Türkiye’de yaşanan iş cinayetleri her yıl artarak devam ediyor. Her yıl binlerce işçi, önlenebilir nedenlerle hayatını kaybediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) iş cinayetleri raporlarına göre, 2016 yılında bin 970 işçi, 2017 yılında 2 bin 6 işçi, 2018 yılında bin 923 işçi, 2019 yılında bin 736 işçi, 2020 yılında 2 bin 427 işçi hayatını kaybetti. 2021 yılının ilk ayında ise en az 199 işçinin yaşamını yitirdi.

İş cinayetlerinin en fazla yaşandığı sektörler, inşaat ve tarım olurken en fazla iş cinayetinin yaşandığı kentlerin başında ise İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirler geliyor. Verilere göre, son yıllardaki iş cinayetleri göçük ve trafik kazasıyla yaşanırken yüzlerce çocuk işçi de bu işyerlerinde yaşadıkları kazalardan dolayı hayatını kaybetti.

İSİG Sözcüsü Serpil Ünal yaşanan iş cinayetlerini ve bunları önlemek için neler yapılması gerektiğini konuştu.

Kardan vazgeçmiyorlar

İşyerlerinin risk analizlerinin yapılması ve bu analizlere göre önlemlerin alınması gerektiğinin altın çizen Ünal, işverenlerin ise bu önlemleri maliyet olarak gördüğünü dile getirdi. İşçilerin makinaların bir parçası olarak görüldüğünü belirten Ünal, bundan dolayı ayrı bir önlem almaya gerek görülmediğini ifade etti. Ünal, “Gerekirse iş kazasından dolayı ceza ödüyorlar ama işçi sağlığı ve iş sağlığı önlemleri alınmıyor. Asıl amaç kardan vazgeçmemek” diye belirtti.

İş cinayetlerinin önlenememesinin nedenlerinden birisinin de denetimsizlik olduğunun belirten Ünal, şöyle devam etti: “Salgınla birlikte bu denetimleri tamamen ortadan kaldırdılar. İş müfettişlerinin Çalışma Bakanlığı’ndaki odaları bile boşaltıldı. Bu da, ‘iş müfettişi çalıştırmayacağım, denetim yapmayacağım’ demek. Bu durumda işçi denetimler yapılsın talebinde bulunsa nereye başvuracak.”

Bahane uyduruyorlar

 İş cinayetlerinde işçilerin suçlanmasının işverenlerin suçlarını örtmek için uydurdukları bir bahane olduğunu sözlerine ekleyen Ünal, şunları dile getirdi: “İşçi iş güvenliği eğitimi almıyor, alıyorsa bile göstermelik bir eğitim alıyor.  Eğitim tam olsa bile işçiden belli süre içerisinde üretmesi gereken bir iş kapasitesi isteniyor. Bu istenince bir takım tedbirler konusunda aksamalar olacaktır. Bunların yanına geçim sıkıntısı, mobbing gibi şeyler de ekleniyor. Bu şart altında işçinin kendi üzerine düşen tedbirleri alması beklenemez.”

 Sendikalı işyerlerinde iş cinayetlerinin daha az yaşandığına vurgu yapan Ünal, bu işyerlerinde kontrol mekanizmalarının kurulmuş olduğunu anımsattı. Ünal, devamla “Bazen çok minik tedbirler hayat kurtarabiliyor. Bunlar sendikalı yerlerde çok kolay çözülebilen şeyler. Örgütlü olduğumuz düzeyde çalışma koşullarımızı düzeltebiliriz. Örgütlü olmadığınızda çalışma koşullarınız daha ağır, baskı yoğun oluyor hem de iş cinayetleri çok yüksek oranda artıyor” dedi.

Editör: TE Bilişim