Açıklamada; “Bu nedenle bir coğrafyada yaşanan zulüm, başka bir coğrafyada yaşayan Alevilerin kaderinden bağımsız değildir. Acılarımız ortaktır; mücadelemiz de ortak olmak zorundadır” denildi.

Ahmet Özer’den süreç açıklaması
Ahmet Özer’den süreç açıklaması
İçeriği Görüntüle

Maras Katliami 47.Yil Anma

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Türkiye Alevi Federasyonu (ADFE), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı(HBVAKV) ve Alevi Kültür Dernekleri(AKD), Öncülüğünde Kadıköy İskelesi’nde Maraş Katliamı’nın 47’nci yıldönümü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. “Maraş Katliamı’nı unutmadık unutturmayacağız” yazılı pankartın açıldığı anmada, “Maraş’ı unutma unutturma”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarının atıldı. Anmaya çok sayıda kişi katıldı.

Açıklama öncesi Cihan Saltuk Dede gülbang verdi. Zakir Aydın Gündüz, deyişlerini seslendirdi.

Maraş Katliamı Davası Avukatlarından İbrahim Sinemillioğlu Maraş Katliamı’nı değinerek, “Türkiye’de 1966’ya kadar devlet tarafından yapılan katliamlara halk da ortak edildi. 12 Eylül’e giden yolda en önemli parça taşı Maraş olaylarıdır. 111 kişinin ölümüyle sonuçlanarak 4-5 gün süren olaylar oldu. Davadaki 111 kayıttan 78’i Alevi ve Kürt kesimindendi geri kalanı sağ kesimdendi. 33 idam kararı verildi. Davanın en önemli özelliği iki tarafın birbiriyle kavga haline sokulmasıydı” dedi.

Kurumlar adına basın metnini ise Merve Demir okudu.

“ÖRGÜTLÜ, PLANLI VE İNANÇ TEMELLİ BİR SALDIRIYDI”

Maraş Katliamı’nın örgütlü, planlı ve inanç temelli bir saldırının sonucu olduğunu belirten Merve Demir, “Maraş, bir çocuğun yalnızca Alevi olduğu için kazana atılarak kanının akıtıldığı karanlık bir tarihtir. Anaların, çocukların, hamile kadınların, gençlerin ve yaşlıların yalnızca Alevi kimlikleri nedeniyle katledildiği; insan onurunun ayaklar altına alındığı bir yerdir. Alevi olmanın yaşam hakkı için tehdit sayıldığı, devletin yurttaşlarını koruma sorumluluğunu yerine getirmediği ve adalet mekanizmalarının bilinçli biçimde işletilmediği bir utanç tablosudur. Bu katliam, yalnızca Maraş’ta yaşayan canlarımızın değil;, Koçgiri’de, Dersim’de Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de ve Ankara’da yaşananlarla birlikte Alevi toplumunun tamamının ortak hafızasında kapanmamış bir yaradır. Yaşanan her katliamda aynı inkârcı, ayrımcı ve düşmanlaştırışı zihniyetin izlerini görmekteyiz. Bu nedenle bugün burada yalnızca bir yas tutmak için değil; insanlık onurunu savunmak, hakikati talep etmek ve bir daha Maraşların yaşanmaması için mücadele kararlılığımızı ifade etmek için bulunuyoruz” dedi.

“KATLİAMLARLA YÜZLEŞİLMEDEN TOPLUMSAL BARIŞIN KURULMASI MÜMKÜN DEĞİL”

Cezasızlık anlayışının, yalnızca Maraş’ın değil, sonrasında yaşanan pek çok katliamın da zeminini hazırladığını ifade eden Merve Demir, “Maraş davası yıllar boyunca sürüncemede bırakılmış; hukukçuların ve ailelerin defalarca yaptığı başvurulara rağmen Genelkurmay arşivleri gizlenmiş, katledilen canlarımızın mezar yerleri açıklanmamış, gerçeklerin üstü sistematik bir şekilde kapatılmıştır. Devlet, kendi sorumluluğuyla yüzleşmek yerine Maraş’ta yaşananları “talihsiz olaylar” olarak nitelendirmiş; kontrgerilla yapılanmalarının rolünü örtbas etmeyi tercih etmiştir. Alevi toplumu olarak bir kez daha açık ve net biçimde ifade ediyoruz: Maraş Katliamı bir insanlık suçudur. Bu suçla gerçek anlamda yüzleşilmeden, failler ve sorumlular ortaya çıkarılmadan, cezasızlık politikalarına son verilmeden bu ülkede toplumsal barışın kurulması mümkün değildir. Katliamlarla yüzleşmeden ortak bir gelecek kurulamaz!” diye belirtti.

“ALEVİLERE YÖNELİK KATLİAM VE NEFRET SINIR TANIMIYOR”

Merve Demir, açıklamanın devamında Suriye’de Alevilere yönelik soykırım saldırılarına dikkat çekerek, bu saldırıların Maraş’taki gibi aynı zijniyetin ürünü olduğunun altını çizdi. Demir, “Alevi toplumu açısından Maraş, yalnızca Türkiye sınırları içinde yaşanmış bir katliam değildir. Aynı coğrafyanın ve inanç dünyasının bir parçası olan Suriye Alevileri de özellikle Suriye’deki selefi çetelerin silahlandırılması sürecinden başlayarak, günümüzde de yaşandığı gibi, sistematik saldırılara, katliamlara ve zorunlu göçe maruz bırakılmıştır. Maraş’ta yaşanan katliam ile Suriye’de Alevilere yönelik saldırılar, aynı nefret ideolojisinin ve aynı karanlık zihniyetin ürünüdür. Her iki coğrafyada da Aleviler soykırıma maruz kalmıştır. Bu durum, nefret siyasetinin sınır tanımadığını ve Alevi toplumuna yönelik tehdidin uluslararası bir boyut taşıdığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle bir coğrafyada yaşanan zulüm, başka bir coğrafyada yaşayan Alevilerin kaderinden bağımsız değildir. Acılarımız ortaktır; mücadelemiz de ortak olmak zorundadır” ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI KAMUOYUNA ÇAĞRI

Merve Demir, uluslararası kamuoyunu ise Alevilere yönelik nefret politikalarına ve soykırım saldırılarına karşı harekete geçme çağrısında bulunarak şunlara söyledi:

“Buradan uluslararası topluma ve başta Türkiye olmak üzere dünya devletlerine sesleniyoruz; Colani katilini ve HTŞ çetelerini korumaktan ve palazlandırmaktan vazgeçin. Htş çetelerine verdiğiniz askeri ve ekonomik destek, Alevilerin katliamına cesaret vererek zulmün ve soykırımın yolunu açmaktadır. Dökülen her kanda sizlerin de sorumluluğu vardır. Biz Aleviler zulme karşı yaşamı, barışı ve insan onurunu savunan bir inancın ve tarihsel direncin talipleriyiz. Gerçekler ortaya çıkana, adalet sağlanana ve bu topraklarda eşit yurttaşlık tesis edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

Kaynak: PİRHA