Bakırhan, “Ankara’da kirli hesap yapanlara diyoruz ki hesap sarayda ise terazi Amed’tedir. Savaş Ankara’da ise barış Diyarbakır'dadır” dedi.

Diyarbakır'da gerçekleşen Newroz Bayramı kutlamasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, iktidar ve muhalefete başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye'deki tüm sorunların çözümü için çağrıda bulundu.

“2013’TEKİ DEKLARASYONUN ARKASINDAYIZ”

Bakırhan, konuşmasında şunları söyledi:

"2013 yılında yine bu Newroz alanında, bu platformda Öcalan’ın barış ve çözüm deklarasyonu okunmuştu. O barış ve çözüm deklarasyonu aynı zamanda Türkiye’de yaşayan 86 milyon insanın demokratik, barışçıl bir ortamda eşitçe ve kardeşçe yaşamalarının deklarasyonuydu. Ama maalesef savaş sevenler, çatışma isteyenler, Kürt düşmanları bu ülkede barış gelmesin diye, demokrasi gelmesin diye 2013 yılındaki deklarasyonu görmediler, tanımadılar, dikkate almadılar. DEM Parti olarak 2013 yılında burada ortaya konulan ve Türkiye halklarının yararına olan, barışın ve demokrasinin özgürlüğün reçetesi olan Sayın Öcalan’ın deklarasyonunun arkasındayız.

Değerli gençler, biz mücadeleyiz, umuduz, barışız, baharız. Bakın daha birkaç yıl önce kimi hükümet yetkilileri ‘gençlik nerede’ diyordu. Gençlik burada, gençlik Diyarbakır'da Newroz meydanında, Newroz alanlarında. Gençliği görmek isteyenler Amed’de, İstanbul’da, Batman’da, Siirt’teki Newroz alanlarına bakarsa gençliği görür. Değerli gençler, diyorlardı ki ‘bunların mecalleri kalmadı.’ Alın size mecal, alın size takat, alın size duruş, alın size direniş. Bizlere bu direnişi, onuru veren siz değerli Diyarbakır gençlerinin, kadınlarının ve halkının önünde saygıyla eğiliyoruz. Sizler var oldukça mecalimiz de, kuvvetimiz de, kudretimiz de hep var olacak, var olmaya devam edecektir."

“YANLIŞ HESAP YAPMAYIN”

Değerli halkımız, Ankara’da yine kirli hesaplar yapılıyor. JİTEM ittifakıyla, Kurt ittifakıyla birlikte, Kürt karşıtı bir ittifakla birlikte kirli hesaplar yapılıyor. Ankara’da kirli hesap yapanlara diyoruz ki hesap sarayda ise terazi Amed’tedir, Amed Newrozu'ndadır. Savaş Ankara’da ise barış Diyarbakır'dadır Diyarbakır Newrozu’ndadır. Yanlış hesap yapanlara diyoruz ki yanlış hesaplarınız Diyarbakır Newrozu’ndan geri döner. Yanlış hesap yapmayın. Yanlış hesabın bu ülkeye bu ülkede yaşayan ezilenlere yoksullara emekçilere hiçbir yararı yoktur.

Şimdi 3 yıldır mutlak bir tecrit politikası uyguluyorlar. Sizin tecrit politikanız iflas etti. Milyonlarca insanın iradesini bir hücreye sığdıramazsınız. Milyonlarca insanın barış ve demokrasi taleplerini bir hücreye hapsedemezsiniz. Onun için en iyisi, en doğrusu milyonlarca insanın talep ve isteklerine kulak kabartmanızdır, dikkate almanızdır. Sizlere diyoruz ki savaş yerine çözüm. Çözümün adresini istiyorsanız bir ada ötesinde, bir ada kadar yakın İmralı Cezaevi’ndedir.

"JİTEM İTTİFAKINA İZİN VERİLMEYECEK”

Bir JİTEM ittifakıyla karşımıza çıkmışlar. Mehmet Ağar Elazığ’da, Tansu Çiller İstanbul’da. Bu JİTEM ittifakının sözcülüğünü yapıyorlar. Bu seçimlerde Mehmet Ağar’la, Tansu Çiller’le birlikte poz verenler biz Kürtlere 90’ları, faili meçhul cinayetleri işaret ediyorlar. Binlerce, onbinlerce faili meçhul cinayette kaybettiğimiz o karanlık günleri işaret ediyorlar. Peki Amed gençliği, Diyarbakır halkı bu JİTEM ittifakına geçit verecek misiniz?

Zannediyorlar ki boyun eğdirecekler. Sizler 50 yıldır infazlarınızla, cezaevlerinizle, faili meçhul cinayetlerinizle Kürt halkının iradesine kayyım atamakla boyun eğdiremediniz, boyun eğdiremezsiniz. Bugünden sonra da Diyarbakır halkına, Diyarbakır gençliğine, Kürt gençliğine asla ama asla boyun eğdiremeyeceksiniz.

CEVABI SANDIKTA VERECEĞİZ

Diyalog ve müzakereden kaçıyorlar, çözüm iradesine tecrit uyguluyorlar. Kürt halkının seçilmişlerini cezaevlerine atıyorlar, çıkıp diyorlar ki 'büyük askeri operasyonlar yapacağız.' Büyük askeri operasyonlar demek daha fazla can ve kan kaybıdır. Büyük operasyon demek, Kürtlerin yaşadığı her yerde savaş ve çatışma demektir. Büyük operasyon demek emeklinin, emekçinin, asgari ücretlinin sofrasından ekmeğini ve zeytinini çalmaktır. Büyük operasyon demek kanla, rantla beslenenlerin iktidarlarını uzatmaktır. Büyük operasyon yerine biz bir kez daha buradan söylüyoruz; Savaşın maliyeti büyük ama maliyeti en az olan şeyi tercih edin. Gelin savaş yerine büyük operasyon yerine Süleymaniye’de, Duhok’ta katlettiğiniz sivil Kürt insanlarını öldürmek yerine, barışı tercih edin diyalog ve müzakereyi tercih edin. Bu ülkenin geleceği savaş ve çatışmada değil.

Bu ülkenin geleceği, İstanbul’un emekçileriyle, Diyarbakır'ın, Kürtlerin, ezilenlerin ortaya koymuş olduğu barış iradesindedir. Bunların derdi, biz değiliz; bunların derdi Kürtler değil, emekçiler değil, emekliler değil. Bunların derdi savaş, rant ve ölümdür. Savaşa hayır, savaşa izin vermeyeceğiz. Büyük operasyonlara karşı el birliğiyle, güç birliğiyle Türkiye’nin emekçileri ve yoksullarıyla birlikte büyük bir barış iradesi örgütleyerek bu savaş çığırtkanlığına, savaş üzerinden rant devşirenlere hep birlikte gereken cevabı vereceğiz.

“TÜRK-KÜRT İTTİFAKI GÜNCELLENSİN” 

Birkaç çağrı yaparak sözlerimi bitirmek istiyorum; Birinci çağrımız devlete, iktidaradır. Savaş statüsüzlük, cezaevlerine koyarak bu halkı yolundan çeviremezsiniz. İşte meydan, işte halkın ortaya koyduğu irade. Onun için bir an önce savaş yerine Türk ve Kürt ittifakını demokratik bir şekilde güncellemeye davet ediyoruz.

İki; yine çağrımız iktidar ve toplumsal kesimleredir. Türkiye’nin önünde iki yol var ya bunların söylediği gibi savaş çatışma ya da demokratik, barışçıl bir yöntem. Onun için toplumsal kesimleri bu savaş çığırtkanlığı karşısında doğru yolan barış ve demokrasi mücadelesini büyütmeye, yürütmeye çağırıyoruz.

Üç; en başta Meclis’te dediğiniz 'bilinmeyen dil, teröristan' kavramlarından vazgeçeceksiniz. 'Bilinmeyen dil' dedikleri 13 bin yıldır bu topraklar üzerinde konuştuğumuz Kürtçe’dir. 'Teröristan' dedikleri yer dört parçaya ayrılan KÜrdistan’dır. Bir an önce bu siyasetinizden vazgeçin.

Dört; ezilenlere, muhalefete seslenmek istiyorum. Kürt meselesinde cesur olalım. Doğruları dile getirelim. İktidarın baskıcı, yok sayan tutumunun yanında hizalanmaktan ziyade biz muhalefet Kürt meselesini demokrasi, özgürlük meselesini daha fazla sahiplenerek büyütelim. Bu savaş çığırtkanlığı yapanların karşısında büyük bir barış zemini örelim.

KÜRT OLUŞUMLARINA ÇAĞRI 

Beş; Bu çağrım Kürtlere. Hewler’den Kobanê'ye kadar Urmiye’den Amed’e kadar yaşadığımız her toprak parçasına ne diyorlar; 'Teröristan.' Sadece burada Kemal Kurkut katledilmiyor. Süleymaniye’de, Duhok’ta, Kobanê'de, Kamişlo’da hergün Kürtlerin başına top ve mermi yağıyor. Kürtlerin oluşumlarına çağrı yapıyorum. Şimdi Ulusal Birlik zamanı değilse ne zaman? Şimdi ulusal birliğimizi kuramazsak, bu büyük operasyonu, bu Kürt karşıtı savaşı nasıl önleyeceğiz? Bugünden tezi yok, Kürtler ulusal birliklerini sağlamalı, ulusal birlikleri önündeki engelleri ortadan kaldırmalıdır.

DEVRİMCİ MÜCADELE VURGUSU 

Son çağrım Türkiye’deki devrimci, sol, sosyalist, demokratlara; bu faşizan düzene itiraz eden ezilen ve yoksullardır. Bizler güçlü büyük bir ortak mücadele zemini yakalamak zorundayız. Türkiye'nin yarısı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yarısı dilini kullanamıyor, inancını kullanamıyor. Bütün bunların taleplerinin demokratik bir zeminde karşılık bulması için sol sosyalist güçlerin demokratik büyük bir devrimci mücadele zemininde bir araya gelmeye çağırıyoruz.

REKOR OY İSTEDİ

Diyarbakır halkı, şimdi bize savaş dayatanlara evet diyecek miyiz? Hayır. Savaş çığırtkanlıklarına en iyi cevabı nerede vereceğiz? 31 Mart’ta sandıkta. Savaş çığırtkanlıklarına 31 Mart’ta sandıklarda büyük bir ders vermeye var mısınız? Peki, kentimizi sömüren, belediyelerimizi borçlandıran, rantçılık, yolsuzluk, usülsüzlük yapan bu kayyımları gönderecek miyiz? Bizim olanı, Amed’in olanı almaya on gün kaldı. Amed Belediyesini rekor bir oyla almaya hazır mısınız?"

Kaynak: HABER MERKEZİ