Mezopotamya Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, Maraş Katliamı’nın karanlık tarihin yıldönümü olduğunu dile getiren Sancar, “Resmi olmayan kayıtlara yüzlerce Alevi canın katledildiği Maraş kıyımının üzerinden tam 44 yıl geçti. Maraş katliamı da Alevi toplumu başta olmak üzere toplumsal hafızamızda ve kamuoyu vicdanında kanayan açık bir yara olmayı sürdürüyor. Çünkü bu konuda bir yüzleşme olmadı. Çünkü katillerden bu katliamı organize edenlerden, sorumlulardan hesap sorulmadı. Katliamı gerçekleştirenler ve planlayanlar karanlıkta tutuldu” diye konuştu.

ENCÜ’YE TOKATLI SALDIRI, HALKA İŞKENCE

İstanbul’da Adalet Nöbeti eyleminde partisinin İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü’ye polisin tokatlı saldırısıyla ilgili Sancar, şöyle devam etti: “Bir örgütlü kötülük düzeni içinde yaşıyoruz. Yeni rejim inşası otoriter temelde, çeşitli hamlelerle devam ediyor. Rejim inşasının en önemli parçası demokratik siyasete sürekli saldırmak ve tasfiye planlarını devamlı işletmektir. Pazar günü İstanbul’da yaşananları hepimiz biliyoruz. Bizim İstanbul İl Eşbaşkanımız ve Şırnak eski Milletvekilimiz Ferhat Encu’ye tokatla saldırıldı. Hasta mahpusların ailelerinin Adalet Nöbetine, annelere saldırıldı, onlarla dayanışma içinde orada olan gençlere saldırıldı. Bütün bu saldırıların amacını biliyoruz. Bu iktidar şiddet ve savaş politikalarıyla, gerilim ve nefret politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Önünde en büyük engel gördüğü demokratik mücadele kararlılığına da en sert şekilde saldırmayı ayakta kalmanın bir çaresi ve yolu olarak görüyor. HDP ve birlikte hareket ettiği demokrasi çevreleri bu konuda önlerinde en büyük engel olarak duruyor. HDP’den korkuyorlar o nedenle. HDP’nin bu rejim inşasını durduracağını biliyorlar. HDP’nin bu iktidara kaybetme gücünün farkındadırlar. O nedenle saldırılar pervasızlaşıyor ve sürekli yeni boyutlar kazanarak devam ediyor."

'BU ABLUKA KORKUNUN TABLOSUDUR'

Sancar şöyle devam etti: "Bizler bu saldırıyı, Pazar günü yaşanan saldırıyı protesto etmek ve buna dair bir açıklama yapmak için İstanbul Kadıköy ilçe binamızın önünde bir araya gelmeyi kararlaştırmıştık. Eş Genel Başkanlar olarak ben ve Pervin Buldan, milletvekillerimiz, bileşen partilerimiz, ittifak güçlerimiz ve demokrasi çevrelerinin temsilcileri orada buluşacaktık. Oraya gitmeye kalktığımızda gördük ki, bütün yollar abluka altında. Bütün yollar kesilmiş. Binlerce polis yığılmış. Panzerler, çeşitli polis araçları orada gerçek bir abluka yaratmış. Bu abluka, bu düzenin bizatihi sembolüdür. Topluma abluka; siyasete, adalete, hakikate abluka. Bu ablukalarla ayakta kalabileceğini düşünüyor ama yanılıyor. Öyle bir pervasızlık vardı ki, Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin bir Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ilçe binamızın içinde ablukada tutuldu, dışarı çıkmasına izin verilmedi. Ben ve yönetici arkadaşlarımız ilçe binamıza birkaç metre kala ağır bir polis ablukasına maruz kaldık. Birimiz kendi ilçe binasından dışarı çıkamıyor, birimiz kendi ilçe binasına giremiyor. Bu tabloyu bir sürü sıfatla anlatabilirsiniz, ama dün de söyledim yine söyleyeceğim: Abidin Dino’ya sorsanız, ‘Sen korkunun resmini yapabilir misin Abidin?’ diye, Nazım Hikmet sormuştu biliyorsunuz, bu tabloyu korkunun tablosu olarak hemen çizerdi.

'HER YOLU DENEMEYE DEVAM EDİYORLAR'

"İktidar, bizlerin kararlılığından korkuyor. Demokratik siyasette ısrarımızın yarattığı büyük güçten korkuyor" diyen Sancar sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu rejimin inşasını durduracak olma irademizden korkuyor. Geleceği demokrasi, adalet ve barış üzerine kurma kararlılığımızdan, ısrarımızdan korkuyor. Yürüyüşümüz bütün saldırılara karşı büyüyerek devam ediyor. Bu da iktidara her alanda korku salıyor. Korku ile sesimizi kısabileceklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. Her şeyi denediler, her yolu denemeye devam ediyorlar, ama sesimizi kısamıyorlar. Tecritlerle, ablukalarla halklarımızla buluşmamızı engelleyeceklerini sanıyorlar ama büyük yanılıyorlar. Halklarla buluşmamızı ve halkların ortak mücadelesini demokratik geleceğin inşasında temel güç haline getirmemizi hiçbir şekilde engelleyemeyecekler. Bunu dün Kadıköy’de bir daha gördüler. Bu vesile ile dün orada bizlerle dayanışma için bulunan, orada bulunmayıp dayanışma mesajları yayınlayan herkese teşekkür ediyorum."

'İSTANBUL VE ROBOSKİ BULUŞACAK'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezasıyla ilgili Sancar şunları söyledi: "Dün altını çizdiğim bir noktayı bir daha hatırlatayım. İstanbul’u bu yeni rejim inşasında bir üs haline getirmeye çalışıyorlar. İstanbul Türkiye’nin en büyük şehri. Seçilmiş belediye başkanına yargıyı kullanarak ceza veriyorlar, daha önce sayısız örneğini üzerimizde denedikleri politikayı şimdi İstanbul’a taşıyorlar. İstanbul’daki bu tasfiye operasyonunun amacı da belli. Bizler üzerinde denedikleri ve pişirdiklerine inandıkları politikaları bütün Türkiye’ye yayıyorlar. Yeni bir vesayet sistemi ve otoriter rejim inşasını sona götürmek istiyorlar. Yani bu şekilde amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlar. Biz de diyoruz ki, bunun engellemenin yolu bu iktidarın yeni rejim inşasını durdurmanın yolu, en geniş demokratik ortak mücadeleden geçiyor. İstanbul’u faşizmin üssü yaptırmayacağız. Bunun yolu İstanbul’dan Roboski’ye dalga dalga ortak mücadele ve dayanışma hattını oluşturmaktan geçiyor. İstanbul ve Roboski buluşacak ve bu rejimi de bu iktidarı da durduracak; bu iktidarı da gönderecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki hepimiz sorumluluklarımızı yerine getirelim. HDP olarak bedeller ödüyoruz ama bu hedeften ve amaçtan vazgeçmiyoruz.” (HABER MERKEZİ)

Editör: TE Bilişim