Mezrada ikamet eden Mehmet Ali Oyunlu, depremde bir evin göçük altında kaldığını, köylülerin yardımıyla komşularını dışarı çıkardıklarını anlattı. Oyunlu, deprem günün şöyle anlattı:

“Hepimiz oraya gittik. Köylülerin yardımıyla komşumuzu kurtardık. Geri döndüğümüzde hayvanlar göçük altında kaldığını söylediler, onları da kurtardık. Dışarıda çok yağmur yağdığı için biz de ahıra girmek zorunda kaldık. Sürekli sallanıyordu o günü dışarıda geçirdik. Baktık olmuyor biz 7-8 aile serada kaldık.”

“Ağır hasarlı evde kalıyoruz”

Kendilerine verilen çadırın kullanışlı olmadığını ve ihtiyaçlarının karşılanmadığını ifade eden Oyunlu, “Yağmur yağdığında çadır damlıyor. Üstünü başka bir çadırla örttük. 12 kişi kaldığımız için sığmıyoruz. Tuvalet, banyo ihtiyaçlarımız ve küçük çocukların ihtiyaçları için mecburen hasarlı eve geçiyoruz. 3-4 tane büyük baş hayvanımız var, onlar da hasarlı ahırda kalıyor. AFAD’dan hayvanlar için çadır istedik ama vermediler. Bize şehre gidin diyorlar. Biz şehirde geçinemiyoruz, maaşımız yok, bir gelirimiz yok. Burada yine bahçemize var, sebze ekiyoruz onunla idare edebiliyoruz. Şehirde ne yapabiliriz, buradan hiçbir yere gitmiyoruz. Başka yerde idare edemeyiz” diye konuştu.

6 Eylül 1975 tarihinde meydana gelen Licê depremini de gördüğünü belirten Oyunlu, “1990’lı yıllarda köyümüz yakıldı. Diyarbakır’a gitmek zorunda kaldık. Şehirde daha fazla yapamadık, köye geri döndük” dedi.

“Göç etmek istemiyoruz”

Mustafa Yakacı (83) adlı köylü de “Göç etmek istemiyoruz. Ben nereye gideyim. Burada kalmak istiyorum. Topraklarımızı terk etmek istemiyoruz. Bingöl depreminde de benim evim hasar gördü. Evim iki katlıydı, tüm duvarları yıkıldı. Ama iç duvarlar sağlam kaldı. O zaman korktuk eve girmeye, çadır kurduk, iki yıl o çadırda kaldık. Bizimle birlikte 10 nüfus o çadırda yaşadık” dedi.

(HABER MERKEZİ)

Editör: TE Bilişim