Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

Kapitalizm yürüyeni sevmez. “Ne benzin ne mazot ne de gaz, ‘Esem’in keyfine doyum olmaz.” diye bir reklam sloganı vardı.

Pek de hoşuma giderdi. Her yemeğe maydanoz ederdim.

Ayrıca;

Yürüyen pek otomobile özenmez.

Dolayısıyla akaryakıt da almaz, kasko yaptırmaz, MTV ödemez, arabayı servise götürmez, lastik almaz…

Sağlıklı olma konusunda adımını atmıştır. Doktora da pek gitmez. İlaca da gerek duymaz.

En fazla o da pek de masrafı olamayan bir bisiklet alır. Bir yığın konuda paranız cebinizde kalır.

Ee şimdi o zaman kapitalizm parasına nasıl para ekleyecek. Hangi bahaneyle ederi beş lira olan bir şeyi 50 liraya size satacak. Yok canım yok olacak iş değil. Paşa babalar böyle giderse nasıl küplerini dolduracaklar…

Yürüyelim beyler, yürüyelim.

Durmakla hiçbir sorunu çözemeyiz.

Bisiklete binelim.

Yoksa yürüyelim.

Yürürken türkü söyleyelim.

&

Büyük İskender

İskender, hiçbir kusuru konusunda onu uyarmayan bir vezirine,

“Sana ihtiyacım yok.” der.

Vezir;

”Neden Hünkârım?” diye sorunca;

İskender;

Çünkü ben bir beşerim. Sen bu kadar süre zarfında benim tek bir hatama rastlamadıysan, cahilsin demektir. Örtbas ettiysen; o zaman da hainsin demektir.

Şimdi diyebilirsiniz ki bunu niye yazdın?

Aklıma geldi.

İşte İskender bu nedenle BÜYÜK İSKENDER olmuş.

&

&

Bir bakalım kimler ne demiş.

Basından

“Erdoğan: Afgan ekonomisini kalkındırmak zorundayız.

Hulusi Akar: 9 milyon Suriyeliye bakıyoruz.

Tarım Bakanı: Sudan ve Nijer’de tarım arazisi kiraladık.

Dışişleri Komisyonu: Ukrayna çiftçilerini kalkındırmak için mali destek yapacağız.

Halk: 4 saattir ucuz ekmek kuyruğundayız.”

Halk bazen taşı gediğine koyuyor, sanırım.

“Aklı öldürürsen, ahlak ölür.

Akıl ve ahlak ölürse, millet ölür.

Kadıyı satın aldığın gün, adalet ölür.

Adaleti öldürdüğün gün devlet ölür.”

Fatih Sultan Mehmet

Haydi gelin yalan deyin…

Denizli milletvekili;

“Kuru ekmek yiyorlarsa, aç değillerdir” diyor.

Bir de senin ne yediğini bilsek.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir el hareketi yapmış ki bence ayıpların büyüğü.

Kişi kendini bilmek kadar irfan olamaz.

Bir zamanlar; Bahçeli: “Sınıfında öğrencileriyle baş başa kaldığında kirasını nasıl ödeyeceğini, nasıl geçineceğini, borç yükünün altından nasıl kalkacağını düşünen bir öğretmenin verimli olması mümkün değildir.

Bu gerçeği hepimizin görmesi artık şarttır.” demişti.

Muallim Naci; “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.” Derken bugünleri mi kast etmişti acaba?

&

Kulağa hoş gelen sözler

50 yıl öncesinin yanlışlıkları bugünün hatalarına kılıf yapılıyor!

&

Bir söz de benden

Temel insan haklarını savunmak, her türlü ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı olmak, ırk, din, dil farkına bakmaksızın kimseyi ötekinden ayırt etmemek benim temel hayat felsefemdir.

&

YAŞAMAN LAZIM;

MASKE TAK,

MESAFEYE ÖZEN GÖSTER,

KENDİNİ ve ÇEVRENİ TEMİZ TUT.

AŞI OL KARDEŞİM

AŞI OL!

&

Türkiye Ne Zaman düzelir?

Büyük paralarla camiler yaptırıp, içinde fakirlere dua edeceğinize; büyük paralarla büyük fabrikalar yaptığınızda, fakirler size dua ettiği zaman Türkiye kurtulur.

&

Ulu Camiye;

Engelli insanların da girebilmesi için

Rampa yapılmalı...

&

Şimdi de sıra haftanın öğüdünde

Kirveme öğütler

Bak kirvem;

Balığı denizden çıkarabilirsin ama

Balığın aklından denizi çıkaramazsın.

&

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.