FATMA TEMEL – ÖZEL HABER

Sanat yaşamını ve atölyesinde yaptığı faaliyetleri gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e anlatan ressam Gökhan Aslan, “Resim, heykel maceram kısmen burada başladı. Yeteneğim vardı ama resim bölümünün varlığından haberim yoktu. Ortaokul döneminde bir hocamız resim yeteneğimi fark etti. İlerletmek istedim ama o süreç farklıydı, 90’lı yıllardı. Liseyi bitirdikten sonra kısa bir süre muhabirlik yapmaya başladım. O dönemde bir arkadaşım yaptığım çalışmaları gördü ve neden resim bölümü okumadığımı sordu. Ben böyle bir bölüm olduğunu duyunca şaşırdım. O süreçte hazırlık yaptım. Ankara Gazi Üniversitesi’ne girdim ve resim maceram da böylelikle başlamış oldu. 1996’dan beri resim çalışması içerisindeyim” dedi.

GENÇLERİMİZ SANATA YÖNLENDİRİLMİYOR”

Germ Sanat Atölyesi’nde çalışmalarını yürüten Aslan, dönemsel olarak Kübist, Süprematist, Sürrealist ve Toplumsal Gerçekçi akımlarından etkilenerek, fırça ve spatula ile eserlerini yapıyor. Diyarbakır’da sanata bakış açısı ve yaşanan sorunlarla ilgili düşünce ve gözlemlerini de dile getiren Aslan, şöyle devam etti:

“Sanatta sorun olmamalı. Bir bağnazlık var ne yazık ki. Bu kendi ailelerimizde bile var. Tabi bu bilinç yapısıyla alakalı. Aynı zamanda anadolu lisesinde öğretmenlik yapıyorum. Yetenekli öğrencilerimiz var ama veliler hiçbir şekilde güzel sanatlara yönelmelerini istemiyor. Bu işte herhangi bir geleceğin olmadığını düşünüyorlar genelde. Çocuklarının doktor, avukat, mühendis olmalarını istiyor. Herkeste bu mantık var maalesef. Oysa hayatın realitesi öyle değil. Velilerin sanata bakış açısı çok yetersiz. Aynı şey öğretmenlerde de oluyor. Onu yapma buna çalış tarzında yaklaşıyorlar. Ve bu da bizi bir tık geriletiyor.”

R E S S A M3

“KAYYUM SÜRECİNDEN ÖNCE DAHA İYİYDİ”

Kentteki sanat çalışmalarına dikkat çeken Gökhan Aslan, “Sanat, Diyarbakır’da kayyım sürecinden önce daha iyiydi. Biraz daha önü açıktı insanlar daha iyi çalışabiliyorlardı. Geçen gün Keçi Burcu’nda bir sergi vardı. Gittim baktım ve daha çok İslami tarzda hat tazında işler vardı. Geçmişte açtığım sergilerle ilgili çok büyük sıkıntılar yaşadım. Benim yaptığım şey sanattı sadece. Sanatçıların yaşadığı sıkıntılar oluyor o anlamda” dedi.

“KENDİ ESERLERİMİ SERGİLEMEK İSTİYORUM”

Sanatçıların yaşadıkları kentlerde rahatlıkla sergilerini açmaları gerektiğini söyleyen Aslan, Keçi Burcu’nda eserlerini sergilemek istediğini söyledi. Aslan, “Kürt sanatı rönesans yaşamadı. O yüzden şuan her alanda gerideyiz bu sanatta da böyle. Velezques İspanyol bir sanatçı ‘Aynadaki Venüs’ diye bir tablo yapıyor. O dönem kilise hâkim tabi, adam tabloyu hiçbir yerde sergileyemiyor. Ciddi bir baskıya maruz kalınca kendisi de kaçmak zorunda kalıyor. Eser de ortadan kayboluyor ve şuan o eser Londra’daki bir sanat müzesinde sergileniyor. Ve her yıl İspanyollar gidip eseri geri almak istiyorlar. Ben de Diyarbakırlı olarak kendi şehrimde kendi eserlerimi sergilemek istiyorum. Çünkü bir sergimi de Keçi Burcu’nda açmıştım. İstanbul’dan koleksiyoner gelmişti. Bizi küçümseyen bir şey söylemişti çok rahatsız olmuştum. Soyut bir eserim vardı. Şuna getirmek istedi. Diyarbakırlılar bundan ne anlar tarzında yaklaştı. Ben de dedim ki Diyarbakırlılar soyut düşünemez mi? Benim açmak istediğim sergi çok başkaydı. Kayyım sürecinde bunu yapmam mümkün değildi. Önümüzdeki günlerde başka bir düşüncem var bunun için çabalıyorum. Seçimlerden sonra şartlar biraz iyileşirse bir şeyler yapmak istiyorum. Şuan Keçi Burcu, DTSO’nun elinde bildiğim kadarıyla ve sergimi orada açmak istiyorum. Nasıl ses getirir bilmiyorum. Bir şekilde duruşumu sergilerim” diye konuştu.

R E S S A M4

“YEREL YÖNETİMLER TEŞVİK ETMELİ”

Yerel yönetimlerin gençleri sanata teşvik etme çalışmaları yapmaları gerektiğine vurgu yapan ressam Gökhan Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kürtler, sergi salonuna adım attıkları itibaren kendilerinden bir şey bulabiliyorlar. İki yıl önce Ahmet Güneştekin’in sergisi vardı. Binler gitti bu sergiye, yorum bir çalışmaydı ve Kürtler daha çok yoruma bakıyorlar. Bizim sanat eleştirmenlerine ihtiyacımız var. Eleştiri yapsınlar yorum yapsınlar ki biz gelişebilelim. Bu da bir elin on parmağını geçmez. Tabi gençler ilgililer. Sanata ilgi var yok değil. Bizim insanlarımız tarihi boyunca sanata, sanatçıya uzak kalmamış. Biz de müzik sanatımız daha önce ama başka sanat dallarımız da var. Sanat çekicidir siz sadece sunmayı bilin. Yıllar önce Osman (Baydemir) bey belediyenin başındayken bir sohbetimiz oldu. Öneride yaptım. Gençleri elimizden gelene kadar sanata yönlendirmemiz gerekiyor. Sergiler, etkinlikler fazla olmalı. İyi sanatçıların gelmesi lazım. Kayyım döneminden önce bir dünya sanatçı geldi. Sümer Park’ta ‘Kürdistan Sergisi’ yapıldı. Dünyanın her yerinden sanatçı geldi. O tarz etkinlikler insanları çekiyor. Ondan etkilenen bir insan bir esere dün baktığı gibi bakmıyor. Algı değişiyor. Paris’te belediye başkanı binaların çatı katlarını alıp, oralara öğrencileri yerleştiriyorlar ve hiçbir para talep etmiyorlar. Ve öğrencilere oralarda üretim yapıyorlar. Bizim burada kaç atölye var? Çok yetersiz. Sanatı gündemleştirmemiz lazım çünkü bazen siyasetin yapamadığını sanat yapıyor. Sanatla yapılan şeyler iz bırakıyor. Dünyada bunun çok örneği var. Gençlerimiz her şeye rağmen sanata yönelmelerini isterim.”

Muhabir: FATMA TEMEL