Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile PKK 12. Kongresi'nde aldığı kendini feshetme kararı gündemdeki yerini koruyor. PKK’nin aldığı kararın ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den Meclis'te komisyon kurulması yönünde çağrı geldi. Bahçeli, tüm partilerin katılımıyla "Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu" kurulması önerisinde bulundu. Bahçeli’nin yanı sıra Abdullah Öcalan da bir komisyon kurulmasını önermişti. Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, komisyon önerisi ile ilgili detayları anlattı.
ÖCALAN, KOMİSYONA TÜM PARTİLERİN KATILMASINI İSTEDİ
Abdullah Öcalan’ın, komisyonun oluşumuna dair tüm partilerin katılım sağlaması gerektiğini ifade ettiğini belirten Türkdoğan, “Bu noktada Bahçeli’nin önerisi paralellik arz ediyor. Zira Meclis’te bulunan partilerin komisyona katılması son derece önemli. Çünkü toplumun ezici çoğunluğunu temsil eden siyasi anlayışların temsilcileri Meclis’te yer alıyor. Bu nedenle barışın toplumsallaşması açısından partilerin yer alacağı bir komisyon büyük önem taşıyor. Komisyonda, grubu bulunan siyasi partilerin oy oranlarına göre temsil edilmesi, komisyonun çalışarak hazırlayacağı yasa tekliflerini Meclis’e sunması ve çeşitli siyasi konuları tartışarak toplumu bu sürece dahil etmesi gerekiyor. Dünyada bunun pek çok örneği mevcut. Çatışma çözümü yaşamış hemen hemen her ülkede, Meclis’te bu tür komisyonlar kurulmuştur ve bu komisyonlar önemli işlevler üstlenmiştir. Dolayısıyla bu öneriyi önemsemek ve ciddiye almak gerekiyor.”
ÖCALAN, ÖZEL BİR KANUNLA KOMİSYON KURULMASINI ÖNERDİ
“Özel bir kanunla, çalışma biçimi belirlenmiş bir komisyon kurulmalı” diyen Türkdoğan, “Sayın Öcalan da bu yönde bir Meclis komisyonu kurulmasını istemişti. Şu anda Meclis kararıyla ancak Araştırma Komisyonu kurulabiliyor. Araştırma komisyonları bu işlevi yerine getirecek özelliklere sahip değil. Devlet Bahçeli’nin önerdiği komisyonun görevini mevcut araştırma komisyonları veya daimi ihtisas komisyonları yapamaz. De facto bir komisyon kurulsa bile, bu komisyonun kararları bağlayıcı olmaz ve kuralları olmaz. Bu nedenle, özel bir kanunla, ihtisas komisyonu niteliğine sahip, çerçevesi çizilmiş, katılımcıları ve çalışma biçimi belirlenmiş bir komisyon kurulması en doğru olanıdır. Nitekim Sayın Öcalan da bu yönde bir Meclis komisyonu kurulmasını istemişti. Ayrıca birkaç hafta önce Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan da grup konuşmasında bu öneriyi dile getirmişti. Yani böyle bir komisyonun özel kanunla kurulması en doğru olanıdır” ifadelerini kullandı.
“HEM KÜRT TARAFI, HEM DEVLET SÜRECİN BAŞARILI OLMASINI İSTİYOR”
Öztürk Türkdoğan, komisyon önerileri ile ilgili şunları söyledi: “Sayın Öcalan, 27 Şubat’ta çağrısını yaptığında ortada ne bir güvence vardı ne de bir yasal düzenleme. Bu nedenle bu sosyolojik bir süreç. Burada Sayın Öcalan’ın çizdiği çerçeve ve Devlet Bahçeli’nin söylemleri çok önemli. Çünkü sosyolojik olarak bu adımlar atılmak zorunda. Yeni Türkiye, Demokratik Türkiye, Türkiye Yüzyılı ya da Demokratik Cumhuriyet... Adı ne olursa olsun, basit hukuki oyunlarla 'çoğunluk bende istediğimi yaparım' anlayışıyla zaten bir yere varamazsınız. 'İstediğimi yaparım' demek süreci tıkar. ‘Ben çoğunluğum istediğimi yaparım’ derseniz zaten niye böyle bir komisyon önerirsiniz? Bence burada meselenin çözümünden yana olanlar ortak bir zeminde uzlaşmak zorunda olduklarını biliyorlar. Çünkü yeni bir kardeşlik hukukunu inşa etmek demek, artık kardeşlerin birbirine güvenmesini gerektirir. Hem Kürt tarafı, hem devlet, hem siyasi iktidar, hem de Meclis'teki partiler bu sürecin başarılı olmasını istiyor. O halde çok küçük detaylara takılmamak gerekir. Bir de bu tarz komisyonların çalışabilmesi için salt çoğunlukla karar alma yöntemi dışında bir yöntem yok. Eğer bunu nitelikli çoğunlukta yaparsanız, parti rekabetine kurban gidersiniz. Ben böylesi bir işlevi olan bir komisyonun açıkçası çalışma yöntemi konusunda anlaşılabilir bir şey olduğunu söylüyorum.”