Ahmet SÜMBÜL

Diyarbakır'ın Sur İlçesi İçkale'deki Artuklu Sarayı'nın bulunduğu yerde ilk kez 1962 yılında yapılan kazı çalışmasından sonra Dicle Üniversitesi'nden Prof. Dr. İrfan Yıldız başkanlığında başlatılan yeni kazı çalışmasında, özellikle Artuklular döneminde dinamik bir yaşamın sürdüğü saray kalıntılarında tarihi öneme sahip eser ve kalıntıların ortaya çıkarılması bekleniyor.

Başlanan kazı çalışmaları, ister istemez Artuklu Sarayı'ndan çok, burada yetişen ve ünü dünyaya yayılan bilim insanı Ebul-iz El Cezerî'yi akıllara getirdi.

Artuklu Sarayı, tarihçilerin dışında pek bilinmese de, uzun yıllar Artuklu Sarayı'nda kalan ve burada dünyada ilk robotu yapan, sibernetiğin ilk adımlarını atan ve hatta dünyaca ünlü heykel tıraş, mimar, astrolog ve ressam Leonardo da Vinci'ye bile ilham kaynağı olduğu ileri sürülen, batılı bilim dünyasında "Gazari" ya da "El Cezeri" diye bilinen mucit Ebû'l İz İsmail bin Rezzal El Cezerî ile anılıyor.

Ebul-İz El Cezeri'nin yaptığı eserlerin bir kısmı halen İstanbul'daki Topkapı Sarayı'nda sergilenirken, Diyarbakır Ulucami avlusuna yaptığı güneş saati ise halen yerinde duruyor.

25 yıl boyuncu Artuklu Sarayı'nda kaldı

Yaptığı icatlarla dünyada birçok bilim insanına örnek olan ve yaklaşık 800 yıl önce yaptığı robotları halen bile bilim dünyasında kabul edilen Cizre'li Ebû’l İz İsmail İbni Rezzaz El Cezerî, 1200'lü yıllarda Diyarbakır'a hakim olan Artuklu hükümdarı tarafından Cizre'den Diyarbakır'a davet edilir.

Şimdiki İçkale'de bulunan Artuklu Sarayı'nda ona tüm imkanlar sağlanarak çalışmaları teşvik edilir. Ebul-İz El Cezerî, Artuklu Sarayı'nda kaldığı 25 yıl boyunca, fizik ve mekanik alanlarında yoğunlaşarak pek çok ilke ve buluşa imza attı. 

Kitap kopyalarının 10'u Avrupa'da

Dünya bilim tarihi açısından bugünkü sibernetik ve robot biliminde çalışmalar yapan ilk bilim insanı olan Ebul-İz El Cezerî’nin yaptığı otomatik makineler günümüz mekanik ve sibernetik bilimlerinin temel taşlarını oluşturmaktadır.

Ebul-İz El Cezerî, 25 yıl boyunca yapmış olduğu buluşları, El Câmi-u’lBeyn’el İlmî ve El-Amelî’en Nâfi fî Sınâ’ati’lHiyel adlı eserinde ortaya koydu. 50’den fazla cihazın kullanım esaslarını, yararlanma olanaklarını çizimlerle gösterdiği bu olağanüstü kitapta Ebul-İz El Cezeri, tatbikata çevrilmeyen her teknik ilmin, doğru ile yanlış arasında kalacağını söyler. Bu kitabın özgün kopyası günümüze kadar ulaşamadıysa da, bilinen 15 kopyasından 10’u Avrupa’nın farklı müzelerinde, 5 tanesi Topkapı ve Süleymaniye kütüphanelerinde yer almaktadır.

İcatlarını resim ve çizimlerle süsledi

Ebul-İz El Cezerî'nin kısaca Kitab-ül Hiyel adıyla bilinen ve çalışmalarını ayrıntılı olarak resimlerle belgelediği eseri altı bölümden oluşur. Birinci bölümde binkam (su saati) ile finkanların (kandilli su saati) saat-ı müsteviye ve saat-ı zamaniye olarak nasıl yapılacağı hakkında on şekil; ikinci bölümde çeşitli kap kacakların yapılışı hakkında on şekil, üçüncü bölümde hacamat ve abdestle ilgili ibrik ve tasların yapılması hakkında on şekil; dördüncü bölümde havuzlar ve fıskiyeler ile müzik otomatları hakkında on şekil; beşinci bölümde çok derin olmayan bir kuyudan veya akan bir nehirden suyu yükselten aletler hakkında 5 şekil; 6. bölümde birbirine benzemeyen muhtelif şekillerin yapılışı hakkında 5 şekil yer alır.

İlk hesap makinesini yaptı

Birbirinden farklı icatlara imza atan Ebul-İz El Cezerî, eserlerinin önce kağıttan maketlerini yaparak, bunu geometri kurallarına göre yapardı. İlk hesap makinesinden asırlar önce aynı sistemle çalışan benzer bir mekanizmayı da geliştiren Cezerî, sadece otomatik sistemler kurmakla kalmamış, sistemler arasında dengeyi de geliştirmiştir.

Otomatik hizmetçi

Ebul-İz El Cezerî, otomatik kontrollü makinelerin ilki sayılan Jacquard’ın otomatik dokuma tezgâhından 600 yıl önce değişik haznelerdeki suyun seviyesine göre ne zaman su dökeceğine, ne zaman meyve ve içecek sunacağına karar veren otomatik hizmetçiyi geliştirdi.

Bazı makinelerinde hidro mekanik etkilerle denge kurma ve harekette bulunma sistemine yönelen Ebul-İz El Cezerî, bazılarında ise şamandıra ve palangalar arasında dişli çarklar kullanarak karşılıklı etkileme sistemini kurmaya çalıştı. Kendiliğinden çalışan otomatik sistemlerden sonra su gücü ve basınç etkisinden yararlanarak kendi kendine denge kuran ve ayarlama yapan dengeyi oluşturması, Cezerî’nin otomasyon konusundaki en önemli katkısıdır.

60 kadar eser icat etti

Robot, saatler, su makineleri, şifreli kilitler, şifreli kasalar, termos, otomatik çocuk oyuncakları gibi 60 kadar eserin mucidi olan Ebul-İz El Cezerî, dünyanın bilinen ilk sibernetik bilginidir.

Artuklu Sarayı'nda yaşayan ve icatlarını burada deneyerek örneklerini yaparak çalıştıran El Cezerî, Kürtçe, Arapça, Farsca, Osmanlıca ve Latince biliyordu. Diyarbakır'a hükmeden Eb'ül Feth Mahmut İbn-i Mahmet İbn-i Karaaslan'ın himayesinde ve onun desteklemesiyle bilimsel çalışmalarına hız vererek, 25 yıllık icatlar kitabını da o dönemde yaygın olarak kullanılan Arapça dili ile yazdı.

Avrupalı 200 yıl sonra farkına vardı

El Cezerî'nin ortaya çıkardığı icatlar o dönemde gerek Artuklu gerek sonrasında Osmanlı İmparatorluğu döneminde pek bilinmese de, Avrupalıların dikkatini çeker. İcatlarından ancak yaklaşık 200 yıl sonra yazdığı kitaptaki yazı, şekil ve resimlerden yola çıkan batılı bilim insanları, bunların örneklerini yaparak robotları çalıştırmayı bile başardılar. Örneğin Alman profesörlerden Wideman, Ebul-İz El Cezerî’nin otomatik makinelerinden birkaç tanesini yapar ve başarılı bir şekilde çalıştırır.

Sibernetik'in ön adımını attı

Ebul-İz El Cezerî, aynı zamanda insanlarda ve makinalarda karşılıklı haberleşme, kontrol, denge kurma ve yönelme bilimi olan sibernetiğin ön adımını atan kişi olarak da bilinir.

Ebul-İz El Cezer'i, Sibernetikteki Denge Durumu ya da, Elektronikteki Ayarlama Sistemleri’ne el atmış ve başarı ile uygulamıştır. Çok çeşitli makinalar yapmış ve her bir makinasında ayrı bir denge durumunu kurmuştur. Bazı şekillerinde Hidro-mekanik tesirler ele alınmasına rağmen, bir diğer şekilde Hidro-mekanik güçten yararlanarak, şamandıra ve palangalar arasında “Karşılıklı etkide bulunma” gibi ilginç düzenler, otomatik sistemler kurmuştur.

Tasarladığı icatların maketini yapmış

Ebul-İz El Cezeri, Diyarbakır'da baş mühendis olarak icatlarını yazı ve çizimlerle kağıda döktükten sonra, imkanlar çerçevesinde mümkün olduğunda bunların maketini yapmayı ve çalıştırmayı denemiştir. Cezerî'nin tasarımlarını somutlaştırma ve modelleme aracı, o dönemde çizdiği resimlere de yansımıştır.

Cezerî, aynı zamanda Harizmi ve Farabi gibi Müslüman bilim insanlarından gelen geleneği zirveye taşımıştır. Yeni tasarımlar, makinalar ve robotlar yapabilmek için mevcut teori ve teknikleri geliştirerek bunların mükemmel örneklerini ortaya sunmuştur.

Eserleri, teknik ve fonksiyonel açıdan olağanüstü olduğu gibi, endüstriyel tasarım açısından da çok farklıdır.

Ebul-iz El Cezerî'nin kitapları özellikle 20. yüzyılın başlarında Avrupa'da ilgi görür. Kitabını inceleyen Prof. Dr.Wiedemann, onu Almancaya da çevirerek, şunları söyler: "On dokuzuncu asra kadar yazılan teknik eserler arasında, astronomiye ait olanlar hesaba katılmazsa, Cezerî'nin bu eseri en önemli ve en yüksek seviyede olanıdır."

'Rönesans’tan önce kaleme alınmış en önemli eser'

İngiliz teknoloji tarihçisi Donald Hill de, El Cezerî'nin icatlarını çizip resmettiği kitabı Kita­bul Hiyel'i 1974 yılında İngilizceye çevirmiş, kitap üzerinde incelemeler yaparak yayımlamıştır. Hill, El Cezerî’nin çalışma yöntemi hakkında şunları yazar: "Tasarım ve yapım aşamalarında ilk defa El Cezerî'nin çalışmalarında gördüğümüz bazı kavramlar var; yapıda kullanılan ahşap malzemenin eğilmesini minimize etmek için onları laminasyon hâline getirmek, çarkların (dişlilerin) statik dengesini sağla­mak, ahşap kalıplar kullanmak, boru kesitlerini (orifisleri) kalibre etmek, su valflerinin aksamlarını zımparalamak ve daha birçok şey... Tüm kültürler için geçerli olmak üzere mühendislik konusunda Rönesanstan önce kaleme alınmış en önemli eserdir."

İçkale'de Reis-ul amal olarak görev yapar

1181-1206 yılları arasında Diyarbakır'daki İçkale'de yaşamını sürdüren ve icatlarını burada yapan El Cezerî, icatlarını içeren kitabını 1205 tarihinde tamamlayarak o dönem Artuklu sultanına sunar.

El Cezerî, Artuklu hükümdarları Nureddin Muhammed, oğulları Kutbeddin Sökmen ve Nasuriddin Mahmud'un hükümdar olduğu dönemlerde İçkale'deki Artuklu Sarayı’nda Reis-ul amal (Başmühendis) olarak görev yapar.

Zamanının çok ötesinde zilin ve düşünce yapısına sahip olan El Cezerî, geniş ufku sayesinde eserlerini çok boyutlu düşünebiliyordu.

Diyarbakır Ulu Cami'deki Güneş Saati

Ebul-İz El Cezeri'nin Diyarbakır'da şu anda görülebilecek eseri Ulu Camii avlusundaki güneş saatidir. Başlıklı sütun üzerinde yer alan ve bir mermer üzerine yerleştirilen metal parçasının, güneşin hareketiyle birlikte çevresinde dönen gölge marifetiyle zamanı gösteren güneş saatinin 800 yıldan fazla bir geçmişinin olduğu bilinmektedir. Güneş saatinin önceleri Dağkapı Meydanı’nda bulunduğu, daha sonra zarar görmemesi için Ulu Camii avlusuna taşındığı söylenir. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim