HABER-Sertaç KAYAR - Güneş OCAĞA
Amed Emek ve Demokrasi Platformu ile Demokratik Kurumlar Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla kentte düzenlediği yürüyüşe binlerce kişi katıldı. Bağlar İlçesi’ndeki Cezaevi Üst Köşede bir araya gelen kitle, Ofis Semti’nde bulunan AZC Plaza önüne kadar yürüdü.
Yürüyüşün ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak birer konuşma yaparken DEM Parti Diyarbakır İl Örgütü Eş Başkanı Abbas Şahin ise Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajı okudu.
KESK EŞ GENEL BAŞKANI: YAŞASIN BARIŞ
İlk olarak konuşan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, 1 Eylül Dünya Barış Gününe değinerek, İkinci Dünya Savaşı boyunca insanlık tarihinin değerlerinin yerle bir edildiği, barış ihtiyacının güçlendiği bir gün olarak bilindiğini belirtti. Ayfer Koçak, “Orta Doğu savaşıyla üçüncü dünya savaşı girdabına girilmeye çalışılıyor. Yıllardır Kürt halkı asimilasyona ve zulme uğramıştır. Kürt halkının tarihte verdiği büyük direniş sayesinde büyük bir barış umudu var. Sadece Kürtler için değil Aleviler, Dürziler, Araplar, Êzidiler ve diğer halklar içindir. Abdullah Öcalan çağrısıyla başlayan silahların yakılmasıyla harlanan barış ateşi halkların sahiplenmesiyle büyüyor. Kapitalist modernitenin sac ayaklarını kırmak zorundayız. Bugün barış mücadelesi cinsiyetçiliğe karşı bir mücadeledir. Sömürüye karşı mücadeledir. Bu halk artık net ifade ediyor başka yol yok barışı artık bu topraklara gelecek. Yaşasın barış” dedi.
TÜLAY HATİMOĞULLARI’NDAN ÖNEMLİ MESAJ
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Diyarbakır’ın görkemli bir yürüyüşle Abdullah Öcalan’ın barış çağrısının güçlü bir şekilde sahiplenildiğini kaydeden Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi:
“Diyarbakır kendisine yakışanı bugün bir kez daha göstermiştir. Kitlesel sahiplenmeyle bu fikrin ve bu görüşün halk tarafından ne kadar benimsendiğini bugün özellikle Ankara, Diyarbakır’a bakarak bu güçlü mesajı almasını çok önemli buluyoruz. Ankara’da kimi önemli gelişmeler var, doğrudur. Parlamentoda bir komisyon kurulmuştur. Komisyon bir süredir çalışmalarını devam ettiriyor. Türkiye’deki siyasi parti temsiliyeti, Türkiye nüfusunun yüzde 95’ini temsili etmektedir ki bu çok önemli bir temsildir. Yani komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmayı elbette ki kıymetli buluyoruz. Verilen mesajları çok kıymetli buluyoruz. Ancak bu süreçte daha ciddi, daha somut ve daha amacına odaklanmış bir çalışmayı hep beraber bekliyoruz.
“KOMİSYON SAYIN ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELİ”
Bize diyorlar ki: ‘Odak dediğiniz nedir?’ Onun altını bugün kalın çizgilerle çizerek odağın ne olduğunu burada bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Birinci odak Sayın Öcalan'la komisyonun bir an önce görüşmesi. Çünkü bütün çatışma ve çözüm deneyimlerinde, bütün dünya deneyimlerinde bugün örgütü ve Kürt halkı tarafından başmüzakereci olarak kabul edilen ve ilan edilen Sayın Öcalan'la görüşmeden bu sürecin ilerlemesinin zorluklarını bizler kadar devlet de biliyor, iktidar da biliyor. O yüzden bizler diyoruz ki 100 yıllık sorun olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için atılacak somut adımlardan, odaklanılacak temel noktalardan biri Sayın Öcalan'la bir görüşmenin komisyon tarafından gerçekleşmesidir.
Sizler de biliyorsunuz 27 Şubat'ta Sayın Öcalan'ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ tarihi önemde bir çağrıydı. Örgütü bu çağrıya icap ederek kongresini gerçekleştirdi ve bizlerin de tanıklık ettiği tarihi bir tanıklığa fırsat bulduğumuz bir gün içinde silah yakma töreni gerçekleşti. O törenden sonra somut olarak beklenen adım, silahsızlanma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için bütünlüklü hukuki ve yasal düzenlemelerin gerçekleşmesidir. Bu komisyonun odaklanması gereken en temel noktalardan bir diğeri de bu sürece gerekli olan özel yasayı çıkarmasıdır, buna odaklanmalıdır, bunun taslağını hazırlamalıdır. 1 Ekim’den itibaren de meclis açıldıktan hemen sonra adalet komisyonunun önüne bu somutlukta çalışmaların gelmesini bekliyoruz. 100 yıllık sorun olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için atılacak somut adımlardan, odaklanılacak temel noktalardan biri Sayın Öcalan'la bir görüşmenin komisyon tarafından gerçekleşmesidir.
“CESUR OLALIM, SOMUT ADIMLAR ATALIM”
Suriye’deki gelişmelere dikkat çeken Hatimoğulları, “Suriye'deki gelişmeleri hepimiz sınıra takip ediyoruz. Orada da demokratik bir Suriye'nin inşa edilmesi için Kürt'ün, Alevi'nin, Sünni'nin, Dürzi'nin, herkesin temsil edildiği ortak bir demokratik anayasanın oluşması ve orada ortak demokratik zeminde bir yönetimin oluşması çok önemlidir. Biz biliyoruz ki Türkiye'de biraz önce bahsettiğim barışı ve demokrasiyi inşa et başarırsak, bilelim ki biz barışı ve demokrasiyi Suriye topraklarına, komşumuza, Rojava'ya her yere taşıyacağız. Bir kez daha buradan çağrımızdır. İktidara, muhalefete ve devlete ezberlerimizi bozalım. Cesur olalım, sorumluluk alalım, elimizi taşın altına koyalım, güven arttırıcı adımları atalım ve bilelim Türkiye olarak kalıcı, demokratik bir iç barışa ihtiyacımızın ne kadar stratejik, ne kadar tarihsel bir öneme sahip olduğunu aklımızdan çıkarmadan somut adımlar atalım” diye belirtti.
ÖCALAN’IN MESAJI OKUNDU
Ardından DEM Parti Diyarbakır İl Örgütü Eş Başkanı Abbas Şahin ise Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajı okudu. Öcalan’ın mesajı şöyle:
“Bu, yalnızca bir temenni değil; güçlü bir imkan ve ciddi pratik adımlarla inşa edilmesi gereken somut bir gerçekliktir. Çünkü gerçek barış, yalnızca silahların susması ya da çatışmaların sona ermesi değildir. Gerçek barış, özgürlüğün, demokrasinin ve toplumsal adaletin yaşamın bütün alanlarında vücut bulmasıyla mümkündür. Bu toplumsal dönüşüm, halklarımız için sadece bir hak değil, aynı zamanda önümüzdeki yeni dönemin temel görevidir. Halklarımızın mücadelesiyle barış, demokrasi ve özgürlük değerleri mutlaka kökleşecek, toplumsal yaşamda karşılığını bulacaktır. Artık bu ülke, barışı ve demokratik yaşamı hem hakkı hem de görevi olarak görenlerin yurdu olacaktır. 1 Eylül vesilesiyle halklarımızı bu tarihi göreve sahip çıkmaya, barış ve özgürlük yürüyüşünü daha da büyütmeye çağırıyorum. Herkesin bu dönemin ciddiyetini kavrayarak kendini gözden geçireceğine ve barışın ruhuna uygun hareket edeceğine olan inancımla hepinizi bitmeyen sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”