Diyarbakır’da Yenişehir Belediye Başkanlığı tarafında Mevlid-i Nebi programı düzenlendi. Programa Vali Güzeloğlu’nun yanı sıra; Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşleyen, Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla,  Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talip Gül, Yenişehir Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Serdar Kartal, Sur Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, kurum müdürleri, Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Programda katılımcılara hitaben bir konuşma yapan Vali Güzeloğlu şunları söyledi, “Hamd Alemlerin Rabbi Yüce Allah’a Esselatü Vesselam ve onun Resulü ümmeti olmakla şereflendiğimiz, iki cihanın güneşi Hz. Muhammed Mustafa’ya. Değerli Diyanet İşleri Başkan Vekilimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, değerli çalışma arkadaşlarım, peygamber aşkıyla bugün burada bulunan Peygamberler Şehri Diyarbakır'ın güzel insanları, hanımefendiler, beyefendiler ve sevgili çocuklar. Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın, İl Müftülüğümüzün ve Yenişehir Belediye Başkanlığı’mızın birlikte düzenlediği Peygamberimizi anlama, o’nun ümmeti olma şerefi ile yeniden hayatımızı yorumlama ve bu imanla geleceğimize dönük bir buluşma anlamında düzenlenen bu programda sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.”

‘İman ve inançla anıyoruz’

Vali Güzeloğlu konuşmasının devamında şunları söyledi: “Mevlid-i Nebi haftasında gençliği konu başlığı olarak almayı, nebevi ahlak, eğitim ve hayatı, gençlik kısmı ile buluşturmayı değerlendirdikleri için de Diyanet İşleri Başkanlığımızı tebrik ediyorum. Şüphesiz bizler Mevlid-i Nebi haftasında ümmeti olmakla şereflendiğimiz, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin dünyaya teşrifini bu iman ve inançla anıyoruz.

Peygamberimize salat ve selamlarımızla, tazimle, sevgimizle bir araya geliyoruz. Şüphesiz Hz Aişe annemizin ifade ettiği gibi, Hz. Peygamber yürüyen bir Kuran'dır. Hz. Peygamberimiz, Kur’an'ın hayat boyu tatbik edilmiş, hayatın her aşamasına bu anlamda dönüştürülmüş ve sadece bize değil tüm alemlere rahmet olarak gönderilmiş bir elçisidir. Bilin ki gerek bizim ümmet olarak, gerekse insanlığın yaşadığı bütün sıkıntıların temelinde Kur’an'ı anlamamak ve Peygamberimiz gibi yaşamamak yatmaktadır. Dünya hayatını yaşarken, örnek olarak Hz Peygamberi almak, onun 63 yıllık hayatındaki her aşamayı, siyeri ve sireti anlamak ve bu imanla hayatımızı düzenlememiz gerekir. O’nun hayatının her aşamasındaki her bir sünnetini kavramamız gerekir. Bu noktada eksik isek hem iman açısından hem de hayatı anlama açısından eksiğizdir” dedi.

Güzeloğlu, “Bakınız öyle bir örnek, öyle bir rehber ki Hz Muhammed (SAV), İslam ile şereflenmeden dahi, o karanlık, o zillet dünyasının esfeli safiline inen, içtimai hayatın emin olunan ve güvenilen bir şahsıdır Muhammed-ül Emin ismi.

Genç yaşına rağmen hikmetin, nezaketin ve edebin timsalidir. Güven ile başvurulan, hakem olan bir mercidir. Henüz daha İslam’la şereflenmiş ve kutlu nübüvvet ile buluşmamış iken ve peygamberlik ile buluştuktan sonra alemlere rahmet medyun, ona bir beşeriyet medyun, ona bütün bir dünya bütün bir cemiyet.

‘Annelerimize bir örnek’

Eş olarak annelerimize saygısı, sevgisi ve sadakati ile bir örnek. Hz. Hatice annemizin vefatından sonra bir gün ashabıyla buluştu. Bir an içeri giren bir yaşlı hanımefendiye tanzimen ayağa kalkarak hürmet etmek, yanında onu misafir etmek ve sonra uğurladıktan sonra ashabın şaşkın bakışlarına Hatice'nin arkadaşıydı diyerek, bu ilgisini, eşine olan sevgisini, bu derece bir nezaketle ifade etmek.

Ev işlerinde eşlerine yardım eden, onların gönlünü hoş eden, bir eş. Evladı Hz. Fatıma geldiğinde, her seferinde mecliste ayağa kalkarak onu karşılayan, bir önceki cahiliyenin diri diri toprağa gömdüğü kız evladını ayakta karşılayarak hürmet, ilgi, saygı ve sevgi gösteren bir baba. Torunlarını, cennetin efendileri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendimizi, hutbede, hutbe okurken Mescid-i Nebevi'ye girdiğinde, hutbesini keserek aşağıya inen, kucaklayan, sevgi ile bağrına basan ve hutbesine devam eden bir dede. Namaz sırasında onların çocuksuluklarına tahammül eden, bir merhamet ve bir şefkat... Kuşunu kaybeden bir küçük çocuğa üzüntülerini ve başsağlığı dileklerini iletmek için giden, gönül alan bir peygamber. Hayvan ve bütün beşer sevgisinde hepimize rehber ve insanlığa en büyük merhamet. Hayatının her aşamasında bir nezaket, bir zerafet, bir edep. Böylesi bir peygambere ümmet olmak şüphesiz ki şereflerin en büyüğüdür. Ama biliniz ki aynı zamanda da büyük bir mesuliyettir” dedi.

‘İman, ahlak ve nebevi hayatla buluşması gerekir’

Gençlik ile ilişkilendirilmiş Mevlid-i Nebi’nin bu anlamda da düşünülmesi gerekir diyen Güzeloğlu, “İnsan hayatının en önemli ve değerli zamanı olan gençliğin şüphesiz bu iman, ahlak ve nebevi hayatla buluşması gerekir. Kör ideolojilerin, ihanet odaklarının, bugün savrulmuş insanlığın, insanı hüsrana götüren bütün yanlış değer toplamının dışında, insanı insan yapan bu değerlerle ve ahlakla buluşması gerekir. İfade edildi hocalar tarafından, hayatının her aşamasında gençliğe apayrı önem veren, Sad Bin Vakkas’a, Usame’ye, Hz. Ali'ye, bütün gençlere, valilik, bilgelik, öğretmenlik ve komutanlık dâhil her görevi veren ve onlarla yürüyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Kör ideolojilerin, ihanet odaklarının ve bu dünya ve ebedi âlemi hüsrana taşıyacak bu zehirli düşüncelerin eline, gençleri bırakmamak sorumluluğundayız. Bizler iman ve ahlakıyla bunları temsil eden gençlerimizle var oldukça hiçbir ihanet ve terör örgütü ve odağı bizi yolumuzdan çeviremez. Türkiye bu birlik ve beraberliğiyle Kur'an ahlakı ve onu yaşayan Hz. Muhammed Mustafa (SAV) efendimizin ahlakı ile bütünleşmiş gençlerle, inşallah, her alanda ve gelecek her düzlemde hedefine erişecek ve bu kutlu yürüyüşüne devam edecektir. İçinde bulunduğumuz Diyarbakır'da, şüphesiz ki bugün bu salonda bulunan gençleriyle ve bütün bir Diyarbakırlı hemşerileriyle bu imanı ve bu ahlakı temsil edecek. Bizler bugün yaşadığımız bütün meselelerde çözümü, Peygamberimizi anlamak ve onun gibi yaşamak noktasında bulacağız. Rabbim hepimizi bu yoldan ayırmasın. Anlamak ve yaşamak noktasındaki eksiklerimizi tamamlasın. Bu hafta böylesi bir buluşmanın Diyarbakır'da olması, bu mânâ ve anlamın Diyarbakır'a taşınması gerçekten çok yerinde olmuştur. Çünkü Diyarbakır, 639’da yine o genç sahabe-i ikramın öncülük ettiği bir İslam ordusuyla fethedilmiş ve o günden bugüne kesintisiz imanın, İslam’ın, ezanın ve Kur'an'ın şehri olmuştur. Rabbim kıyamete kadar bunu baki eylesin ve her türlü tehdide karşı bugün bu salondaki gibi bu imanla ve ahlakla sonsuza kadar var olmayı nasip eylesin. Ben, âlemlere rahmet olarak gelen, Kuran-ı Kerim'in buyruğuyla Allah'a ve ahiret gününe inanan ve Allah'a kavuşmayı uman, inananlar için çok güzel bir örnek olan ve onda sizin için çok güzel örneklik vardır, buyruğuyla şereflenip, sen olmasan kâinatı yaratmazdım diyerek en büyük mazhara, en büyük şerefe nail olan ve bizim için de en büyük şeref, ona ümmet olmak olan Resul-ü Zişana merhametin, insanlığın, varlığının ve bütün değerlerin kaynağı Hz. Muhammed Mustafa'ya salat ve selam olsun diyorum, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum” dedi.

 

Programın sonunda Vali Güzeloğlu, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşleyen’e ve programda ilahiler seslendiren Grup Dergah’a çiçek ve programda Kur’an Tilaveti okuyan Hacı Bayram-ı Veli Cami Başimamı Ahmet Karali’ye plaket takdim etti.

Editör: TE Bilişim