geçirmeye kararlıyız. Hiç bir provokasyona gelmeyeceğiz. Futbolda uzatmalar vardır. Seçime son 6 gün kaldı. Uzatmaları oynuyoruz. İktidarda, bunun farkında sahaya taş atarak oyunu durdurmak ve kaos yaratarak bundan yararlanmak istiyor.

“Valiler ve emniyet müdürlerini uyarıyoruz”

*Benzer saldırılar bekleniyor mu?

Her türlü saldırıyı, her türlü olumsuzluğu bekliyoruz. Genel Başkanımız bunu aylar öncesinden de söyledi. Bugünkü mitinglerden başlayarak güvenlik güçlerini, valileri uyarıyoruz. Bu konularda üzerlerine düşen görevi yapsınlar. Bizim şahsımızla ilgili bir kaygımız yok. Ama mitinglere katılan on binlerin, yüzbinlerin güvenliği devletin emniyet müdürüne valisine emanettir. Bu konuda bugün görevini yapmayanlar önümüzdeki hafta pazartesinden itibaren millete hesap verecekler.

“Devletin görevi Kürt sorununu çözmektir”

*Bölge kentlerindeki seçim çalışmalarınız nasıl? Hangi söylemlerde bulunuyorsunuz?

Biz seçmenleri Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler diye ayırmıyoruz. Ayırmasını da doğru bulmuyoruz. Ancak bugün AK Partinin ötekileştirdiği ve büyük haksızlıklara tabii tuttuğu Kürtleri her türlü dezavantajı durumdan kurtulacağı, kimliğini ifade edebileceği, devlete giriş sınavlarında ayrımcılığın ortadan kalkacağı, belediye başkanlarını kendilerinin seçebileceği, seçtikleri kişilerin de yönetimde görev yapabildiği, İçişleri Bakanı’nın iki dudağı arasında kayyum siyasetin olmadığı bir Türkiye vaat ediyoruz.

*Kürt sorununun çözümü için neler yapacaksınız?

Bir ülkede bir sorunun varlığını egemenler, siyasetçiler belirlemezler. İnsanlar “benim sorunum var” diyorsa vardır. Bu dönemde Meclis’te şöyle bir şey gördük; geçmiş dönemde “Kürt sorununu biz çözdük” diyen AK Parti’nin bu dönem “Kürt sorunu diye bir sorun yoktur” diyen MHP ile Meclis’te haykırdığını gördük. Kürtler “sorunum var” diyorsa, devletin, hükümetin siyasetin görevi bu sorunu görmek, kabul etmek ve çözmektir.