ÖZEL HABER/Ceren AKYIL

“Millet açsa AVM’ler neden dolu?” sorusu, son yıllarda Türkiye’de ekonomik tartışmaların merkezine yerleşti. Kafelerin ve restoranların dolup taşması, sokaklarda son model telefonların ve otoparklarda yeni araçların görülmesi, ilk bakışta bir refah tablosu sunuyor. Ancak uzmanlara göre bu tablo, ekonomik iyileşmeden çok, kriz dönemlerine özgü bir davranış biçimine işaret ediyor. Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Ekonomist Aram Ekin Duran ve Uzman Klinik Psikolog Sadık Sun Ekonomi literatüründe “Ruj Etkisi” (lipstick effect) olarak adlandırılan bu olguyu değerlendirdi.

“AVM VE KAFELERİN DOLU OLMASI, UMUTSUZLUĞUN GÖSTERGESİDİR”

Ekonomist Aram Ekin Duran, "Ruj Etkisi" tanımının ilk çıkışının 2 binli yıllarda gerçekleştiğini ancak Covid pandemisi sonrasında değişen-dönüşen tüketici davranışlarını tarif etmek konusunda sıkça kullanılan bir terim haline geldiğini belirterek, “Covid sonrası küresel çapta yükselişe geçen enflasyon Türkiye'de hükümetin yanlış politikaları sonucu adeta patladı. Son 3-4 yılımızı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktisat literatüründe yeri olmayan 'faiz sebep-enflasyon sonuç' önermesinin yanlışlığı nedeni ile giderek yoksullaşarak geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz. Türkiye bu dönemde dünyanın en yüksek enflasyona sahip birkaç ülkesinden biri haline geldi. Bu dönemde milyonlar öğrenci, ücretli veya emekli insan, bırakın birikim yapmayı temel ihtiyaçlarını bile zar zor karşılayacak hale geldi. İşte tam da bu nedenle, insanlar ellerine geçen paranın geleceği garanti altına alacak herhangi bir birikim veya yatırıma yetmeyeceğine karar verdi ve gündelik tüketime yöneldi. AVM'lerin, cafelerin dolu gözükmesinin asıl sebebi işte bu ve bu durum ekonominin iyiye gittiğinin değil; insanların geleceğe dair umutsuzluğunun bir göstergesidir” dedi.

Diyarbakır’daki hastane ihaleye çıkıyor
Diyarbakır’daki hastane ihaleye çıkıyor
İçeriği Görüntüle

Diyarbakır’da “Ruj Etkisi”2

“DÜZENLİ TASARRUF ORANI YÜZDE 40 GERİLEDİ”

Son 3 yılda tüketim harcamalarında enflasyonun da etkisiyle istikrarlı bir artış gözlenirken, toplumda düzenli olarak tasarruf yapabilenlerin oranı ise yüzde 40'lara kadar gerilediğini ifade eden Duran, “'Ruj etkisi' şu an Türkiye ekonomisinin ve ticaret hayatının bir gerçeği olmuş durumda. Markalar da, bu yeni gerçekliğe göre pazarlama stratejilerini yeniden oluşturuyor. Milyonlarca insanın 'bir an'lık mutluluğuna talip oluyor. Mevcut politikalarda resmi enflasyonun 2026 sonunda bile yüzde 20'nin altına inmesi ise beklenmiyor” diye konuştu.

“UMUT KAYBOLUNCA, BİRİKİM DEĞİL ANLIK HAZ SEÇİLİR”

Uzman Klinik Psikolog Sadık Sun ise oluşan tablonun psikolojik boyutuna değinerek, lüks takıntısının bir ihtiyaç değil, psikolojik bir denge aracı hâline geldiğini belirterek, “İnsan zihni geleceğe umutla bakabildiği sürece erteleyebilir, sabredebilir ve biriktirebilir. Umut kaybolduğunda birikim değil, anlık haz seçilir. Ev alamayacağını, araba hayalinin imkânsız olduğunu düşünen birey için birikim anlamsızlaşır. Zihin şu noktaya gelir: “Zaten büyük hayallere ulaşmak mümkün değil, bende küçük ama “lüks hissi” veren harcamalara yöneleyim demeye başlar. “Ruj Etkisi” tanımının büyük kayıplar karşısında küçük ödüllerle psikolojik telafidir. Çünkü kişi mutlu olmak için değil, daha az mutsuz hissetmek için harcar” diye konuştu.

Muhabir: Ceren AKYIL