Sevgili yazar çizer muhalefet edenler, her gün Korona ile ilgili dünyanın birçok ülkesinden ajanslar, tv ler ve internet üzerinden gelen rakamları okuyor izliyoruz.

Peki, bizdeki durum ne? Hepimiz önce en korunaklı olan yere yani evlerimize anne-babalarımızı sakladık. Çocuklarımızı, nine ve dedeleriniz için evde oturun diye ikna ettik. Hepimiz büyük bir çoğunluk işi yoksa sokağa çıkmayı sevdiklerimizi korumak için kendimize yasak ettik.

Konu muhalefet etmek için muhalefet etmek olmamalı bu süreçte, eksiklikleri eleştireceğiz.

Evet, bizatihi kendileri yazdı çizdi sağlık çalışanları tulum, maske vs kendilerine ulaşmadı diye. Halen de maske ulaşmayan vatandaşlar var. Testler az yapılıyor diye serzenişleri duyuyoruz.

Ama güzel kardeşim ölüm sayısı neden az diye gelme bize, iki gözümsün sayıdan ibaret değil ölümler.

Habire eleştiriyorsunuz velev ki üç beş eksik yada hatalı sayılar.

Çok ölüm olunca mutlu olacak var mı aramızda? Ölen kim? Biz halk. Hiç sordunuz mu kendinize sayıdan ibaret değil ölenler baba, ana, kardeş, eş, çocuk. Başarısız olunursa bu mücadelede el mi çırpacağız.

Birde Amerika, İtalya, İspanya, Fransa ile kıyaslayanlar var ki evlere şenlik. Bakın ben ne istatistikçiyim, ne bilim adamı, sıradan azıcık aklı olan, azıcıkta iç dış basını takip ediyorum. Meslek alışkanlığı diyelim. Nüfusun yaş oranlarına hiç girmeyeyim. Onu siz nüfus kıyaslaması yaparak Google amcaya soru verin. Yalnız o ülkelerde ölen sayısına bakarken bakimevlerinde ölüme terk edilmiş yaşlılara da bakıverin. Tedavi edilmeye değer görülmeyen kapitalist sistemin işine gelmeyen tüketici olarak gördüğü yaşlılar. Amerika’da evsizler aldı Avrupa’daki yaşlıların yerini. Üstelik toplu mezarlara bir adaya gömülüşlerini de izledi tüm dünya.