Faruk BALIKÇI – ÖZEL

Bu haftaki söyleşimizin konuğu Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO)  Başkanı Mehmet Kaya. Ekonomiden, siyasete her şeyi konuştuk. Kaya, bölgede uygulanan siyasetin iş insanlarını etkilediğini ifade ederek sitemde bulundu. Kaya, 5 yılda 3 vali ve 5 kayyımla çalıştıklarını, bölgedeki tüm kentlerde ortak akıldan uzaklaşan bir yönetim anlayışı olduğunu ifade etti. Güvenlikçi politikanın, ekonominin önüne geçen bir anlayış olduğunu da dile getirerek, “Yüz şirket, merkezini Batı’ya taşıdı. THY, ticaretin gelişmesinin önünde en büyük engel haline geldi. Barış olursa, Diyarbakır bölgenin yıldızı olur. Bu sadece kente değil Türkiye’ye faydası olur” dedi. Kaya, tüm bunlara rağmen Cevdet Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı adına ekonomiden sorumlu olması, gerekse de Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olmasının iş camiasında umut yarattığını da ifade etti.

DTSO Başkanı Mehmet Kaya’ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

“BANKALARIN ÇİFTE STANDARDI VAR”

*Sanayicinin finanse konusunda bankaların bölgeye bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bölgedeki işletmecilerin, iş insanlarının en önemli sorunlarından biri olan ve çözemediğimiz, gittikçe kangrenleşen bir hal almaya başladı bu konu. Öyle bir hale geldi ki bankalar iş insanlarına gelip aldığınız krediyi kapatınız demeye başladılar. Bırakın yeni krediyi vermekten, kapatın demeye başladılar. Bu da ne demektir; Yani sen bir yerlerden para bul; tefeciden mi bulursun, evini mi satarsın, işyerini mi satarsın getir benden aldığın kredinin faizini öde demiyor. Faiziyle birlikte ana parayı da kapat diyor. Bu da insanların ya tefeciye gitmesine ya da başka kredi bulma şansı olmadığından iflasına kadar götürecek süreç yaşanıyor. Bununla ilgili çalışma başlattık. Buradaki temel sorun geçmişten bugüne kadar uygulama bazı bölgedeki finansla ilgili yapısal sorunların çözülmemesi. Bir kere bölgedeki bankaların kredi verme yetkileri yok gibi bir şey. Çok az. Yani bir firma Diyarbakır’da A bankasının bir şubesine başvurduğu zaman 2 milyon kredi alamazken, aynı bankanın İzmir şubesinde 15 milyonu çok rahatlıkla alabiliyor. Bunun izahı mümkün olmayan bir uygulamadır. Biz bunu belgelerle BDDK’ya kadar götürdük. Halen bir sonuç yok. Bir de özellikle şöyle bir uygulamayı sürekli görüyoruz. Yani bankalar buradaki ipotek ve emlaklarımızı değerlendirirken sanki her an bölge 1990’lı yılların çatışmalı süreçlerine yeniden dönecekmiş gibi ve o dönemdeki emlak değeri neyse onun üzerinden değerlendirilen bir anlayışı halen atmış değiller. Bu yapısal sorun bir an önce çözülmediği sürece bu bölgenin finansa erişimi ile ilgili palyatif sorunlarla uğraşmamız maalesef sonuç vermiyor.

ŞİRKETLER BATIYA TAŞINIYOR

*Finansa erişim sorunu, bölgede istihdam sorunu yaratıyor mu?

Bu durum öncelikle sermaye ve beyin göçünü tetikliyor. Bu nedenle yıllarca 5-6 yıl önce şirket merkezini batıya taşıyanların sayısı 10-15 iken şimdi ise yüzlere varmış durumda. Bunun iki sebebi var. Birinci neden finansa erişim. Yani insanların şirket merkezi Diyarbakır’daysa bankalar kredi vermiyor. İkinci nedeni ise Diyarbakır merkezli bir firma ister CHP, İster AK Partili olsun batıdaki ihalelerde maalesef ayrımcılığa tabi oluyor. Aldığın bir ihale bile olsa Diyarbakır şirketidir diye, bir şekilde o ihaleyi iptal etmeyle ilgili bin dereden su getiriyorlar. Şimdi bu iki neden ister istemez firmalarımızın batıya taşımasına neden oluyor. Geçen gün bir ihale oldu ihaleye giren firmalara baktık çoğu Diyarbakırlı, Batmanlı, Bingöllü ama şirketlerinin hepsi Ankara’ya kayıtlı.

YENİ KABİNE UMUT YARATTI

*Yeni kabine oluştu. Bu sorunlar aşılabilecek mi?

Doğrusu seçim öncesi ekonomik anlamda sıkıntılı bir süreç yaşandı. Bastırılmaya çalışılan bir döviz kuru uygulamaları; bunu çok rahatlıkla Meclis politikalarının devamıysa çözülme olasılığı olmadığını görüyorduk. Geleceği okuma konusunda da önemli sorunlarımız vardı. Fakat gerek Cevdet Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı adına ekonomiden sorumlu olması, gerekse de Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olması, iş camiasında umut yarattı. Yani eski yöntem değil. Uluslararası kabul görmüş yöntemle çözeceği mesajlarını net olarak verdi. Bölge için de önemlidir.

Niye; Bizde doğrusu bölgenin kalkınması, bölgedeki yapılacak olan finansal sorunların giderilmesi anlamında olsun doğru yatırım oluşması, GAP’taki sulama kanalları gibi makro büyük istihdam yaratan projelerin hayata geçmesinde sadece bir Bakan’a ulaşmanın tek başına yeterli olmadığını biliyorduk. Bunun bütçe ayağının olduğunu, bölgede yatırımın oluşabilmesi için Hazine ve Maliye’nin bölgeyi bilen birinde olmasının önemli olduğunu biliyorduk. Doğrusu biz o anlamda da Mehmet Şimşek, gerekse Cevdet Yılmaz’ın Bakan olması Türkiye’deki süreç ve hem de özellikle bölgedeki iş camiası anlamında memnuniyet vericidir. Tabii ki sürece bakacağız. Ama şunu biliyoruz ki her iki bakanın bölgemizle diyalogları iyi. İnanıyorum ki her ikisinin de bölgenin sorunlarına önemli katkıları olacaktır.

ORTAKLAŞMA YOK, 5 YILDA 3 VALİ, 5 KAYYIMLA ÇALIŞTIK

*Uzun yıllardan beri kenti yönetenler ortaklaşamıyor. Ortaklaşamamak ne gibi olumsuzluklara neden oluyor?

Yansımama olasılığı yok. Bu kente bir vali, bir bürokrat atandığı zaman asgari kalacağı süre iki veya dört yıldır. Biz 2018 yılında seçildik. 5 yıllık süreçte 3 vali, 5 kayyımla çalıştık. Tabi ki kent hafızası, kentin ekonomisiyle ilgili sürdürülebilir ayakları çok fazla etkileniyor. Çünkü bir yılda siz değil o kentte yatırımları tanımak o kenti tam tanıyamazsınız. O kentin sosyolojisini bilemezsiniz. Onun için özellikle bu söylediğiniz yerel yönetimlerde bu sadece Diyarbakır’a özgü bir şey değildir. Maalesef son 3-5 yıldır bölgedeki bütün kentlerde ortak akıldan uzaklaşan bir yönetim anlayışı vardır. Şimdi bu durum kentlere zarar verir. Devletin kaynaklarının boşa harcamasına neden olur. Size bununla ilgili elli tane yanlış proje sayabilirim. Ama siz ortaklaşırsanız, yaşanmış deneyimleri o insanlarla, belediyesiyle, odasıyla ortaklaşa yaparsanız hem kamu kaynakları doğru alanlara harcanmış olur hem de bu kente öncelikli yatırımlar nelerdir bu kent bunu bilir. Eğer bunu yapmazsanız bugün bir lojistiğe bakın; Diyarbakır’da bu kent kendi aklıyla bir noktaya getirdi. Ama bir yanlış uygulamayla, bir ihaleyle şu an lojistik merkezi yapılamaz halde. Bunun böyle olacağını da ifade etmiştik. Bu belediye, Vilayet, TSO, esnaf odası gibi kurumların hepsinin birlikte yönetirse hayata geçebilecek bir proje olduğunu özellikle anlattık. Ama dediğin gibi ortak akıl yerine en iyisini ben bilirim derseniz sonuçta kente zarar verir.

GÜVENLİKÇİ POLİTİKA EKONOMİNİN ÖNÜNE GEÇTİ

*Ortaklaşamama kimden kaynaklanıyor?

Bana göre, AK Parti’nin genel politikasında bir değişim oldu. Buradaki sorun AK Parti’nin özellikle bölgeyi yönetme anlayışında son dönemlerde bir değişim oldu. AK Parti’nin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi lazım. İlk kurulduğu zaman yatay değil dikey yönetimi vardı. O zamanlar etrafında Kürt bakanlar, milletvekilleri sivil toplum vardı. Vatandaşa ulaşma ilişkileri bu şekilde oluyordu. Ama maalesef son yıllarda bu dikey ilişki Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Vali pozisyonuna geriledi. Hem AK Partili Kürt siyasetçiler ortadan çıktı. Hem sivil toplum ortadan çıktı. O yüzden de seçim sonuçlarını böyle okumak gerekir. Buradaki insanlarla bağı sadece İçişleri ve vali üzerinden kurarsanız bağ doğru oluşmaz. İçine hem Kürt siyasetçileri koyacaksınız. Hem sivil toplumu koyacaksınız. Ve vatandaşa 2002- 2005’ten gelen vatandaşa, iş insanına dokunduğu çerçeveye tekrar dönmesi gerekir. Ama son dönemlerde güvenlikçi politikaya dönüldüğü için bu da ortadan kalktı. Özellikle bölgedeki tüm iller açısından konuşuyorum. Güvenlik politikasının ekonominin önüne geçen bir anlayış oldu.

THY, TİCARETİN GELİŞMESİNİN ÖNÜNDE ENGEL

*Uluslararası Havaalanı var ama Erbil’e uçuş yapılmıyor neden?

Hava yolları Bölgeden Erbil’e uçuşların muhakkak yapılması gerekir. Yanlış saatlere konulunca verimli olmadı. Doğrusu bir iki defa uçuşlara koydular, ama çok ters bir saatte. Gece saat 02.00’de buradan kalkıp, Erbil’den de saat 03.00’te uçağın dolma şansı yok zaten. Kürdistan Bölgesel yönetime gidip döndüğünüz zaman büyük bir dram yaşıyorsunuz. Köprüde sizi bazen 3 gün, bazen 10 gün, en az 10 saat bekleterek geçiriyorlar. Hem Erbil, Duhok, Zaho ve Süleymaniye’ye gittiğiniz zaman Türkiye’deki iş insanlarının orada mağazaları var. Bunlar ayda en az bir kez gitmek zorundalar. Ya bu zulmü çekiyorlar ya da İstanbul’a gidip havayoluyla Erbil’e gitmek sorunda kalıyorlar. Diyarbakır’dan, Antep’ten uçuşlar yok.

*Neden bölgeden uçuşlar olmuyor?

Erbil uçuşlarını sadece hava yolları para kazancı üzerinden değerlendirilmemeli. Erbil Kürdistan bölgesi Türkiye’nin en önemli ticaret partnerinden biridir. Türk Hava Yolları para kazanmasa bile, oraya gelip giden iş insanları Türkiye’ye daha çok para kazandırıyor. Biraz buna müdahale etmek gerekiyor. Bu iş THY’nin keyfiyetine bırakılmış. THY, Erbil bölgesinde ticaretin gelişmesinde en büyük engel haline geldi. Diyarbakır bu konuda çok ihmal edilmiş oldu. Bizleri, iş insanlarını çok fazla etkiliyor. Diyarbakır’ın neredeyse yarısı kadar potansiyeli olmayan illere uçuşlar var. Dönüp baktığımızda Diyarbakır- Bursa uçuşlarını bile zorla yaptırmaya çalışıyoruz. İlginç bir şekilde THY’nin buraya bakışında önemli bir sorun yaşıyoruz. Hem Anadolu Jet’e, hem THY ile yüzlerce defa görüşmemize rağmen çözemedik.

BÖLGEDE EN GENÇ NÜFUSA SAHİBİZ

*Genç nüfus Türkiye ortalamasının üzerinde ve ciddi bir işsizlik sorunu var. Ne diyorsunuz?

Türkiye’de genç nüfus ortalamasında en yüksek bölgeyiz. Tehdit ve fırsatı içinde barındıran bir durumdur. Dünya yaşlandıkça, bizim yaş ortalamamız 23, Avrupa’nın 35, Almanya 45. Bizim bu gençleri doğru bir şekilde eğitip tehdit-fırsat durumunu fırsata çevirmemiz gerekir. Bu çocukları son dönemlerdeki doğru iş alanlarına yöneltmemiz lazımdır. Yazılım ve tasarım gibi. Biz TSO olarak zaten sanayi mektebimiz var. Bu tür eğitimleri vermeye çalışıyoruz. Sadece bu şekilde değil tamamen dünyadaki yazılım, girişimcilik üzerine olan çalışmaları bu bölgedeki gençlere vermemiz lazım. Bu tam bunun için bir fırsattır. Gençler, bu işlere her zaman meyillidirler. Potansiyel var. Buna yönelik özel destek verilmelidir ki bu gençleri biz kazanalım. Yoksa Dünya bu gençleri bir şekilde alıp genç nüfusumuza sahip çıkmaya çalışıyor. Biz bu genç nüfusumuzu ister batı illerindeki turizm tesisinde, bağ bahçede, isterse Avrupa ve ABD’ye gitmelerini teşvik edecek bir politika buraya yapılabilecek en kötülüklerden bir tanesidir. Onun için bizim bu gençleri burada tutarak burada istihdam etmemiz gerekiyor.

*Güvenlikçi politika yerine barış hâkim olursa Diyarbakır Ortadoğu’nun yıldızı olabilir mi?

En önemli sorunlardan biridir bu. Geçmişte yakaladığımız fırsatlar oldu. Bugün gerek Kürt siyaseti anlamında olsun gerekse AK Parti’nin her ikisinin de biraz daha fabrika ayarlarına dönerek biraz daha aralarındaki sorunu doğru bir şekilde konuşarak çözmesi önemli bir barış adımıdır. Çok önemlidir. Bugün artık Kürtlerin de sadece iktidarı deviren bir yönetim anlayışından uzaklaşması gerekiyor. Kürtler sadece iktidarları ve yönetimleri devirmeye çalışan değil, bu ülkeyi ve kendisine oy veren kitleyi bu ülkenin sahibi yapacak bu ülkede istediği makama gelecek bir yöntemi oluşturması gerekiyor. Bu ülke bu barışı yakalarsa bu anlamda bu ülkedeki bölgenin en önemli yıldızlarından biri de Diyarbakır’dır. Çünkü Diyarbakır sadece Diyarbakır değil, bölgenin tamamıyla ilişki kuran bir kenttir. Barış olduğu takdirde Diyarbakır bir ticaret merkezi olur. Her zaman gerek Doğu’dan, Güney’den, gerekse Kuzey Doğu’dan insanlar gelip Diyarbakır’da buluşarak bir ticaret merkezi oluşturmuşlar. Bin yıla baktığımız zaman kentin böyle bir geçmişi olduğunu görebiliyorsunuz. Bunlar artık Diyarbakır topraklarına nüfuz etmiş bir genetik yapıdır. Diyarbakır yeniden sizin ifade ettiğiniz gibi barış ortamına sahip olursa ve bu ülkedeki siyasi ilişkilerini doğru yönetirse bölgenin yıldızı haline gelir. Bu sadece Diyarbakır’a değil, Türkiye’ye de, Kürdistan Federal bölgesine de, Suriye’ye de fayda sağlar. Ama en çok Türkiye’ye fayda sağlar. Bunu görmemiz lazım.