Sevgili dostlar ve değerli okurlar; son günlerde artan yoksulluk ve sefalet maalesef artık gizlenemiyor.

Düşürülen faiz, yükselen kur ve enflasyon nedeniyle gün geçmiyor ki bir şekilde tükettiğimiz bir veya birkaç hizmet yada ürüne zam gelmesin. Durum böyle iken yoksulluk ve sefalet de buna paralel bir şekilde artmaya devam ediyor. İnsanlar artık akşam saatlerinde daha uygun olur diye semt pazarlarına gitmeyi saklamıyor. Yada daha uygun bir şeyler bulurum diye birkaç market gezmekten de üşenmiyor. Çünkü cebindeki paranın değer kaybını onlardan iyi kimseler bilemiyor. Emin olun herkes iyi bir iktisatçı olma yolunda ilerliyor bunda da haklı ve buna da mecbur.

Geçtiğimiz hafta içerisinde ekmeğe yapılan zammı fırında öğrendim şaşırdım mı hayır çünkü beklediğim bir şeydi. Neden mi bütün girdi maliyetlerindeki artış zammın geleceğini eğer gelmez ise esnafın üretimi durdurmak zorunda kalacağını göstermişti. O gün bana ekmeğin en önemli hammaddesi olan unun torbasının 360 lira olduğunu söyleyen fırıncı aradan 3 gün geçtikten sonra yeniden karşılaştığımız daha titrek ve öfkeli bir sesle, “Abi unun torbası 400 TL oldu.” deyince siz de mecburen zam yaparsınız dediğimde ise “Abi zam çare değil. Girdi fiyatlarının düşürülmesi ve kontrol altına alınması lazım; yoksa vatandaş artık doyacak ekmek alamaz.”  Vatandaşın düştüğü durumu daha net gören esnaf, elbette hem kendini hem de vatandaşın durumunu düşünüyordu. Diğer esnaflar bakkalı, kasabı, marketi çok mu farklı hayır.

Bu durumda ne denir onu da bilemedim. Herkese daha umutlu ve güzel günler diliyorum.