HABER - Nermin ZENGİN

Uygarlığın beşiği kadim coğrafyamız, tarihin her döneminde olduğu gibi 18. Yüzyıldan itibaren gezginlerin ilgi odağı olmuştur. Özellikle 19. Yüzyılın sonlarında coğrafyamızı ziyaret eden batılı gezginler, bölgenin kültürel yaşamı hakkında tuttukları gezi notlarının yanı sıra tarihi belgeler niteliğindeki sayısız çizimler yapmış, birbirinden güzel fotoğraflar çekmişler.

PALU ZAZALARI FOTOĞRAFLANDI

Dönemin idealist gezginleri bin bir zahmeti göze alarak at, eşek ve develerin sırtında hatta yayan olarak bölgemizi dolaşarak yakından tanımaya çalışmışlar. Sadece dolaşmamışlar, bir de bölgemiz hakkında sayısız anı ve gezi yazılarını kaleme almışlar, birbirinden kıymetli eserler yayınlamışlar. Bölgemizin insanlarını, şehirlerini, köylerini, kültürel değerlerini çizerek veya fotoğraflayarak ölümsüzleştirmişler. Fransız arkeolog Ernest Chantre, 1881 yılında bölgenin genelinde, Avusturyalı Doktor Felix Ritter von Luschan 1890 yılında Siverek ve Diyarbakır çevresinde, ressamlığının yanında tarihe ve mimariye özel ilgisi olan Fransız Marie de Launay da 1873 yılında Palu ve çevresinde Zazaları fotoğraflamış.

GEZGİNLERİN ESERİ KORUMA ALTINDA

Zaza

Sivas, Dersim, Elazığ, Erzincan, Bingöl, Muş, Bitlis, Diyarbakır, Urfa ve Adıyaman illeri sınırları içinde yaşayan Zazalar, Kürtçe’nin Zazaca lehçesini konuşuyor. Zazalar, genellikle kırsal bölgelerde tarım, hayvancılık ve göçebe yaşam tarzıyla geçimlerini sürdürüyor.

Zazalar, kültürel olarak zengin bir geçmişe ve geleneklere sahiptir. Özgün giyimleri, müzikleri, dansları ve diğer kültürel değerleriyle tanınıyor. Bölgedeki diğer komşu halklar gibi Zazalar da gezginlerin ilgisini çekiyor. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan halklar gibi Zazalar hakkında da notlar tutan, çizimler yapan, fotoğraflar çeken bu gezginlerin eserleri Avrupa’daki birçok müzesinde koruma altına alınarak günümüze kadar gelebilmiş.

Editör: Ali Çekdar KORKMA