Tüberküloz veya halk arasında bilinen adıyla verem hastalığı, sinsice ilerleyen ve dünyada hala en çok ölüme sebep olan hastalıktan biri olarak biliniyor. Ülkemizde ‘ince hastalık’ adıyla da bilinen tüberküloz, solunum yoluyla kolayca bulaşabiliyor. Tüberküloz basili kişinin bağışıklığının en zayıf anını kolluyor ve hastalık ortaya çıkıyor. MedicalParkOrdu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Huri Özkan Yılmaz, 2-8 Ocak Verem Savaş Haftası kapsamında tüberküloz hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında uyarılarda bulundu.

Toplum içerisinde her insanın bir şekilde tüberküloz bakterisine maruz kalabildiğini ama herkesin hasta olmadığını dile getiren Uzm. Dr. Yılmaz, şu bilgileri paylaştı:

“Tüberküloz Mycobacteriumtuberculosis ismi verilen ve solunum yoluyla bulaşan mikrobun neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Tüberküloz hastasından hava yolu ile sağlam kişiye bulaşır. Tüberküloz hastalığı, hastanın öksürmesi, hapşırması, konuşması, şarkı söylemesi ya da gülmesi sırasında havaya karışan mikroplu damlacıkların, karşı taraftaki kişi tarafından solunması sonucunda bulaşmaktadır. Fakat enfeksiyonu alan her kişide hastalık gelişmez. Aslında toplum içerisinde her insan bir şekilde tüberküloz bakterisine maruz kalmaktadır ama herkes hasta olmamaktadır. Enfeksiyonun vücutta olması ve hasta olmak farklı durumlardır. Enfekte olmak tüberküloz mikrobunu solunum yoluyla almaktır. Hasta olmak isesolunum yoluyla alınan mikrobun vücutta hastalık yapmasıdır.“

“Yaşlılar ve çocuklar risk altında”

Tüberküloz (verem) hastalığının ortaya çıkması için kişinin vücut direncinin düşmesinin gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Yılmaz, ‘‘Eğer vücut direnci yeterliyse vücut o enfeksiyonu alsa da, kendi bağışıklık sistemiyle o mikrobu sınırlandırmaktadır. Virüs vücutta bulunsa da hastalığa neden olmaz. Fakat kişinin vücut direnci düşükse, virüs o zaman organlara saldırır ve hastalık ortaya çıkar. Yaşlılar ve çocuklar vücut dirençleri daha düşük olduğu için hastalığa daha açıktır. Uykusuzluk, beslenme bozukluğu, stres, içki ve sigara gibi etkenler de vücut direncini düşürmektedir. Bunların dışında operasyon geçirenler, böbrek, karaciğer, kalp hastaları ve diyabetliler, KOAH, astım gibi rahatsızlıkları olan, kortizon ve kanser ilaçları kullanan hastaların da virüse maruz kaldıklarında tüberküloza yakalanma riskleri daha yüksekteir“ diye konuştu.

“Uzun süren öksürük belirtiler arasındadır”

Tüberkülozun çok sinsi bir şekilde ilerleyebildiğini ve aylar boyunca belirtilerinin anlaşılmayabileceğinin altını çizen Uzm. Dr. Yılmaz, veremin belirtilerini şöyle anlattı:

“Halsizlik, yorgunluk, ufak, kuru, gıcık tarzında öksürükler olabilir. Bazen bu öksürükler alerji ya da astım öksürüğü gibi yorumlanabilir. Belirtiler hafif başlar ve yavaş yavaş ilerler. Dolayısıyla, aylar boyunca belirtiler fark edilemeyebilir. Eğer tüberküloz hastalığı akciğerde bir yara şeklinde ise kanlı balgamlar, direkt öksürükle ya da kan gelmesiyle de kendini gösterebilmektedir. En belirgin belirtiler ise geceleri ateş yükselmesi ve terleme, uzun süren öksürük, öksürüğe eşlik eden kanlı balgam, iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, göğüs ağrısı ve ilerleyen nefes darlığıdır. Larinks tüberkülozu ses kısıklığı yapabilir. Diğer organları tutan tüberküloz hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir. İki üç haftadan uzun süren ve nonspesifik antibiyotik tedavisi almış olmasına rağmen klinik yanıt alınamayan öksürükte de tüberküloz hastalığından şüphelenmek gerekir.”

Tüberkülozun teşhisinin kolay koyulamadığını, ilerlemesinin sinsi olduğu gibi tetkiklerde de çok önemli bir bulgu vermeyebildiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Yılmaz, "Tüberküloz olduğu düşünülen bir hastanın tetkikleri, akciğer grafisi ve akciğer tomografisi çekilmektedir. Özellikle akciğer grafisi ve tomografide yüksek ihtimalle tüberkülozu düşündüren bulgulara rastlanmaktadır fakat tüberkülozun yüzde 100 teşhisini koyduran tanı yöntemi, hasta kişileri balgamında tüberküloz mikrobunun saptanması yani bakteriyolojik tanı yöntemidir” şeklinde konuştu.(İHA)

Editör: TE Bilişim