ÖZEL / Sertaç KAYAR
Diyarbakır’da Ergani yolunun 25’inci kilometresinde bulunan tarihi Devegeçidi Köprüsü’nde bir yıldır yaşanan çevre kirliliği devam ediyor. Geçtiğimiz yıl gazetemiz Güneydoğu Ekspres’in “Diyarbakır’da zarafetin sembolü tehlike altında” ve “Diyarbakır’da tarihi köprüye zehir akıyor: Dicle tehdit altında!” başlıklı haberlerle iki kez gündeme getirdiği konu gündemden düşmüyor. Uzmanların koruma altına alınması çağrısı yaptığı köprü ve çevresinde o günden bu yana hiçbir müdahale ve koruma sağlanmazken, köprünün altından katran su akmaya devam ediyor.
CANLILAR İÇİN BÜYÜK TEHLİKE
Devegeçidi can çekişirken, yaşanan balık ölümleri tehlikenin geldiği boyutları gözler önüne seriyor. Tarihi köprünün yanı sıra zarafetin sembolü olarak bilinen nilüfer bitkisinin kentte yetiştiği tek yer olan Devegeçidi, bir yandan atık sular, diğer yandan çöp yığınıyla nefessiz kaldı. Yaşanan kirlilik nedeniyle canlı türlerinin yaşamı da tehlike altında.
SUDAN ALINAN NUMUNELER AÇIKLANMADI
Suyun siyaha büründüğü ve koktuğu Devegeçidi’nde, daha önce yaşanan balık ölümleri ile gündeme gelmişti. Yaşanan kirlilik nedeniyle oksijensiz kalan balıklar su yüzeyine çıkmış ve bunu gören yurttaşlar durumu Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne bildirmesi üzerine Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ekipleri, sudan numune almıştı. Numuneler analiz edilmek üzere Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü’ne gönderilirken, aradan geçen bir yıla rağmen sonuçlar açıklanmadı.
TAHRİBATIN BOYUTU BÜYÜYOR
Tarihi köprüde suyun kirlenmesinin yanı sıra etrafta biriken çöp yığını da dikkat çekiyor. Hafta sonu araçlarıyla tarihi köprünün dibine kadar girerek, piknik yapanların etrafta bıraktığı çöp yığını da bölgenin doğasına zarar veren bir diğer unsur. Ekoloji aktivistleri ve uzmanlar, Devegeçidi Köprüsü ve doğasının koruma altına alınması yönünde sık sık çağrı yapsa da şuana kadar herhangi bir önlem alınmadı.
NİLİÜFERLERİN SAYISINDA CİDDİ DÜŞÜŞ
Tarihi köprünün yanı sıra zarafetin sembolü olarak bilinen nilüfer bitkisinin kentte yetiştiği tek yer. Daha önce su yüzeyini kaplayan çok sayıda nilüfer bitkisi sayısında ciddi bir azalma dikkat çekiyor. Alana piknik yapmaya gelen vatandaşların suya ve etrafa attıkları çöpler, nadide görülen bu bitkiyi nefessiz bırakıyor. Suyun üstündeki şişeler, poşetler, karton tabaklar ve diğer çöplerin arasından tüm zarafetiyle açan nilüfer çiçeği, kirlilik nedeniyle tehlike altında. Yetiştiği yerlerde koruma altına alınan ve birçok yerde zarar vermenin cezai işleme tabi tutulduğu bu ender tür vatandaşlardan ve yetkililerden duyarlılık bekliyor.
KİRLİ SU DİCLE’Yİ DE TEHDİT EDİYOR
Daha önce Güneydoğu Ekspres Gazetesi’ne konuşan Biyoçeşitlilik ve Çevre Koruma Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, Devegeçidi’nin canlı türleri için çok önemli bir merkez olduğunu belirterek, şu uyarıyı yapmıştı: “Kirlilik bir tek Devegeçidi Deresi’nin olduğu yerde kalmaz. Aynı zamanda bu su, Dicle Nehri’ne de taşınıyor. Dicle Nehri de insanımızın hatta komşu ülkelerin de kullandığı ve içtiği bir su. O yüzden bizim özellikle burayı temiz tutma mecburiyetimiz var. Aksi takdirde Dicle’nin suyunu ne kullanma suyu olarak ne de içme suyu olarak kullanma imkanımız kalmaz. Bu yüzden atık su tesisi bir an evvel hizmete girmesi lazım.”
SORUMLU KİM?
Yaşanan kirlilik ile ilgili çiftçiler, Organize Sanayi Bölgesi’ni (OSB) sorumlu tutarken, OSB ise çiftçileri sorumlu tutuyor. Çiftçiler, OSB’deki fabrikalardan çıkan atık sular nedeniyle köprüdeki suyun kirlendiğini öne sürerken, OSB yetkilileri ise arıtma sisteminin 3 yıldır devrede olduğunu, OSB’den yana dereye herhangi bir zararın verilmediğini ifade ederek, “Belediyenin çevre ekibi, Halk Sağlığı ve DİSKİ ekipleri numune alıyor. Arıtma ile alakalı nehre verilen bir zarar yok. Zaten 100 milyonluk arıtma yapmışız, ayda 1 milyon masraf veriyoruz biz niye işletmeyelim? -5 hayvan çiftliği var. Oranın atıkları dereye akıtılıyor. Yine orada sulanan tarlalardan akan gübre bu suya karışıyor. Derenin doğal suyu azalmasından kaynaklı bir problem yaşanıyor” diyor.