Siyaset arenasında olağanüstü şeyler yaşanıyor ve maalesef diğer konuları ne görebiliyoruz, ne vakit ayırabiliyoruz. AK Parti iktidarının 20’nci yılında büyük sıkıntı ve sarsıntı yaşıyor ve de bunu öylesine dışı vuruyor, öylesine belli ediyor ki, her halde ne söylediklerinin, ne de yaptıklarının, nerelere gittiğini görmek bile istemiyorlar. Yeter ki rakipleri yıpransın, yeter ki kendileri kazansın, başkada bir şey düşünmüyorlar.

Baksanıza Allah aşkına, ana muhalefet partisinin liderine yönelik linç görüntüleri grup toplantısında gösteriliyor ve bu birde savunuluyor.

Muhalefetteki birçok siyasi partinin lideri ve parti yöneticisi, ‘siyasi cinayetlerin’ olabileceğini söylüyor, her nedense bazı kesimler normalmiş gibi karşılıyor.

Birileri Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlığına yönelik aslı astarı olmayan dedikodu yayıyor, bazı kesimler bunu ellerini ovuşturarak sevinç nidalarıyla karşılıyor.

Bir milletvekili, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre suçsuz, Türk Mahkemelerine göre ise suçlu olup olmadığı henüz kanıtlanmamış Selahattin Demirtaş için ‘Cezaevinde çürümelidir, oradan ölüsü çıkmalıdır’ diyebiliyor.

Hırsızlık, yolsuzluk, vurgun talan almış başını gidiyor, hırsızlar yurtdışında gününü gün ederken, namuslu olanlara söz söyleniyor.

Düşünenler, fikir üretenler, çözüm yolları arayanlar içeriye alınırken, organize suç örgütü liderleri en itibarlı şekilde makamlarda ağırlanıyor.

Eski bir MİT'çi; halkı koruması gereken devlet görevlilerinin 18 kişiyi para için öldürdüğünü, işkencenin olduğunu ve kendisinin de işkence yapmış olabileceğini söylüyor, kimsenin çıtı çıkmıyor.

Siyasiler birbirlerine ettikleri küfürler yetmiyormuş gibi, şimdi de vatandaşa küfür ediyor.

Tüm bunlar iyi referanslar değil, iyi şeyler olmuyor. Ülke her geçen gün öylesine derin bir şekilde kutuplaştırılıyor ki, çok uzun yıllar onarılmayacak büyük yaralar açıyor.

Demem o ki, böyle giderse sadece bir parti veya bir lider kaybetmeyecek ülke kaybedecek, hepimiz kaybedeceğiz.

Artık tüm bu söylem ve davranışları bir tarafa bırakın ve çıkın evrensel kurallar çerçevesinde siyasetinizi yapın, halkın karşısına öyle çıkın. Hep söylediğiniz halk iradesine ve demokrasiye inanın, sahip çıkın.

ENGELLİ BİREYLE HAKKI OLAN İSTİYOR

Gelelim siyaset dışındaki konumuza. Aslına bakarsanız bu ülkede her şey siyaset bağlantılı, biz yine de siyaset dışı düşünelim. Birkaç gün önce ataması yapılmayan 2 bin 511 engelli öğretmenin eylemine şahit olduk.

Tamda bunun üstüne Diyarbakır ve çevre şehirlerden bazı engelli kardeşlerimden bu eylemler ve engelli istihdamına yönelik mailler aldım. Sitem ediyorlar, kendilerini ihmal ettiğimi, sorunlarını yazmadığım yönünde eleştiriyorlar, haklılar…

Hepsinin derdi aynı. Çoğu işsiz, iş istiyorlar, ekmeklerini kimseye muhtaç olmadan alın terleriyle kazanmak arzusundalar.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye’deki güncel olmayan verilere göre, Dünya nüfusunun yüzde 15’ine denk gelen 1 milyar engelli birey bulunuyor. Bunun 8 milyon 500 bin ile 9 milyonu ülkemizde yaşıyor. Söz konusu aynı kuruluşlar, Dünya nüfusun hızla yaşlanması, kronik hastalıkların artış göstermesi nedeniyle engelli birey sayısının çok daha fazla olduğuna inanıyorlar.

Engelli kardeşlerim kamu ve özel sektörde ‘özürlü kotası’ olduğunu hatırlatıyorlar. 4857 sayılı İş Kanununun engelli ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu ile ilgili hususları düzenleyen 30’uncu maddesine atıfta bulunuyorlar. Pozitif ayrımcılığı bir tarafa bıraktıklarını, en azından kanunların öngördüğü iş haklarını istediklerini belirtiyorlar. Engelli kardeşlerimizin bu hakları verilmeli. Hatta daha fazlası verilmeli.

Çünkü Abraham Lincoln ABD’nin 16'ncı Cumhurbaşkanı, Roosevelt ABD'nin 32'nci Başkanı, Blunkent İngiltere İçişleri Bakanı, Stephen W. Hawking Bilim İnsanı, Louis Braille Kaşif, Helen Keller Yazar, Beethoven Müzisyen, Thomas Alva Edison Bilim İnsanı, Timurlenk Moğol Hükümdarı, Aşık Veysel Şatıroğlu da birer engelli bireydi. Ama engelleri, başarılarını engellemedi, aksine daha da başarılı olmalarını sağladı.

Sevgiyle kalın.