ÖZEL HABER / Mehmet Rumet SOYLU – Veli BALTACİ
Neolitik dönemden bugüne uzanan köklü geçmişiyle Diyarbakır, insanlık tarihinin en önemli merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor. Çayönü ve Körtik Tepe’deki kazılar, bölgenin avcı-toplayıcı toplumlardan yerleşik hayata geçişteki ilk yerleşim alanlarından biri olduğunu kanıtlıyor.
Diyarbakır Müzeler Müdürü Müjdat Gizligöl, kentin taşıdığı tarihi mirasa dikkat çekerek, “33 medeniyetin izlerini taşıdığı bilinen Diyarbakır’da yapılan müze envanter çalışmaları ve kazı sonuçları, bu sayının aslında 77 medeniyeti kapsadığını ortaya koyuyor” dedi.
10 BİN YILLIK TARİHİN TANIKLIĞI
“Neolitik dönem de dahil olmak üzere Diyarbakır’da çok daha fazla medeniyetin izlerini görüyoruz” diyen Gizligöl, Çayönü ve Körtik Tepe kazılarının önemine işaret etti. Gizligöl, “Bu kazılar, bölgenin avcı-toplayıcı toplumdan yerleşik hayata geçişteki ilk yerleşim alanlarından biri olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
“DİYARBAKIRLILAR BU KENTİ HİÇ TERK ETMEDİ”
Kentin adeta bir açık hava müzesi olduğuna vurgu yapan Gizligöl, Diyarbakır Surları’nın büyüklüğünü ve tarihi değerini hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Diyarbakır Surları 5.7 kilometre uzunluğunda, 101 burcu bulunan devasa bir kale şehridir. Eskiden 50 binden fazla kişi sur içinde yaşarken, bugün hâlâ 25-30 bin kişi bu tarihi yapının içinde yaşamaya devam ediyor. Diyarbakır öyle bir yere konulmuş ki 10.000 yıl önce, Diyarbakırlılar buraya kurmuşlar şehri ve o gün bugündür buradan da çıkmamışlar. Dünyada buna benzer olarak sadece Filistin’deki Eriha kenti var.”
MÜZECİLİKTE ÖNCÜ KENT
Kentte toplam beş müze bulunduğunu hatırlatan Gizligöl, Diyarbakır’ın müzecilik tarihine şöyle dikkat çekti: “İçkale bölgesi adeta ‘kale içinde bir kale’ konumundadır. Diyarbakır’da müzecilik 1900’lü yılların başlarına dayanıyor. O dönem, kentteki ileri gelenler ileride lazım olur düşüncesiyle tarihi eserleri toplamış ve korumuş. Türkiye’de pek çok ilde müze yokken, Diyarbakır’da vardı.”
Bugün kentte 36 bin 300 eser envantere kayıtlı bulunuyor. Ancak sergilenebilen eser sayısı bin 500 civarında. Bilimsel çalışmalarda kullanılmak üzere sınıflandırılan 100 bin civarında eser de mevcut.
TARİHÇEDEN GÜNÜMÜZE
Fiziki alan yetersizliği nedeniyle tüm eserlerin sergilenemediğini söyleyen Gizligöl, müzenin tarihçesini de şöyle aktardı:
“2005 yılında Kültür Turizm Bakanlığı tarafından Adalet Bakanlığı’ndan alınan İçkale, on yıl süren restorasyonun ardından 2015’te müze olarak açıldı. Türkiye’de en fazla kazı çalışması yapan illerden biriyiz. Yakın zamanda Akat ve Helenistik dönemlere ait üç yeni eseri de sergilemeye başladık.”
HEDEF: 1 MİLYON ZİYARETÇİ
Ziyaretçi sayılarında gözle görülür bir artış yaşandığını söyleyen Gizligöl, yıl sonu hedefini açıkladı:
“Bu yılın ilk yedi ayında 161 bin kişi müzemizi ziyaret etti. Yıl sonunda 300 bine ulaşmayı hedefliyoruz. Ancak bu rakam Diyarbakır için yeterli değil. Bu sayı milyonlara ulaşmalı ve bu hiç de zor bir şey değil. Ulu Cami, İçkale, Keçi Burcu ve On Gözlü Köprü gibi tarihi noktaların yanı sıra Silvan, Çermik, Eğil ve Ergani ilçeleri de turizme ciddi katkı sağlıyor.”
DİYARBAKIRLILARA ÇAĞRI
Müjdat Gizligöl, kent halkına da şu çağrıyı yaptı: “Diyarbakır halkının müzelere yeterince ilgi göstermediğini görüyoruz. Hemşerilerimize, kendi kentlerini tanımalarını, aile ve dostlarıyla müzeleri, tarihi alanları gezmelerini salık veriyorum. Böylece hem kentleri hakkında bilgi sahibi olacak hem de şehrin tanıtımına katkıda bulunacaklar.”