Güneş OCAĞA/ÖZEL HABER

Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 1999 yılında 21 Şubat tarihi, Dünya Anadil Günü olarak ilan edildi. Dünya çapında çok dilliliği desteklemek amacıyla da ilk kez 2000'li yıllarda kutlamalar gerçekleşti.

21 Şubat Dünya Anadil Günü kapsamında Diyarbakır'da gerçekleştirilen etkinliklerin startı da verildi. Etkinliklerde Kürtçe’nin eğitim ve resmi dil olması için talepler dile getiriliyor. Fakat bu talepler yerine getirilmediği gibi, okullarda seçmeli dersler arasında yer alan Kürtçe için öğretmen ataması da yapılmıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl "Yaşayan Diller ve Lehçeler" adı altında 50 Kürtçe öğretmeni atayacağını açıklarken, Kürtçe dil çalışmaları yürüten kurumların verilerine göre ise, 12 yılda sadece 132 Kürtçe öğretmen atandı.

Anadilin önemine dair ve Kürtçe’nin yaşatılması için gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e demeç veren Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefhan Ciziri, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) Eş Başkanı Şükran Yakut ve Kürt Dil Hareketi (HEZKURD) Yönetim Kurulu Başkanı Av Suphi Özgen, "Kürtçe konuşun, Kürtçe yazın" çağrısında bulundular.

"KÜRTLER İÇİN HER GÜN DİL GÜNÜ OLMALI"

Ciziri, Kürtler için sadece 21 Şubat değil, her gün dil günü olması gerektiğine vurgu yaparak, şunları söyledi:

"Bilindiği gibi Zazaca kaybolmayla yüz yüze. Bu da tehlikenin ne kadar büyük olduğunun göstergesi. Bir dilin katili olmak istemiyorsak artık stratejik adımlar atmamız lazım. Kürtler hepsi anadilinin davasının savunucusu olması lazım. Kürtçe’nin yaşatılması için konuşun ve yazın. Komşularınızla, çocuklarınızla,  akrabalarınızla, sokakta, otobüste, yaşamın olduğu her yerde Kürtçe konuşun."

Kürtçe’nin önünde büyük engellerin olduğuna da dikkat çeken Ciziri, "Bir Kürtçe tiyatro oyununa bile tahammül edemiyorlar ve yasaklıyorlar. Birkaç gün önce, Kürtçe tiyatro oyununu yasakladılar, ardından İçişleri Bakanı yasağı kaldırın dedi. İkili bir politika var Kürtçeye karşı" dedi.

"FARKINDALIK ÇALIŞMALARI YAPILMALI"

HEZKURD Yönetim Kurulu Başkanı Av Suphi Özgen ise, "Dünya ana dil günü dolayısı ile 7 bin yıldan fazla geçmişi olan ve dünyanın en zengin dilleri arasında yer alan güzel Kürtçemizin değerini iyi kavramalıyız" dedi.

Kürtçe için farkındalık çalışmalarının yapılması gerektiğini belirten Özgen, "Türkiye’de Kürtçe’nin içinde bulunduğu resmi statüsüzlüğün son bulması için her türlü meşru, idari ve hukuki yollarla çaba göstermeli/mücadele etmeliyiz. Gerek bireysel, gerekse içinde bulunduğumuz Sivil Toplum Örgütleri ile birlikte farkındanlık çalışmaları yapmalıyız" diye konuştu.

"KÜRTÇE YOK OLMA MUAMELESİ YAŞIYOR"

Kürtçe’nin yok olma muamelesiyle uğradığını dile getiren Özgen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kürtçe, dünyada örneğine rastlanmayacak şekilde Türkiye’de yok edilme muamelesine uğratılmış, eritilmesi için her türlü yöntem denenmiştir. Özellikle inkar politikalarının en üst düzeyde uygulandığı dönemlerde Kürtler arasında daha yaygın kullanılırken inkar politikaları terk edilmesine rağmen resmi bir statüye kavuşturulmadığı için ve koruyucu/geliştirici kamu kurumlar yeterli olmadığından geçmişe göre özellikle Zazaca lehçesi başta olmak üzere erime süreci yaşamaktadır. UNECO verileri Zazaca için tehlike sinyallerini yükseltmiştir."

"HER YERDE KÜRTÇE KONUŞUN"

"Kamu eli ile birkaç pozitif gelişmeye rağmen bırakalım eğitimin Kürtçe ile yapılması Kürtçe öğretilme dahi çok sınırlı olarak resmen var ama fiilen yok muamelesi görmektedir" diyen Özgen, şöyle devam etti:

"Kürtlerin öncelikli olarak milli dil bilincine sahip olmaları gerekir. Ülke nüfusunun yaklaşık yarısı biz Kürtler olmakla anayasadaki ‘eşitlik ilkesi’nin Kürtçe içinde hayata geçmesi/geçirilmesi talep edilmelidir. Biz HEZKURD yani Kürt Dili Hareketi Derneği eşitliği Kürtçe için her düzeyde talep etmekteyiz. Her vatandaşımızdan, zaman zaman Cumhurbaşkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na Kürtçe’nin dil hakları için gönderdiğimiz örnek dilekçelerden göndermelerini istiyoruz. Elbette evde ve her yerde kendi aralarında Kürtçe konuşma mutlaka yapılmalıdır. Her Kürdün dil hakları konusunda kendini sorumlu görmesini istiyoruz. Bu etki yayıldıkça çözüm de o oranda kolaylaşacaktır.”

"SEÇMELİ DERS ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILSIN"

Devlete de çağrıda bulunan Özgen, "Devletten öncelikle ortaokullarda başlattığı seçmeli Kürtçe ders hakkının süratle, her türlü fiili engeli aşacak şekilde etkin kullanılmasını; ilkokul ve liselere de uygulanmasını istiyoruz. Türklerin de hem dil öğrenmeleri hem de Kürt vatandaşlarla eşitliği ve kardeşliği pekiştirmeleri için Kürtçe öğrenmeleri gerekir. İlk okuldan lise sona kadar zorunlu Kürtçe dersi getirilse zaten Kürtçe her vatandaşın evine girecek ve bu alandaki normalleşme büyük oranda sağlanacaktır. Kamu hizmetlerinin de artık Kürtçe ile de verilmesi gerekir. Tabii nihai çözüm Kürtçe’nin anayasal statüye kavuşturulması ve ikinci resmi dil yapılmasıdır" dedi.

"ASİMİLASYONA KARŞI MÜCADELE ETMELİYİZ"

MED-DER Eş Başkanı Şükran Yakut ise, "Dilimiz Kürtçe bütün lehçeleri ile birlikte UNESCO'nun tespitlerine göre, yok olmayla yüz yüze bırakılmıştı. Bugüne kadar Kürtçeye yönelik asimilasyon politikaları hep yürütüldü. Bu anlamda bizim için 21 Şubat Anadil Günü çok önemli" dedi.

Adsız Tasarım (21)-3

Kürtçe lehçeleri içerisinde Zazaca’nın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Yakut, "Bir dilin yaşayabilmesi için, o dil ile konuşmak, okullarda o dil ile eğitim yapmak gerekiyor. Özellikle de çocukların o dil ile konuşması lazım. Bu nedenle bizler de Kürt kamuoyunun dikkatini etkinlikler düzenliyoruz.  Kendimizi kültürümüze, folklorumuza, dayandırmalıyız, dilimizi ve kültürümüzü küçük görmemeliyiz. Her zaman dilimizle konuşmalıyız, dilimizle okumalı ve yazmalıyız. Kürtler olarak her zaman asimilasyona karşı mücadele etmeliyiz" dedi.

Muhabir: GÜNEŞ OCAĞA