FARUK BALIKÇI

Edirne Kapalı Cezaevi’nde bulunan Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir Demirtaş’ın hayatını kaybetmesi, siyaseten ‘insani değerlerin’ nasıl yitirildiğini de bize bir kez daha gösterdi.

Oysa dünyanın neresinde olursa olsun cenazeye saygı diye bir kavram vardır. Bazı siyasi parti liderleri, bir siyasi partinin genel başkanlığını yapmış birinin babasının vefatından dolayı taziye mesajları yolladı. Bu taziye mesajlarına dahi ırkçı yorumlar geldi. İktidarı elinde tutanlar ise görmezden geldi. Bir başsağlığı bile dilenmedi. Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür işte bu ‘insani değerleri’ yok eden. Oysa bizde bir kültür vardır. Aynı çatı altında bir araya gelmişsen, düşmanın dahi olsa, ‘Başsağlığı’ dileğinde bulunulur. ‘Tasada ve kıvançta ortak olmak’ diye bir tabir vardır. Cenazeye ve düğüne saygı savaşlarda bile bir ölçüdür. İslam tarihi kitapları yazar; Hz. Muhammed’in bir Yahudi cenazesi geçerken ölüye hürmeten ayağa kalktığını aktarır.

Tahir Demirtaş’ın vefatı aslında bize siyasette geldiğimiz noktayı yüzümüze çarptı.

İşte bu yüzden Selahattin Demirtaş, babasının cenaze törenine katılmadı. İktidarın Kürt siyasetçilere yaklaşımlarını protesto etmek içindi. O yüzden yasını hücresinde tutacağını ve “Merak etme baba, yüreğimiz bu hücreden büyüktür” dedi.

Diyarbakır’da kurulan taziye evinde ise adeta insan seli vardı. Öyle ki taziyede oturulacak yer bulmak hayli zordu. Uzun sıra kuyruğunda başsağlığı dileğinde bulunup diğer kapıdan çıkıldı. DEM milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Sırrı Sakık, eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve Demirtaş'ın ailesi taziyeleri kabul etti.

Tahir Demirtaş’ın vefatı aslında bize iki ayrı fotoğrafı yüzümüze çarptı.

Editör: Faruk BALIKÇI