ÖZEL HABER - Mehmet Rumet SOYLU
Dürzilik, özellikle Lübnan, Suriye, İsrail ve Ürdün gibi Orta Doğu ülkelerinde yaşayan Dürzi topluluklar tarafından benimsenmiştir. Günümüzde dünya genelinde yaklaşık 1 milyon Dürzi olduğu tahmin edilmektedir.
Dürzilik, İslam’ın temel unsurlarından bazılarını taşısa da zamanla farklı düşünce akımları ve felsefi öğretileri bünyesine katmıştır. İslam’ın yanı sıra Yeni Platonculuk, Gnostisizm ve bazı Doğu felsefeleri Dürzilik inancında etkili olmuştur. Dürziler, Allah’a inanır, ancak Tanrı’nın evrende tecelli ettiğine ve akıl yoluyla anlaşılabileceğine inanırlar.
Dürziliğin kurucularından biri olarak kabul edilen Hamza bin Ali, Fatımi Halifesi el-Hakim bi-Emrillah’ı Tanrısal bir figür olarak görmüş ve bu öğreti üzerine Dürziliği şekillendirmiştir. Dürziler, reenkarnasyona (ruh göçü) inanırlar, yani bir insan öldükten sonra ruhunun başka bir bedende yeniden doğduğuna inanılır.
Dürzi toplumu, dışa kapalı ve geleneksel yapısıyla dikkat çeker. İnançlarına dair bilgileri dışa pek açıklamazlar ve dini metinleri yalnızca belli başlı kişiler okuyabilir. Bu nedenle Dürziliğe dışarıdan geçiş mümkün değildir; Dürzilik sadece doğumla kazanılır.
Toplum iki sınıfa ayrılır:
•Ukkal (Bilgeler): Dini metinleri okuyabilen, dini görevleri yerine getiren, toplumun ruhani liderleridir.
•Cuhhal (Halk): İnançlarını gelenekler aracılığıyla yaşar, dini metinlere erişimleri yoktur.
Dürziler genellikle bulundukları ülkelerde sadık vatandaşlar olarak bilinir. Siyasi olarak istikrarı önemserler, askerlik ve kamu görevlerinde aktif rol alırlar. Kadın-erkek eşitliğine önem verirler ve kadınlar toplumsal yaşamda oldukça aktiftir.
Dürzilerde evlilik sadece Dürziler arasında mümkündür. Aile, toplumun temel taşıdır ve yaşlılara büyük saygı gösterilir. Eğitim ve çalışkanlık teşvik edilir. Genelde dağlık bölgelerde, köy ve küçük kasabalarda yaşarlar. Dini bayramları ve ritüelleri toplum içinde kutlanır ancak dışa pek açık değildir.
Dürzilerde sakal ve bıyık, özellikle dini sınıfa mensup olanlar için saygı, bilgelik ve dini bağlılık sembolüdür. Ancak bu konu toplumun tamamı için değil, özellikle “Ukkal” (bilge sınıf) için geçerlidir.
Sakal ve Bıyığın Anlamı
1.Dini Kimliğin Göstergesi:
Dürzilerde, “ukkal” yani dini bilgeliğe ermiş kişiler genellikle sakal bırakır. Bu, onların inançlarına bağlılıklarını ve dini görevleri yerine getirme sorumluluklarını gösterir. Sakal, bu kişiler için bir nevi ruhani olgunluk işaretidir.
2.Geleneksel ve Kültürel Değer:
Sakal ve bıyık bırakmak, Dürzi kültüründe geçmişten gelen bir gelenektir. Toplumun yaşlılarına, liderlerine ve bilgelerine duyulan saygının bir sembolü olarak kabul edilir.
3.Ayırt Edici Rol:
Sakal, sıradan halkla (cuhhal) bilge sınıfı (ukkal) arasında bir ayrım yapılmasına da yardımcı olur. Ukkal olan biri genellikle sakal bırakır, sade giyinir ve toplum içinde daha saygıdeğer bir statüde yer alır.
4.Dünyeviliği Terkin Simgesi:
Sakal bırakmak, dış görünüşten çok ruhani değerlere yönelmenin de bir simgesi olarak görülür. Dürzilikte ukkal sınıfına girenler dünyadan elini eteğini bir ölçüde çekmiş sayılır, sade yaşamları ve dış görünüşleriyle bunu yansıtırlar.
Cuhhal kesiminde yani dini metinlere ve sır bilgilere erişimi olmayan halkta, sakal ve bıyık bırakmak bir zorunluluk değildir. Bu insanlar günlük hayatlarında daha serbesttir; modern kıyafetler giyebilir, sakal ve bıyıklarını kesebilirler.
Dürzilerde sakal ve bıyık, özellikle ukkal sınıfı için dini saygınlık, bilgelik ve manevi olgunluğun bir göstergesidir. Her Dürzi sakal bırakmak zorunda değildir, ancak dini önderlik pozisyonundakiler için bu, bir tür kimliktir.
Dürzilik hem İslam’dan izler taşıyan hem de felsefi yönü güçlü, gizemli ve özgün bir inanç sistemidir. Dürziler, inançlarını sade bir yaşamla harmanlayarak, toplumsal düzen ve ahlaki değerlere sıkı sıkıya bağlı kalarak yaşamlarını sürdürürler.