HABER- Güneş OCAĞA / Ceren AKYIL
Diyarbakır Valiliği, kentin tarihi mirasını ön plana çıkarmak ve turizme katkı sağlamak amacıyla “Diyarbakır Kral Yolu Tanıtım Programı” düzenledi. Program kapsamında, gündüz saatlerinde Pirareş Köprüsü civarında Kral Yolu Lansman Yürüyüşü gerçekleştirildi. Yürüyüşün ardından akşam saatlerinde tarihi İçkale Müze Bahçesi’nde gala yemeği düzenlendi.
7 DAKİKALIK TANITIM FİLMİ
Gala yemeğinde, Diyarbakır’ın tarihini anlatan 7 dakikalık tanıtım filmi izleyicilerle buluştu. Film gösteriminin ardından yapılan konuşmalarda, Kral Yolu’nun kent için önemi vurgulanırken, tarihi mirasın korunması ve turizmin geliştirilmesi konularına dikkat çekildi.
KRAL YOLU HİKÂYESİNE DEĞİNDİ
İlk olarak konuşan Kral Yolu'nun hikayesini anlatan Prof. DR. Aytaç Coşkun, "Altı yıl önce yalnızca bir hayal olan Kral Yolu Projesi, aslında binlerce yıllık bir geçmişe dayanıyor. Yaklaşık 2.700 yıl önce Lidya Krallığı tarafından inşa edilen bu yol, döneminin en önemli kara yollarından biriydi.
Kral Yolu, yalnızca askeri amaçlarla değil, ticaret ve haberleşme açısından da büyük önem taşıyordu. Lidya Kralı, bu yolu bugünkü Musul’a kadar uzattı. Böylece o dönemin en uzun kara yolu ortaya çıktı.
Yolun ilk inşa edildiği dönemlerde, Asur’un başkenti Ninova’ya kadar ulaşıyordu. Lidya Kralı, bu yolu etkin ve geniş kapsamlı bir şekilde kullanarak, bölgedeki büyük medeniyetler ve krallıklar arasında bir köprü kurdu. Bu sayede Kral Yolu, yalnızca bir ulaşım hattı değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik etkileşimin simgesi haline geldi. Tüm Türkiye'yi etkileyecek bir proje ve örnek bir proje. Birçok kamu kuruluşu ve STK'lar el birliğiyle oluşturdu bu projeyi" dedi.
BENZERSİZ BİR DESTİNASYONA SAHİP
Ardından söz alan Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, şöyle konuştu:
"Bugün sabahın erken saatlerinden itibaren turizme dair pek çok önemli konu üzerinde durduk. Özellikle bu projeye ilişkin çok kıymetli değerlendirmeler paylaşıldı. Diyarbakır, sahip olduğu tarihi ve kültürel miras ile turizm açısından son derece büyük bir potansiyele sahip. 'Kadım kent' ifadesi belki de en çok Diyarbakır'a yakışıyor.
Günün ilerleyen saatlerinde gerçekleştirdiğimiz Çayönü ziyareti, bu toprakların insanlık tarihi açısından ne denli değerli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Milattan önce 12 bin yılına, yani Neolitik Çağ’a kadar uzanan yerleşim izleriyle Çayönü, sadece ilk yerleşim yerlerinden biri olma özelliği taşımıyor; aynı zamanda tarımın ve hayvancılığın ilk kez evcilleştirildiği, üretim temelli yaşamın başladığı yer olarak kabul ediliyor.
Madencilik tarihi açısından da büyük öneme sahip olan Çayönü hem bilim dünyası hem de kültür turizmi açısından eşsiz bir değere sahiptir. Tüm bu özellikler Diyarbakır’ı sadece ülkemiz için değil, dünya turizmi açısından da benzersiz bir destinasyon haline getiriyor."
DİYARBAKIR TÜRKİYE'NİN EN ZENGİN KENTLERİNDEN
Diyarbakır'ın tarih, inanç ve doğasıyla eşsiz bir destinasyon olduğunu vurgulayan Zorluoğlu, şunları söyledi:
"Diyarbakır, Türkiye’nin en zengin kültürel miraslarından birine sahip şehirlerinden biridir. Nereye bakarsanız bakın, karşınıza mutlaka tarihi bir yapı çıkar. Bu yönüyle adeta bir açık hava müzesi gibidir. Şehir, sadece tarihî zenginliğiyle değil, aynı zamanda inanç turizmi açısından da büyük bir öneme sahiptir.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in vefatının ardından, Diyarbakır Hz. Ömer döneminde fethedilmiş ve o tarihten bu yana Müslüman bir şehir olarak varlığını sürdürmüştür. Aynı zamanda bir sahabe şehri olan Diyarbakır, bu yönüyle de dikkat çeker. Eğil ilçesinde bulunan iki peygamberin kabri ise yıl boyunca çok sayıda ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Bu proje ile birlikte Diyarbakır turizmini canlandırmayı ve özellikle şehirde geceleyen turist sayısını artırmayı hedefliyoruz. Bugün de gördüğümüz üzere, Diyarbakır doğa turizmi açısından da son derece zengin bir altyapıya sahip. Bu alandaki çalışmalarımıza da aynı kararlılıkla devam edeceğiz."