JIN TV’de yayınlanan özel programa katılan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Nezahat Doğan’ın sorularını yanıtladı.
ÖCALAN DEMOKRATİK MÜZAERE SÜRECİ BAŞLATMAK İSTİYOR
Hatimoğulları’nın ilgili açıklamaları şu şekilde oldu:
“Meclis Komisyonu’nun adaya gitmesi yine gündeme gelen konulardan biri. Sayın Öcalan elbette komisyonun buraya gelmesi halinde “ben kendileriyle bir demokratik müzakere yürüteceğim” diyor. Ve aynı zamanda bütün kesimlerle, sadece komisyon değil, kendisi birçok kesimle görüşmek istiyor ve onlarla bir demokratik müzakere sürecini başlatmak istiyor.
Bu demokratik müzakere sürecini kendisi talep ediyor ve başlatmak istediğini belirtiyor. Yasal konular büyük bir ciddiyetle ele alınmalı. Oyalanmadan vazgeçilmeli. O, süreci bir oyalama ve sürünceme hali olarak görüyor. Bunların bir an önce bitmesi lazım. Sayın Öcalan bütün bunları tabii ki ifade etti ve aynı zamanda özellikle komisyonda annelerin Kürtçe konuşturulmaması nedeniyle son derece üzgün olduğunu ve tepkili olduğunu ifade etmiş. Bu amaç için kurulmuş bir komisyonun anneleri Kürtçe konuşturmamasının kabul edilebilir bir şey olmadığını da kendisi ifade etmiş.
Komisyon bir an önce İmralı'ya gitmeli. Bizim yaklaşımımız çok açık. Sayın Öcalan sadece baş müzakereci değil, aynı zamanda bu sürecin baş aktörü. Dolayısıyla biz umut hakkı derken, 25 sene cezaevinde kalmış bütün insanları kapsayan bir hak olduğunu söylüyoruz. Umut hakkı ya da Sayın Öcalan'ın özgür yaşayıp özgür çalışabileceği koşulların oluşması demek bu sürecin ilerletilmesi için baş aktör olarak kendi görevlerini yapması, bu emeği sarf edebilmesi, bu çabayı daha güçlü ve etkili kullanabilmesi için çok önemli. Bu bakımdan biz çok acil bir biçimde umut hakkının gündeme gelmesi, Sayın Öcalan'ın koşullarının çok daha hızlı bir şekilde ivedilikle düzenlenmesi, komisyonun da bütün bunlardan önce en ivedi, en hızlı şekilde adaya gitmesi ve bu görüşmeyi gerçekleştirmesi gerekliliğinin üzerinde duruyoruz. Özgürlükler yasası derken toplumun özgürleşmesi üzerinden de kendisinin özgür olabileceğini ifade ediyor.
Elbette kendisi de bazı görüşmeler yürütüyor, adada devletle görüşmelerini sürdürüyor ve kendisinin bu konudaki yaklaşımı ve söylemleri, talepleri çok net. Yani biraz önce saydığım hukuki ve yasal düzenlemeler yapılmalı. Oyalama olmamalı. Hatta bir önceki görüşmesinde “Biz Muaviye oyunlarını iyi biliriz. Muaviye oyunlarına karşı bir direniş de sergileriz” diyor. Biz Hüseyni direniş diye tarif ediyoruz. Yani Muaviye'ye karşı bir Hüseyni direnişle durulur. Dolayısıyla gerçekten kendisinin ısrarla üstünde durduğu konu: ciddiyet, aciliyet, görevler. Görevler belli. Yani yapılması gereken adımlar nedir; biraz önce konuştuğumuz yasal düzenlemeler. Özgürlük yasalarının çıkması, demokratikleşme yasalarının çıkması. Mesela deniyor ki entegrasyon. Bunu Suriye için daha çok tartışıyorlar, Rojava için.
Şimdi demokratik entegrasyon demek demokratik yasalar çıkacak, o demokratik yasalar çerçevesinde bir entegrasyon demektir. Mevcuda şu an Suriye üzerinden söylersek mesela entegre olmak o kadar eklektik durur ki yani olmaz böyle bir şey. Ne neye entegre olacak o bile belli değil. Mekanizma nedir, hangi mekanizmaya entegre olunacak mesela Suriye için özellikle söylüyorum. Türkiye için de Sayın Öcalan ısrarla barış, barış, demokratik toplum ve demokratik entegrasyondan bahsediyor. Demokratik entegrasyonun tanımı çok net. Bu söylenirken ne denmek istendiği net. Sonuçta demokratik yasalar çıkacak, özgürlük yasaları çıkacak. Cezaevlerinde hasta mahpuslardan tutalım da infazı yakılanlara kadar aslında bunlar yasal düzenleme istemeyen adımlar. Bunların hayata geçmesi lazım. Mesela AİHM kararları var. 8 Ekim'de AİHM kararlarıyla ilgili itirazın son günü 8 Ekim.
Şöyle toparlayacak olursak bu süreç sürüncemede bırakılmamalı. Evet. Herkes net olmalı. Herkesten kastım, zaten bir taraf gerçekten önemli adımlar atmıştır. Şu anda adım atmak devletin, iktidarın inisiyatifinde. Bu adımların atılması için de mevcut olan komisyonun artık hangi yasal düzenlemeler yapılacaksa onunla ilgili taslak önerileri hazırlamalı ve ihtisas komisyonuna bir an önce göndermeli. 1 Ekim'de Meclis açılması ile birlikte zaten artık aktif olarak bütün ihtisas komisyonları toplanacak. Bir an önce bu konuları ilk konular olarak ele alıp yasal düzenlemeler yapılmalı. Umut hakkı, bununla beraber TCK, TMK tartışmaları, yerel yönetimler yasası, kayyum yasası lağvedilmeli. Bütün bunlar için net olmak lazım. İvedi davranmak lazım. Hem Ortadoğu'daki gelişmeler, dünyadaki gelişmeler, Türkiye'deki gelişmeler bizim oyalanmamıza müsaade etmeyen koşullarla karşı karşıyayız. Dolayısıyla oyalanmayalım. Bir an önce bu yasal düzenlemeleri yapalım ve somut adımlar atalım. Bizim şu dönemde altını ısrarla çizeceğimiz nokta budur. Demokratik müzakere sürecine hep beraber hız verelim."