Fuat BULUT

Fotoğraf: Mehmet Masum SÜER

Doğup büyüdüğüm Sur’un kapı komşusu Bağlar, ikinci meskenimdi.

Dar sokakları, az da olsa kentin eski kültürünü yaşatan komşuluk ilişkileri, eski usul esnaf ticareti bana hep çocukluğum hatırlattı.

3 yıllık ikamet, 6 Şubat günü 04.17’de son buldu.

Vurduğu yeri yıkan, hasara, can kayıplarına yol açan depremden sonra göçberiz şimdi.

Hareketli ana fay hatları kılcal damarlarını dahi çatlattığı için her an her yerde deprem olabileceği korkusu psikolojileri alt üst etmiş durumda.

Evi hasarsız olan da yastığa kafasını rahat koyamıyor artık.

Evi hasarlı olan da kendi memleketinde mülteci gibi bir o evde bir bu evde misafir.

Pandemi sürecinde evinden çıkamayan, şimdi de depremde evine gidemiyor.

Ölümü derinden hissedenlerin ilk günkü “Dünya malı dünyada kalır” sözleri bir haftada yalan oluyor.

Oysa Diyarbakır, depremi en az hasarla atlatan kentlerden biriydi.

İlk günlerde gelişen yardımlaşma ve dayanışma örneğine Yoldaş Apartmanı önünde günlerce amca kızı Çiğdem’i ve oğlunu beklerken bizzat şahittim.

Ateş etrafında arama kurtarma çalışmalarını yürüten hareketliliklerden bir umut bekleyene dek, kek, meyve suyu, battaniye, çay getiren hiç tanımadığımız insanlarla merhabalaştık.

Belki hiç sohbet etmedik ama umutlarının da acılarının da bizimle birlikte olduğunu hissettik.

O çaresiz anlarda bir damla suya ihtiyacı olana katkısı olan herkesten Allah binlerce kez razı olsun.

Dünyaya örnek olan, kendi yaralarını sarıp diğer 10 kentin yarasına derman olmaya çalışan Diyarbakır, bugünlerde kendi kaderine terk!

Her şey çok çabuk unutuldu.

Üstelik vicdanlar yine paraya tercih edilir oldu.

Evi barkı yıkılan veya hasarlı diye barınacak yer arayana kapısını açma yerine 2 bin TL’lik evler 10 bin TL’ye yükseltildi.

Bu mu şimdi insanlık?!

Bir de sosyal devlet ayağı var!

Nerede bu sosyal devlet?!

Yasalarda yer alan “Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir” maddesi yine kağıt üzerinde kaldı.

Bu kentin Valisi, Sivil Toplum Örgütleri, TBMM’de bu halkın oylarıyla seçilen vekillere, vicdan sahibi olan herkese ve her kesime çağrı yapmak istiyorum;

İnsanlar orta ve ağır hasarlı evlerde yaşama mahkum edilmiş durumda.

Ölsek de evimizde ölelim diyor artık.

Lütfen ama lütfen yeni ölümler ve trajediler yaşanmadan bu sorunu öncelikli gündeminize alın!